Bursa’da ihale şartnamelerine işini bilen (?) belediye bürokratları tarafından konulan maddelerle asfalt işleri rekabetten uzaklaştırılarak kamuy
Haber Giriş Tarihi: 13.10.2016 01:01
Haber Güncellenme Tarihi: 13.10.2016 01:01

Bursa’da ihale şartnamelerine işini bilen (?) belediye bürokratları tarafından konulan maddelerle asfalt işleri rekabetten uzaklaştırılarak kamuya 24 milyon lira daha fazladan ödeme yaptırıldığı öne sürülüyor. Belediyelerin asfalt ihalelerinde şartnameye konulan maddeler Bursa’da tesisi olan 4 asfalt firması dışındaki firmaların ihalelere girmesini engelliyor. Bu nedenle gereken rekabet olmuyor ve 4 firma kendi bölgelerinde ihaleleri çok düşük kırımlarla alıyor. Zaten idare şartnameler okunduğunda bu firmaların adres gösterildiği hemen hemen görünüyor. Öyle ki Türkiye’de alanında dev olmuş firmalar bile şartnameye konulan asfalt plenti tesisinin Bursa’da kurulu olma şartı nedeniyle Bursa belediyelerinin ihalelerine giremiyor, bu ihalelere teklif veremiyor.
KİK VE İDARE İPTAL EDİYOR AMA… BUSKİ’nin 2014 yılında yapılan asfalt ihalesine rekabeti önleyici şartlar nedeniyle Turhanlar firması tarafından itiraz ediliyor. Ankara İdare Mahkemesi’nin 2015/197 nolu kararı ile kendi malı tesis şartının aranmaması gerektiği belirtilerek ihale iptal ediliyor. Ancak BUSKİ aynı işi aynı şartlarda bir kez daha ihale ediyor. Tabi yine aynı firma alıyor. KİK ve İdare Mahkemesi kararlarını göz ardı eden idareler ihaleleri rekabete açmamak noktasında direnişlerini sürdürüyor.
KARTEL YÜZDE 4-11 KIRIMLA İŞ ALIYOR Karayolları tarafından yapılan ihalelerde şartlar rekabete açık olduğu için muhammen bedel üzerinde yüzde 50’leri bulan kırımlar yapılıyor. Ancak belediye ihaleleri KARTEL’in baskısıyla rekabetten uzak tutulduğu için kırımlar yüzde 4-11 arasında göstermelik şekilde oluyor ve aynı firmalar aynı işleri almaya devam ediyor. İhaleler şartname gereği 4 firma arasında bölüşülüyor, tatlı hayat sürüp gidiyor.
SADECE 4 ÖRNEK 24 MİLYON LİRA BUSKİ ve Büyükşehir Belediyesi tarafından 2016 yılı içinde yapılan 4 ihaleyi incelemek aradaki fahiş fiyat farkını görmeye yetiyor. SİMGE-MAT’ın aldığı Mustafakemalpaşa-Karacabey asfalt işi, aynı tarihte yapılan ve Öztimur’un aldığı 114 bin tonluk İznik-Orhangazi ve Gemlik asfalt kaplama işi ile BUSKİ’nin iki bölüm halinde yaptığı Tarmaç (Ergünler) ve Öztimur tarafından alınan 220 bin ton asfalt işinin en az 24 milyon lira daha pahalıya mal edildiği, Mudanya, Kestel yada Karayolları gibi rekabete açık ihale yapılması durumunda bu paraların devletin kasasında kalacağı ifade ediliyor. Şimdi kamuoyu belediyelerin neden adeta Bursa’daki 4 firmayı işaret etmek için rekabetin önünü kapattığını merak ediyor. 4 firmanın baskısı sonucu mu engelleyici maddeler şartnamelere konuluyor. Bu 4 firma dışında firmaların ihaleye girmesinin kamu açısından ne tür bir mahsuru var. Kamuoyu bu soruların yanıtını bekliyor.
