SON DAKİKA
Hava Durumu

Afganistan'da kadın olmak

Yazının Giriş Tarihi: 25.12.2022 22:20
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.12.2022 22:20

Yirmi yıl ABD ve NATO işgaline karşı onurlu bir direnişin ardından büyük bir zafer elde eden Afganistan Taliban yönetimi, kadınlar hakkında aldığı kararlar ile hayal kırıklığına ve haber olmaya devam etmektedir. 2022’nin son günlerinde Afganistan Yüksek Öğrenim Bakanı Nida Muhammed Nedim, üniversitelerde kız öğrencilerin eğitimlerinin askıya alındığını çünkü “örtünme, karma eğitim, seyahat ve konaklama” gibi konularda ortaya çıkan sorunlardan dolayı böyle bir karar alındığını açıklamıştır.


İslam Devleti, İslami İdare denilince daha çok kadınlar üzerinde sıkı denetimlerin olması, kadınların sosyal hayattaki bazı faaliyetlerinin kısıtlanmasının akla gelmesi, neredeyse yerleşik bir kanaat halini almıştır. Taliban’da bu kanaati tahkim etmek için elinden geleni yapmaktadır. Afganistan’da sayısını kimsenin bilmediği yetimlerin, özellikle kara mayınları nedeniyle sakat kalan çocukların, dul olan kadınların hayata tutunmak için yaşadıkları zorluklarla mücadele etmek yerine, Taliban yönetimi kadınların (belki kızların demek lazım) üniversiteye gidişlerini şimdilik kaydıyla yasaklamayı tercih etmiştir.


Nedim’e bakılırsa “Üniversitelerde kız öğrenciler tesettür kurallarına uymamış, yasak olmasına rağmen bazı üniversitelerde karma eğitim devam etmiş, kız öğrenciler ailesi ya da bir mahremi olmadan başka şehirlere giderek oralarda yaşamaya başlamalarının uygun olmadığını” ileri sürmüştür.


Tesettürün varlığı, Müslümanların ortak kabulüdür. Bu kabulün elbette ilgi naslarda, Hz. Muhammed’in uygulamalarında bir karşılığı vardır. Tesettüre dikkat etmeyenlere ise bir ceza öngörülmemiştir. Hz. Muhammed’in de böyle bir ceza uygulaması yoktur. Tesettür kuralına uyup uymamak, doğrudan Müslüman bireyin bir yükümlülüğüdür. Uyan karşılığını Allah’tan alacağı gibi, uymayan da yine cezasını Allah’tan alır. Hiçbir idarenin kendisini Allah’ın vekili gibi görerek tesettür vb. konularda ceza kesmeye kalkışması, haddine değildir. Aksine haddi aşmaktır. Kız ve erkek öğrencilerin birlikte okumalarını uygun görmeyen idareler, kızlar için ayrı bir üniversite, lise kurabilirler. Aileleri, kızlar için açılan bu okullara göndermeye teşvik edebilirler. Ancak karma eğitimin sakıncalarından yola çıkarak, eğitimi kızlara tümüyle yasaklamak, onların bir hakkını engellemekten başka bir şey değildir.


Kadınların bir mahremi olmadan “seyahat edemeyecekleri” oldukça eski ve yaygın bir görüştür. Yol güvenliğinin olmadığı, kadınların saldırıya uğradığı, kaçırılıp köle pazarlarında satıldığı dönemlerde bu görüşün makul bir açıklaması olabilir. Günümüzde Suudi Arabistan kraliyet ailesine mensup kadınlar, tek başlarına Avrupa ülkelerine gidip geldikleri halde, Müslüman bir kadının eşi veya başka bir yakını olmadan, Hac ya da Umre için Suudi Arabistan’a girişine izin vermeyişi, bu anlayışın sonucudur. Bu anlayışta yüzlerce yıl öncesinin şartlarında tedvin edilen fıkıh kuralları, doğrudan İslam’ın kendisi gibi kabul edilmektedir.


Kadının kendisi de her an bir yanlış yapabilecek şekilde programlanmış dolayısı ile gözetilmesi, korunması gereken bir varlık olarak görülmektedir. Evet Müslüman kadın ve Müslüman erkek biri birinin velisi olarak (Tevbe 9/129) görülmüştür. Ancak bu velayeti tek taraflı yalnızca erkeğin kadına veli olması gibi görüp anlamak, işin esasına insanın vicdanını, beş duyusunu kapatması gibidir.


Haklı haksız, yüzlerce yıl öncesinin şartlarına göre hem de farklı toplumlarda ve coğrafyalarda yazılmış olan fıkıh kurallarını bahane ederek, kadınların sosyal veya başka konulardaki haklarını, faaliyetlerini İslam adına kısıtlamak, her şeyden önce zaman tünelinde yaşamaktan farksızdır. Benzeri gerekçelerle kadınların erkeklere ait bazı hakları iptal etmeleri, erkek tarafı için ne denli kabul edilebilir? Kadın ile erkeği sürekli bir biri ile yarışan iki rakip gibi görmek, sonra da bu yarışta erkek tarafını, kadınları yanlışlardan koruma yetkisiyle donatmak ne adaletle ne de insaniyetle bağdaşan bir tutum değildir. Ancak ailenin konusu olacak, nerede ne okuyacağı, nereye nasıl gideceği gibi mevzularda, kendisini “İslam Devleti” sayan bir idarenin taraf olması, kadınların haklarını kısıtlamak için bu konuları bir bahane olarak kullanması, her şeyden önce İslam’a karşı işlenen bir kötülüktür.


ABD-NATO işgaline karşı, Afganistan’da İslam, direnişin, özgürlüğün kaynağı olmuştur. Bu direniş esnasında Afganistan’da kadınların ve erkeklerin ödedikleri bedellerin bir tarifi bir hesabı da yoktur. O halde bu kadar ağır bedellerden sonra Afganistan’da toplumun her kesiminin, kendi haklarını güvende bilmeleri bu duygu ile hayata devam etmeleri gerekmez miydi? Oysa aynı Afganistan’da İslam, kadın haklarının ortadan kaldırılması için bir bahaneye dönüştürülmektedir. Beş yüzyıl-bin yıl önce yaşamış fakihlerin görüşleri bir yorumdur ve asla İslam’ın kendisi demek değildir. Taliban yönetiminin bu basit, temel gerçeği anlaması için Afganistan’da kadınlar, daha hangi ağır bedelleri ödemek zorunda kalacaktır. Taliban yönetimi haddini bilmeli, kendini aşan konularda karar almamalıdır. Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun bu konuda Taliban yönetiminin aldığı kararı, “reddediyoruz” demesi son derece isabetli bir açıklamadır.
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.