SON DAKİKA
Hava Durumu

Adaylara seçim tavsiyeleri...

Yazının Giriş Tarihi: 17.03.2023 23:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.03.2023 23:02

14 Mayısta Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı seçilecek.
Waşington Post’taki değerlendirmeye göre, bu seçim, ‘Yeryüzünün en kritik seçimi olacak’mış. Boru değil, Woşingtın postta yazdıysa demek ki kritikmiş.
Böyle kritik bir seçimde tercihimi çokça kritik etmem, düşünmem gerekir.
Büyük büyük atalarımdan ve aşiretimden kalan bir siyasi tercihim yok maalesef. Olsaydı, doğuştan tercihim belli olacaktı. 

Ecevitçi ilkokul öğretmenim, sınıfa sorduğunda, sadece ben ‘Demilel’ demiştim herkesin benimle dalga geçmesi pahasına. Oysa sonraki dönemlerde Demilel’e hiç oy vermedim.
80 darbesi öncesi Ortaokul ve lise yılarımda akıncılar ile ülkücüler arasında bir yerdeydim. Hem Ülkü ocaklarına, hem de MTTB’ye gidiyordum. 
Darbe sonrasında Özal’cı oldum. Neden Özalcı olduğumu daha önce yazdım bu köşede. Ama tekrar edeyim. Ne yapacağını, nasıl yapacağını, niçin yapacağını aççık seççik bir şekilde anlatıyordu. Ben de anlıyordum. Statükoya karşıydı. Statükoyla, rejimle sorunu vardı. Statükocular -onun deyimiyle fosiller- da onu sevmiyor, düşmanlık ediyorlardı. 

Rahmetli Özal benim sonraki bütün tercihlerimi etkileyen bir bakışaçısı kazandırmıştı bana.
Bir siyasetçinin, benim oyumu alabilmesi için, ne yapacağını ve nasıl yapacağını anladığım dille anlatabilmesi gerekiyor. Soyut siyasi vaatlerin hiçbir anlamı ve çekiciliği olmadığı gibi, ‘Sen her şeyin en iyisine layıksın, çok değerlisin, Her şey çok iyi olacak’ gibi yılışmalara da sümüğümü hiç atmadım.

Bu yüzden rahmetli Özal’ın vefatından sonra, S. Demirel, M. Yılmaz, B. Ecevit gibi siyasilere hiç itibar etmedim. Sadece N. Erbakan’a 1996 yılında, Özal’dan öğrendiğim ölçütlere göre oy verdim. İyi yaptığımı da, hiçbir icraat vizyonları olmayan boş teneke partilerin ve statükocular/fosiller, tıpkı Özal’a muhalefet ettikleri gibi, Erbakan’a da muhalefet etmelerinden de teyid ettim.
Bir nevi, bende, ‘Onlar bir şeylere karşılarsa, muhtemelen iyidir' yargısı oluştu.
Rahmetli Özal da öyle söylüyordu.

Aynı siyaset geleneğini şimdiki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın takip ettiğini gördüğümde hiç tereddüt etmeden oy vererek arkasında durdum. O da, neyi yapacağını, nasıl yapacağını söyleyen ve de söylediğini elinden geldiğince yapan bir siyasi anlayışı temsil ediyordu.

Gerek Menderes'in, gerek Özal'ın, gerek Erbakan'ın ve gerekse Erdoğan'ın statükocu muhalifleri demeyeceğim, ‘düşmanları’ ayarlarını zerre miktar değiştirmeden boş vaadleri ve engelleme çabalarına devam ettiler. 
Onların, “Sattırmayacağım, satacağım, durduracağım, hesap soracağım, asacağım, keseceğim, projelerimizi açıklarsak çalarlar ve her şey güzel olacak...” gibi söylemleri, benim gibi insanların sadece motivasyonunu artırmıştır.

2002 seçimlerinden sonra onlarca seçim oldu. Hiçbir siyasetçi ne yapacağını nasıl yapacağını söyleyerek benim oyumu talep etmedi. Siyasi projeleri olan iktidarı gönderip, projeleri engellemekten başka hiçbir vaatte bulunmayan muhalefete ben ve benim gibi insanlar oy vermemiştir.

Ancak, bu durumun hoş bir durum olmadığının farkındayım. Ülkenin sorunlarına çözüm üretmek için kurulmuş olan siyasi partilerin, soyut engelleme vaatleri ile oy almaya çalışmaları bence çok büyük bir enerji kaybıdır.
Bu yüzden, Siyasi partilere, ‘kemikleşmiş taraftar aşiretleri dışında’ kalan insanlardan nasıl oy alabileceklerini sevabıma anlatmak istiyorum:

1. Soyut vaatlerde bulunmayın. Vaadlerinizi somutlaştırıp nasıl gerçekleştireceğinizle birlikte, herkesin anlayabileceği yalınlıkta yapın.
2. Khklılardan uzak durun. Onlara yuvarlak şeyler söyleyin mümkünse. Hukuku işleteceğiz gibi...
3. Fettö, Pkk, Dhkp-c gibi örgütlerin size güzellemeler yapmalarına izin vermeyin. Onlardan teberri edin.
4. Yatırımların, köprülerin, otoyolların, şehir hastanelerinin, yerli otomobilin, savunma yatırımlarının artarak devam ettirileceğinin garantisini verin. 5. Olmadığınız gibi görünmeyin. Neyseniz öyle görünün. Dindar, milliyetçi, fakir vs değilseniz seçmene yılışmak için artistik pozlara girip öyleymişiniz gibi davranmayın. Kendiniz olun. 
6. Abd, nato, imf, ab, soros gibi şeytani örgütlerin maskotu gibi davranmayın. Öyle olsanız dahi taktiksel olarak arada bir onlara kükreyin. Size aslanım desinler.
7. Sorosun ve pkk nın militanı olan mahkumları kurtarmak gibi bir niyetiniz varsa da belli etmeyin. Hukuka karışmayacağız gibi yalanlarla geçiştirin. Onlar sizin kusurunuza bakmazlar.
8. Hiç kimseyi ötekileştirmeyin. Ötekileştirenleri de yanınıza, yakınınıza yaklaştırmayın. 
9. Tarihsel bagajınızdan ve o bagajınızın etkilediği söylemlerinizden kurtulun. Kurtulmuş gibi yapmayın. Tarihsel bagajınızın özeleştirisini samimiyetle yapın. Ayakbağlarınızdan kurtulun. 
10. Statükocu olmayın. Siyasetin alanını daraltan ve onu dumur eden Parlementer sistemi savunmayın. Başta M. Kemal olmak üzere, TC'de bir şeyler yapmaya çalışan ve zorluklarla karşılaşan her liderin 
Başkanlık sistemini savunduğunu unutmayın.
11. Ütopik vaatlerde bulunmayın. Ütopik vaadler yerine, halkın gelecek günler için sıkıntı çekebileceklerini söylemeniz daha etkili olur. Halk sizin ne yapamayacağınızı zaten bilir.
12. Dindar insanlarla helalleşmek gibi bir niyetiniz varsa, gerçekten dindar insanlarla bunu yapın. Dine eleştirel bakan marjinallerle yarı gavurlarla yapmayın.
13. Yalandan, yalan haberden, teyid edemediğiniz haberlere yorum yapmaktan kaçının. Ortada sazan gibi kalmayın.
14. Spontan demeç vermeyin. Olabildiğince önceden hazırladığınız ve yazdığınız metne bağlı kalın. Aklınızın ve konuşma beceri(ksizliği)nizin farkında olun.
15...
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.