‘KARTEL’İN İDDİASI ÇÜRÜYOR Bursa’da KARTEL oluşturan firmalar, belediye asfalt çalışmaları ile Karayolları asfalt çalışmasının aynı olmadığını, Karayolları’nın işlerinin daha kolay yapıldığı için kırımların yüksek olduğunu iddia ediyor. Yine Bursa’da 4 asfalt plenti tesisinin bile fazla olduğunu bu tesislerin doğaya zarar vermesi nedeniyle sayılarının artmaması gerektiğini ileri sürüyor. Yani “bizim tesisimiz var, ihaleler de bizim” diyorlar. Bir anlamda “KARTEL”i kabul ediyorlar. Oysa sadece Karayolları değil Mudanya ve Kestel Belediyeleri de yaptıkları ihalelerde büyük indirim sağlayıp, kamunun trilyonlarca lirasını tasarruf ediyor. Kestel ve Mudanya örnekleri asfalt kartelinin iddialarını da çürütüyor. Üstelik belediyelerin yaptığı ihalelerde birim fiyatlar da kamuoyuyla paylaşılmadığı için asfalt birim fiyatının ne olduğu bilinmiyor. Oysa Kestel için 90 TL/ ton ve Mudanya için 85 TL/ton birim fiyatları ortada. Diğer belediye ihalelerinde ise rakamın birim olarak 120 ile 150 TL/ton civarında olduğu ileri sürülüyor.
SİMGE-MAT sahibi Mehmet Nezir Gencer’in iddialarımıza yanıtını aynen yayınlıyoruz Sayın Nezir Aslaroğlu, "Bursa'da asfalt ihalelerini alan 4'lü bir kartel var." Sözleri ile başlayan yazınızı okudum. Eğer izin verirseniz karayollarına yapılan asfalt işleri ile belediyelere yapılan asfalt işlerinin arasındaki inanılmaz farklılıkları size anlatmaya çalışacağım. Bu konuyu size kim anlatıysa ya bu mesleği hiç bilmiyor veya başka bir amacı vardır. Sizin bu konuyu iyi niyetle yazdığınızdan hiç bir endişem yoktur. Ama size anlatanın niyetini zaman içinde öğreneceksiniz her halde. Bu kişiler bizleri "kartel" durumuna sokmaya çalışıken bir yandan da Kamu İhale Kurumu'na da şikaye ettiler. KİK yaptığı derin incelemeler sonucunda bu şikâyetleri oy birliği ile red etti. Bu sefer de döndüler Ankara da İdari Yargı'ya KİK'i şikâyet ettiler. Bu şikâyetlerini İdari Yargı Mahkemesi de oybirliği ile red etti. Çünkü; bu şikayet edenlerin ana niyetleri rekabet yaratmanın dışında şeyler olduğu tesbit edildi. Bu konunun aslı nedarayollarında asfalt nasıl yapılır, Kent içi yollarda nasıl yapılır bunu biraz anlatmaya çalışacağım. Karayollarının yol yapım işlerindeki avantajlar şunlardır: Yolların %90'ı şehir dışındadır. Bu yol inşaatlarına uygun mesafede ve kalitede Karayolları'nın adına ruhsatlı taş ocakları genellikle mevcuttur. Taahüdü alan yükleniciye tahsis edilir. Taş ocağına çok yakın mesafede her türlü tesisi ve şantiye araç ve gereçlerini (asfalt plentleri v.s.) kurmak için gerekli olan saha ya istimlak edilmiştir veya Orman Genel Müdürlüğünden izin alınarak kiralanmıştır. Bu alanlarda işi alan yükleniciye tahsis edilir. Karayolu inşatı ihalesini alan yüklenici genellikle önce yol gövdesi inşatını ve sanat yapılarını (istinat duvarlarını, köprü, ve su tahliye sistemlerini) yapar. Bu iş en az bir yıl sürer. Bu süre içerisinde de rahat rahat istediği asfalt tesislerini kurarcak zamanı bulur. Asfalt plentini hiç bir mevzuata gerek kalmadan Karayolları'nın tahsis ettiği bu sahaya kurar. Karayolları asfalt çeşitlerini (tabakalarını) aynı asfalt plentinden üretebilme imkanına sahiptir. On gün kadar bir zamanda önce asfaltın birinci tabakası, sonra asfalt plentinde gerekli tadilatlar yapılarak ikinci tabakayı, sonra aynı şartlarda üçüncü tabakayı yapar. Karayollarında asfalt yapma işi kent içi ile kıyaslanmayacak