Yakışmadı Kamil Dilek!

Uludağ Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Kamil Dilek, beklediği gibi yeniden göreve atanmayınca önce bir açıklama yayınlayarak “devle

Haber Giriş Tarihi: 07.04.2015 20:44
Haber Güncellenme Tarihi: 07.04.2015 20:44
https://sehirmedya.com/
Uludağ Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Kamil Dilek, beklediği gibi yeniden göreve atanmayınca önce bir açıklama yayınlayarak “devletimize  kırgınım” dedi, ardından da devir teslim törenine katılmamayı tercih. Yeni Rektör Yusuf Ulcay görevi Dilek döneminin Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Karagöz’den teslim aldı.     Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından göreve atanan Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Tekstil Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Ulcay, Rektörlük görevini devraldı. Eski rektör Prof. Dr. Kamil Dilek, devir teslim törenine katılmadı. Dilek’in sabah saatlerinde “devlete kırgınım” dediği açıklaması hakkında yorum yapan Prof. Dr. Yusuf Ulcay, Dilek hakkında YÖK ya da Saray’aleyhte bir rapor sunumu yapılmadığını iddia etti. Prof. Dr. Kamil Dilek döneminin Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Karagöz, eski yönetimin temsilcisi olarak Rektörlük görevini Prof. Dr. Yusuf Ulcay’a devretti. Rektörlük Makamında düzenlenen ve çok sayıda öğretim üyesi ve basın mensubunun katıldığı devir teslim töreninde konuşan Prof. Dr. İrfan Karagöz, “Bugün yeni bir döneme giriyoruz. Bizler 4 yıl görevde kaldık. Bu ağır görevi başarıyla yerine getirmenin huzuru içinde görevi yeni yönetime devrediyoruz. Bu süreçte bize destek olan tüm personelimize teşekkür ediyor ve yeni yönetimin üniversitemizi daha iye noktalara taşımasını diliyorum” dedi. Yeni atanan Rektör Prof. Dr. Yusuf Ulcay da, bu görevin bir bayrak yarışı olduğunu, bugüne kadar 6 rektörün Üniversiteyi bugünlere taşıdığını belirterek, “Bugüne kadar emeği geçen tüm rektörlerimize ve çalışanlarımıza yapmış oldukları katkılar nedeniyle teşekkür ediyorum. Şimdi bayrak bizde. Mezun olduğum Üniversitemi, daha iyi konumlara getirmek için çalışacağız. Birlikte değişimi yaşamayı arzu ediyor ve üzerimize aldığımız görevin ağırlığını hissediyor ve buna da hazırlıklı olduğumuzun bilinmesini istiyorum” diye konuştu. KAMİL DİLEK: “DEVLETİMİZE KIRGINIM” Uludağ Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Kamil Dilek, Köşkten gelen atama kararını “kırgınlıkla” karşıladı. Üniversitede yapılan seçimlerde birinci sırada yer almasına rağmen YÖK tarafından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunulan listede ikinci sırada yer alan Dilek, son ana kadar Köşk’ün kendisini görevlendireceğini bekliyordu. YÖK’ün ismini ilk sırada ilettiği Prof. Dr. Yusuf Ulcay’ın rektör olarak atanması üzerine Dilek, giderayak bir açıklama yaptı. Üniversitede Birlik Ruhu platformunun Cumhurbaşkanlığına kendisi hakkında iftira dolu dosyalar ulaştırdığını iddia eden Dilek açıklamasında; kurum olarak devletin kararına saygı gösterdiğini belirterek kişisel düşüncesini “devletimize kırgınım” diyerek ifade etti. ULCAY: “ATANMAK ONUR VERİCİ” Rektör Prof. Dr. Yusuf Ulcay, “İlk mezunlarından biri olduğum Uludağ Üniversitesi’ne rektör olarak atanmak mutluluk ve onur verici. Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere, bizlere güvenen herkese şükranlarımı sunuyorum" dedi. Uludağ Üniversitesi'ni bulunduğu kente ve sahip olduğu potansiyele yakışır bir dünya üniversitesi yapma vizyonuna destek veren herkese teşekkür eden Prof. Dr. Yusuf Ulcay, "Yeni dönemin kentimiz ve üniversitemiz için hayırlı olmasını diliyorum. Yeni rektör, yeni yönetim, yeni üniversite anlayışıyla Bursa’nın ve Türkiye'nin gelecek hedeflerine liderlik eden ve 'Hepimizin rektöru¨, herkesin üniversitesi' parolası ile kentin tüm dinamikleri ile sağlam diyaloglar ve işbirlikleri kuran bir yönetim anlayışı ortaya koyacağız" diye konuştu. "TÜRKİYE’NİN  HEDEFLERİNE ULAŞMASINA KATKI SAĞLAYACAĞIZ" Uludağ Üniversitesi’ne hizmet eden tüm rektörlere, yöneticilere, akademik ve idari personele de teşekkür eden Ulcay, "Uludağ Üniversitesi'nin kurumsal kimliğini ve saygınlığını en üst düzeye taşıyabilmek öncelikli hedefimizdir. Bu doğrultuda ulusal ve yerel düzeyde tüm paydaşlarla değer üretmek üzerine etkin işbirlikleri kurarak, Türkiye’nin 2023 ve gelecek hedeflerine ulaşmasına önemli katkılar koyacağız. Bilginin ve teknolojinin şekillendirdiği yeni global sistemde 40 yılı geride bırakan üniversitemiz için farklı bir ufuk belirledik. '3. nesil üniversite' vizyonumuzu ortaya koyduk. Bu vizyonu gerçeğe dönüştürmek için de teknoloji üreten, ileri teknolojiyi kullanan ve transfer eden bilimsel üretim merkezi olma yolunda üniversitemizde önemli reformları hayata geçireceğiz. Öğretim elemanlarımızdan çalışanlarımıza ve öğrencilerimize kadar herkesin katkısını almayı arzu ettiğimiz, ortak aklı hâkim kılmak istediğimiz yeni dönemde tüm camiamızın birikim ve deneyimlerinden yararlanmak üniversitemizi hak ettiği noktalara taşımamızda bize güç verecektir" diye konuştu. DİLEK CEPHESİ NASIL OY TOPLADI? Uludağ Üniversitesi eski Rektörü Kamil Dilek ise, son haftalarını kentin tanınmış STK’larıyla görüşüp onlarla büyük projelere dair protokol imzalamaya ayırmıştı. Ancak Dilek’in teklif götürdüğü STK’lardan kendisine “4 yılın sonunda ancak hatırlanmış olmanın kırgınlığı ile” olumsuz yanıt vermişlerdi. Dilek, Ocak ayında düzenlenen akademik genel kurul toplantısında kendisini ne kadar başarılı bulduklarına dair akademisyenlere bir anket düzenlemişti. Kurul toplantısının vaktini ve üniversitenin sermayesini böyle kişisel bir amaç için harcayan Dilek, gördüğü tepki sonrası kurumsal bir açıklama yazmak zorunda kalmıştı. Dilek, 4 yıllık çalışmasını ve rektörlük vaatlerini üniversitenin sermayesini harcayarak bastırdığı tanıtım kitapçığı ile anlatarak da üniversitenin bütçesini kendi seçim kampanyasına harcadığı için tepki çekmişti. Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran da Dilek2e destek olmak için, üniversite koridorlarında dolaşıp oy istemişti. KAMİL DİLEK’İN GÜVENDİĞİ DAĞLARA KAR MI YAĞDI? Mustafa Yurtkuran yönetiminin izlerini yaşatmaya devam eden Kamil Dilek, yeniden göreve atanacağı konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yakın isimlerin desteğini alacağına inanıyordu.  