'Şanlıurfa Milletvekiliyim'

Haber Giriş Tarihi: 02.04.2012 01:30
Haber Güncellenme Tarihi: 02.04.2012 01:30
https://sehirmedya.com/
    Bakan Çelik: Büyükşehir Belediye Başkan adaylığıyla ilgili düşündürecek bir cümle ile başlayan uzun ve çarpıcı bir açıklama yaptı; ‘Gün gelir, neler olur, neler biter’ Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e ‘Benim Şehrim’ dediği Bursa’da özellikle son dönemde hakkında söylenenleri net sorularla sorduk; apaçık, gündem oluşturacak, hafızalardan uzun süre silinmeyecek cevaplar aldık... ŞEHİR Gazetesi’ne adeta içini döken Bakan Çelik;  Şanlıurfa milletvekilliği süreci başladığı günden bu yana kentte çeşitli mahfillerde konuşulan her şeye ,tarihe not düşecek  nitelikteki açıklamalarla yanıt verdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, Şanlıurfa Milletvekili Faruk Çelik Şehir Gazetesi’nin dobra dobra sorularına net açıklamalarla cevap verdi. Partisinin il kongresi öncesi kulislerde dillendirilen kendisiyle ilgili söylemlere bir bir  yanıt veren Bakan Çelik’le enine boyuna her şeyi konuştuk.  Hatta sohbetimiz de ‘Laf laf lafı öyle bir açtı ki,   Bursa’da siyasi kulisleri karıştırdığını iddia ettiği bazı AK Partililere de  fena yüklendi  Bakan Çelik ve yanıtını  kendisinin de merak ettiği üç sorusuyla ‘yüzleşelim’ çağrısında bile bulundu. İntibak Yasası’ndan, bankaların promosyon ödemelerine ilişkin  SGK ile ilgili ortaya atılan iddialara, en önemlisi de Ak Parti il Kongresi’nde  taraf olup olmadığına dair soru işaretlerine  ve de Büyükşehir Belediye Başkan adaylığına kadar tüm sorularımıza Faruk Çelik’çe cevap veren Bakan, derin mevzulara da değindi.. “Parti tüzüğünüz gereği 3 dönem milletvekilliği sınırlaması gelecek dönem sizi de kapsıyor ? Bazı bakanların bu  bağlamda büyükşehir belediye başkanı olabilecekleri yorumları yapılıyor. Peki  konuşulduğu gibi Bursa’ya Büyükşehir Belediye Başkanlığınız söz konusu mu?”  konulu sorumuza,  ‘Kim öle Kim kala. Gün gelir, neler olur, neler ’biter cümleleriyle başlayan geniş açıklamalı uzun bir mesajla yanıt veren Faruk Çelik, röportajımız boyunca birçok kez ‘Ben Urfa Milletvekiliyim, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanıyım. Beni Bursa’da rakip olarak görmesinler’ vurgusunu yaptı. İşte Bakan Faruk Çelik’ten, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç patronajındaki Bursa siyaseti ile ilgili değerlendirmeler, yıldızının barışmadığı bilinen Sedat Yalçın’ın adaylığına ilişkin görüşler ve diğer aday Şevket Orhan’ı destekleyip desteklemediğini ortaya koyan söylemler … Pınar Yeniyiğit; Bakanlığınızın en önemli gündem maddesi İntibak Yasası sayesinde geçmişte mağdur olan çok sayıda emekli  daha iyi imkanlara kavuşacak. Yasa dışında kalan, emekli maaşını asgari ücret ile alanların durumu ile ilgili bir çalışmanız var mı? Bu kapsamdakiler ile ilgili bir müjdeniz olacak mı yakın gelecekte? Faruk Çelik; İntibak Yasası asgari ücretle alakalı değil.  Yasa sistem içerisindeki olumsuzları, mevcut sistemde gerçekleşen oynamaları düzenlemeye dönük bir yasa idi.2000 öncesindeki emeklileri ilgilendiriyor. Özellikle 2000 öncesindeki SSK emeklileri arasındaki eşitsizliği düzenlemeye dönük bir düzenlemeydi. Hak sahipleri ile birlikte yaklaşık iki milyon emekliyi ilgilendiriyor. Yönetimlerdeki eksiklikler ve düzensizlikler nedeniyle emeklilerin maaşlarında oluşan dengesizlikleri gidermeye dönük bir çalışmaydı İntibak Yasası. Bugün ile ilgisi yoktur. 