kadar kolaydır. Yapılacak asfalt yolun bir ucundan başlar ve öbür ucuna kadar düzenli bir şekilde gider. Artık karayollarının çoğu duble yollardır. Yolun bir tarafında asfalt yapılırken diğer tarafı trafiğe açılır. Yollardaki araç trafiği azdır, yaya trafiği yoktur. Yolların altında elektirik hattı, pis su kanalizasyonu, yağmur suyu kanalizasyonu, içme suyu şebekeleri yoktur, kaldırımlar, park bölmeleri , bisiklet yolları yoktur. ( bunların hepsi asfalt yapım işini zorlaştıran konulardır.) Hiç bir zaman karayolu yapan müteahhitler kent içi yolların asfaltını yapmakta başarılı olamadılar. Çünkü: Belediyelerde, En büyük zorluk tesis kurulacak saha (asfalt plenti ve diğer makineleri) ve bu tesis kurulacak sahaya çok yakın iyi kaliteli bir taş ocağı bulmak imkansız denilecek kadar zordur. Yerleşim alanlarına yakın bölgelerde kurulacak tesislere "Gayrı Sihhi Müessese" ruhsatı (GSM) alınması şarttır. Bunun içinde en az 30000 metre kare ve sanayi ruhsatı olan, yerleşim bölgelerinden, tarım alanlarından, su kaynaklarından uzak bir alana ihtiyaç vardır. Aynı zamanda bu alana yakın kaliteli malzemesi olan bir taş ocağına ihtiyaç vardır. Bir şehir içi asfaltı yapılırken günde yüzlerce kamyon asfalt taşınır. Bu taşıma mesafesi de 40 km yi geçmemelidir. (açık trafik şartlarında) Birde bu iş için getekli olan yüzlerce kamyon agrega (kırılmış taş) taşınacak olursa hem o bölgenin trafiği ağırlaşır hemde maliyet çok artar. Bu şartlarda hem GSM almaya uygun bir alan hemde yanında taş ocağı olan bir yer bulmak bu sahada bir fabrika kurmak ne kadar zaman içinde gerçekleşebilir? Böyle bir sahayı bulmakta imkansız denecek kadar zordur. Çünkü her kes çevresinde kaiteli yollar meydanlar olsun ister ama bir asfalt ve agrega üretim tesisi olmasını istemez. Kaldı ki Avrupa ülkelerinde bir şehir içerisinde veya 40 Km çapında bir alanda sadece bir asfalt fabrikasına izin verilir. Bursa'da kent içinde 4 adet tesis kesinlikle olmamalıdır. Çünkü asfalt tesisleri çevrelerine mutlaka emisyon salgılar. Sizin dediğiniz gibi olursa her yani ihale alan yüklenici yeni bir tesis kuracaktır. Ayrıca Belediye işlerinde ise hem uygun kalitede taş ocağını hemde şantiye sahasını temin etmek İmkansız denecek kadar zordur. Çünkü taş ocakları genellikle orman alanlarında olur. Orman alanlarında asfalt plenti ve beton tesislerini kurmak Danıştay kararı ile yasaklanmıştır. (Bu yasaklama Karayolları işleri için uygulanmamaktadır.) Ayrıca karayolları ihaleleri ile kent içi yolları asfaltlamak için kullanılacak asfalt plentleri kurabilme imkanları kıyaslanamayacak kadar farklıdır. Asfaltın kaliteli olabilmesi için asfalt plentinin kurulu olduğu yerle asfaltın tatbik edileceği yer arasında ki uygun mesafe 40 Km yi geçmemelidir. Çünkü asfaltın bir üretilme sıcaklığı vardır, birde serim sıcaklığı. Asfatın serim sıcaklığı düşmemesi gerekir. Bu da kent içi için üretilmesi gerken asfalttın kent merkezine yakın bir yerde üretilmesi gerekir. Yani kent içinde. Asfalt plentleri birer gayrı sıhhi fabrikadır. Konuyu size anlatabilmek için oldukça uzun bir yazı yazdım. Ama gerçeğini görmek isteseniz, Başköy'de 160 dönüm alan içerisinde kurulu bulunan Asfalt Fabrikamızı görürseniz bize hak vereceksiniz. Dilerim ki bu durumu yeniden değerlendiren bir yazınız çıkar. Allah ne bana nede şirketime ve evlatlarıma kartel olmayı nasip etmesin. Selam ve saygılarımla.