Dilek’in yardımcısı olan Prof. Dr. Saim Kılavuz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak Yazarı Profesör Hayrettin Karaman’ın damadı. Kamil Dilek’in rektörlük görevine atanmasında Kılavuz’un büyük etkisi olduğu akademisyen çevrede konuşuluyor. Dilek, yine aynı etkiyi yaratarak 2. defa göreve atanacağını umuyordu. Ancak Erdoğan, Karaman’ın aracılığına değil YÖK’ün hazırladığı listeye kulak vermeyi tercih etti. Hayrettin Karaman’ın Yeni Şafak gazetesinde 2 Nisan günü yayınlanan “Adaylık ve Aracılık” başlıklı yazısı da bir yandan yaklaşmakta olan genel seçimlere atıfta bulunsa da rektör adaylarının beklentilerine de gönderme yapmıyor değildi.   “DEVRİM KAPIDA” DEMİŞTİK! Prof. Dr. Kamil Dilek döneminde yaşanan hayal kırıklıklarını sık sık sayfalarımızdan okurlarımıza duyururken, 100’ü aşkın akademisyen tarafından oluşturulan Üniversitede Birlik Platformu’nun Prof. Dr. Yusuf Ulcay’la “Hepimizin Rektörü, Herkesin Üniversitesi” parolasıyla yola çıkışını büyük değişimin habercisi olarak yorumlamıştık. 17 Şubat 2015 tarihli gazetemizde, “Devrim kapıda” başlığı ile verdiğimiz haberimizde Ulcay’la birlikte üniversitede neler değişeceğini duyurmuştuk. HUKUK VE İLAHİYAT FAKÜLTELERİ KAMPÜSE TAŞINACAK MI? “Biz kampüs üniversitesiyiz, şehir üniversitesi değiliz.” diyen Prof. Dr. Yusuf Ulcay, kampüste yer bulmasına yıllarca engel çıkarılan İlahiyat Fakültesi ve Gemlik’e yapılan Hukuk Fakültesi’nin kampüste olmasına dair görüşlerini “Bu fakültelerdeki arkadaşlarımız merkeze gelmek isterlerse buraya getirmek için elimizden geleni yaparız.” Sözleriyle ifade etti. Meslek yüksek okullarının durumunun da yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirten Ulcay, şunları söyledi: “En azından programları itibariyle yeniden gözden geçirilmesi gerekir. Tüm fakülteler bulundukları ortamın ihtiyaçları için açılır. Teknoloji geliştikçe adapte edilmek zorundadır. 50 yıl aynı eğitim verilemez. Güncel gelişmeleri takip edip günümüze uygun hale getirmeliyiz. Meslek yüksek okulları üniversitelerin 1. Yüzüdür. Sanayicilere teknik, sosyal ve tasarım konularında eleman lazımdır ve bu isteğe iyi cevap vermemiz lazım.” ÜNİVERSİTE NEREDEYSE BAŞTAN PLANLANACAK Muhafazakar kimliklerin bilimde tıkandığı önyargısını aşmak gerektiğini vurgulayan Ulcay, “Bilimle çalışan insanın Allah inancı artar. Bu yapıdaki şahaserliği görünce, tesadüfen olma ihtimalinin bildiğimiz tanımladığımız rakamların birinde bile istatistiki olmadığı anlayınca inancı da artar. Bilim ve inanç birbirinden kopuk ve zıt değildir. Ancak, biz çalışmalarımıza dini bir kimlikle yolas çıkıp insanları buna göre değerlendirmiyoruz.” dedi. Üçüncü nesil dünya üniversitesi olmanın gereklerini yerine getireceklerini belirten Ulcay, “Araştırmaya öncelik veren, disiplinler üstü etkinlik sağlayan, uluslararası rekabet, yeni fikir, buluş, tasarım ve inovasyonun teşvik edildiği, endüstri ile işbirliğinin önemsendiği bir anlayışa dayanan üçüncü nesil üniversite anlayışı tesis edilecektir” dedi. Ürün ve sonuç odaklı, inovatif düşünen mezunların yetiştirilmesini hedeflediklerini anlatan Ulcay, akademik ünvanlarda objektiflik sağlayacaklarını, Merkezi Araştırma Laboratuvarı kurulacağını ve mevcut laboratuvarların da geliştirilecek kalite sistemleri ile  akreditasyonları destekleneceğini anlattı. YENİ FAKÜLTELER AÇILACAK Mevcut kredili sisteminin aksaklıklarının giderileceğini, mevcut otomasyon sisteminin sağlıklı ve etkin çalışması için alt yapısının güçlendirileceğini söyleyen Ulcay’ın projeleri arasında üniversitenin bünyesinde ihtisas kütüphaneleri oluşturmak da yer alıyor. Kentin ihtiyaçlarına göre yeni fakülteler açılması gerektiğine dikkat çeken Ulcay, aktif hizmet veren bir Diş Hekimliği Fakültesi ve Bilgisayar Mühendisliği Bölümünün açılması planlandığını söyledi. Kampüs çalışanlarının aidiyet duygusu arttırmak gerektiğini savunan Ulcay’ın projeleri arasında kreş imkânlarını geliştirmek ve öğretim üyeleri misafirhanesi yer alıyor. Üniversitenin adının akademik çalışmalarla duyurulması için de bilimsel toplantılara katılım desteği sağlanması, merkez dersliklerin yapılması, teknopark yapılanmasının iyileştirilmesi, proje destek ofisinin iyileştirilmesi, Endüstriyel partnerler bulunarak, kurumsal ve kalıcı ilişkiler tesis edilmesi planlanıyor. ÜNİVERSİTE HAYATI GÖRÜKLE’DEN KAMPÜSE TAŞINACAK Prof. Dr. Yusuf Ulcay, öğrencilerin kampüs içerisinde yaşam alanları olmadığından Görükle’de onlara sunulan ortama dahil olmak zorunda kaldıklarını belirterek şunları söyledi: “Çocuklarımız için kampüste yaşam koşulları oluşturmalıyız. Üniversitemiz kampüsünde gerek öğrenci, akademisyen ve idari personelin gerekse hasta ve yakınlarının ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri birimler bulunmamaktadır. Üniversite çalışanı ve öğrencileri ihtiyaçlarını karşılayabilmek için kampüs dışına çıkmak zorunda kalmaktadırlar. Özellikle gece eğitim yapan birimlerin öğretim üyeleri ve öğrencileri ile yurtta kalan öğrenciler için kampüs tam bir mahrumiyet alanına dönüşmektedir. Bu sorunlara çözüm olmak üzere kampüsü yaşam alanına dönüştürecek birim ve merkezler (Banka, Market, kuaför, terzi, ayakkabı tamircisi v.b. )oluşturulacaktır. Böylece kampüs cazibe alanı haline gelecek öğrenci, akademisyen ve idari personelin zamanın büyük çoğunluğu burada geçirmesi sağlanacaktır. Bunun için de merkezi ve yerel yönetimlerle, markalarla işbirliği projelerimiz gündemde. Yeraltı otoparklarının yapılması, öğrenci dekanlığının oluşturulması, lisansüstü öğrenciler için Site/Lojman oluşturulması, yeni öğrenci yurtlarının yapılması, kariyer merkezinin aktif hale getirilmesi,  üniversiteye yakışır kantinlerin oluşturulması ve denetlenmesi, kampüse içi ulaşım konusunda projeler geliştirilmesi planları yer alıyor.”     DİLEK’İ BU SONA NELER GETİRDİ?     Mustafa Yurtkuran ile yakınlığı olmasına karşın muhafazakar grubun da desteğini alarak seçimleri kazanan ve atanan Kamil Dilek, göreve geldikten sonra, “muhafazakarlara yakın durmamak adına” kadrolarda ulusalcılara öncelik vermeyi tercih etti. Yakınlarındaki muhafazakar desteği gün geçtikçe kaybeden Dilek’in akılda kalan en önemli çıkışı ise “Ak Parti ve Şehir Gazetesi istiyor diye Nutuk dersini kaldırmayacağım” demesi olmuştu. Mustafa Yurtkuran’ın rektörlüğü döneminde müfredata dahil edilen Nutuk dersi, Atatürk İlke ve İnkılapları dersinin yanı sıra zorunlu olarak okutulmaya ve özellikle de yabancı öğrencilerin kabusu olmuştu. Bu dersin tüm bölüm ve öğrencilere zorunlu olarak okutulması bazı çevreler tarafından tüm insanlığın ortak değeri olarak görülen bilimin üretildiği bir kurumda öğrencilerin belli bir ideolojiyi kabule zorlanması olarak değerlendiriliyor. GEZİCİLERİN “HAMİSİ” DURUMUNA GELDİ Kamil Dilek, Gezi sürecinde akademisyenlerin eylemlere destek veren uygulamalarına göz yummuş, devamında da açtığı disiplin soruşturmalarına takipsizlik kararı aldırarak işlem yapılmasının önünü geçmişti. Hatırlanacağı gibi, Hukuk Fakültesi mezuniyet törenine ‘#diren’ yazan tişörtle katılan Yrd. Doç. Dr. Timuçin Köprülü ve sınav kağıdına barkod uygulaması ile “heryertaksimheryerdireniş” sloganını iliştiren Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurcan Abacı hakkında bir işlem yapılmamıştı. Meşru hükümeti devirmeye yönelik bir kalkışma olan Taksim Gezi Parkı olaylarında akademiye ve akademisyenliğe yakışmayacak eylemlere imza atan Köprülü ve Abacı’nın Dilek tarafından neden korunduğu merak ediliyor.     ‘Diren’ yazılı tişörtle konuşma yapan Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Yrd.Doç.Dr. Timuçin Köprülü dönemin Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştiren ve Gezi direnişine destek veren şu sözleri dile getirmişti: “Sayın konuklar, Ben bu öğrencilerin üç sene derslerine girdim. Ceza Genel, Ceza Özel ve Usul derslerini benden aldılar. Üzerlerinde hakkım vardır o yüzden birkaç kelime söylemek istiyorum. Merak etmeyin uzun konuşmayacağım. Yalanın hukuk, hukukun da yalan olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Son zamanlarda ‘polisimiz destan yazdı’ deniyor. Gösterilerde insanların öldürülmesiyle, göstericilerin kör edilmesiyle, binlerce kişinin gaza boğulmasıyla, avukatların adliye salonlarında sürüklenerek dışarı çıkarılmasıyla, ÇHD’li avukatların tutuklanmasıyla destan falan yazılmaz. Asıl destanı bu çocuklar yazmıştır. Teşekkürler” 4 YIL YATIRIMSIZ GEÇİRİLDİ Rektör Kamil Dilek, yılsonu değerlendirme toplantısında üniversitenin deprem güçlendirmesinin “gerekli maddi kaynak bulunamadığı için” yapılamadığını söyledi. Dilek’le birlikte yola çıkan isimler ise, durumun aslında böyle olmadığını şu sözlerle anlattı: “Ankara’da Başbakan Yardımcımız Bülent Arınç ve Kalkınma Bakanımız Cevdet Yılmaz ile görüşüp, deprem güçlendirmesi konusunu dile getirdiğimizde 10 milyon liralık bir hibe aktarımı sözü aldık. Daha sonra duyduk ki Rektör Dilek, Bakan Yılmaz’la başka bir görüşmesinde “Bize 3 milyon lira da yeter” diyerek hibenin büyük kısmını geri çeviriyor. Bulunan kaynağı reddeden rektör, daha sonra da kaynak bulunamadı diyerek açıklama yapıyor.”   Uludağ Üniversitesi bahçesinde bulunan fıstık çamlarından tam verim alındığında her yıl 250 bin liralık bir mahsul elde ediliyor, oysa son yıllarda elde edilen gelir 20 bin liraya düşmüş durumda. Rektör Dilek’in ağaçların bakımı için gerekli ihaleyi düzenlememesi ve mahsul karşılığı temizliğini yapacak çiftçilere de izin vermediği, üniversitenin yıllık 250 bin liralık gelirinin de bu şekilde önünün kapatıldığı söyleniyor. Üniversitenin Tıp Fakültesi Hastanesi’yle alakalı da oldukça çarpıcı iddialar dillendirilmişti. İddialar Tıp Fakültesi Hastanesi’ne eski Rektör Kamil Dilek’in döneminde de yeterli yatırımların yapılmadığı yönünde. Deprem güçlendirmesi ve güvenlik kamerası uygulaması halen tamamlanmayan Uludağ Üniversitesi uzun süre de Tıp Fakültesi’nin bozuk asansörleri ile gündeme gelmişti. Rektör Dilek, deprem güçlendirmesi için gerekli kaynak bulamadıklarını ifade ederken, bazı akademisyenler 10 milyon liralık hibeyi Dilek’in “Bize 3 milyon lira da yeter” diyerek desteği geri çevirdiğini söylüyor.