2OOO öncesi SSK emeklilerinin maaşlarını kapsıyor. Söz konusu emeklilerin maaşlarını 2008’e taşımaya dönük bir yasadır. Yasa bu şekilde meclise sunuldu. Kabul edildi. Cumhurbaşkanı da onayladı. İntibak kapsamındakilerin  Ocak 2013 maaşlarına  yasa ile ilgili değişiklikler olumlu bir şekilde yansıyacaktır. Tabii Sn. Bakan, İntibak Yasası 2000 öncesi emeklileri ilgilendirse dahi emekli maaşları ile ilgili yasa dışında kalan düşük ücretlilerde de bir beklenti oluşturdu.. Bu konu çok konuşuldu. Emekli Derneklerimiz ile de değerlendirmeler yaptık. Gelinen nokta adaletsizliklerin olduğu yerlerin giderilmesidir. Adaletsizlik oluşturan noktaları da milimetrik olarak tespit ettik. Ve bu milimetrik alanlarla ilgili de ciddi çalışmalar yaptık. Biz bu arada İntibak Yasası’nı özellikle emeklilere zam yapmak için çıkarmadık. Bu yasanın amacı eşitsizlikleri ve haksızlıkları gidermektir. Yıl boyunca aldıkları maaş ödemeleri sonucunda bankaların memurlara tanıdığı Türkiye genelinde yaklaşık 1 trilyon lirayı bulan birikmiş promosyon ödemelerinde SGK ile ilgili sorun olduğu kamuoyuna yansıdı. Bu konu ile ilgili birinci ağızdan değerlendirirseniz, bakanlığınızın gözlemlediği bir gündem maddesi. Yanıtınız hangi önemli başlıkları içerir? SGK bir yönüyle özerk bir kurum. Ve bu kurumda kararlar yönetimde alınır. Bahsedilen konu da 2007 yılını Sn. Murat Başeskioğlu’nun dönemindeki bir promosyon olayını kapsıyor. Bu promosyon efendim nerede kullanıldı? ‘İç çekişmelerden kaynaklı görevden alınma -atanma ve yaşadıkları sorunları kendi aralarında bir husumete dönüştürmüş eski memurlar’, gibi bir olay olarak değerlendiriyorum konuyu. Yaptığım yazılı açıklamada da belirttim; Bakanlığın konuyla direkt bir ilgisi yok. Ancak Bakanlığa bu konuda bir şey söylüyorsanız eğer, bize gelen tüm belge bilgileri soruşturuyoruz. Gelecek olan yeni bilgi belgeler de olursa Teftiş’e veririz. Bir haber ortaya atılıyor. Bilgi belge yok. Varsa bir belgen getirsin, gereken araştırma yapılır. Sn. Bakan; Memur. Net’te özellikle incelediğim için birkaç belgenin sitede yer aldığını gözlemledim. Vakıf Bank ile o dönemdeki  sözleşme ve bu sözleşme sonrasındaki harcamalara dönük faturalar Vakıfbank’ın ödeme yaptığını gösteriyor. Konu böyle ise getirsinler biz araştırırız. Sn. Ömer Dinçer bu soruların cevaplarını vermiş o dönemde. Kayıtlarımızda olan promosyon ile ilgili ne varsa bunları şeffaf açık bir şekilde bir problem yok değerlendiririz. Ama kayıt dışı bir durum varsa eğer bize gönderin diyorum. Ama Sn Bakan o dönemin Bakanları cevap vermişler. Hükümetin sendikalaşmayı teşvik ettiğini biliyoruz. Bu konuda KONULAŞ Bursa’daki belediyeye bağlı sarı otobüslerin taşeron firması olarak biliniyor. Bu firmadaki bir kısım işçi; Hak İş’e bağlı Hizmet İş Sendikasında örgütlendiler. (yüzde 50+1’i bularak)  Ancak bu gelişmenin akabinde sendikanın başında olan birkaç işçiye BURULAŞ’tan telefon açılarak önce iş akitlerinin fes edildiği söyleniyor, ardından fesihten vazgeçilip firmanın Konya’daki şubesine geçici işçi olarak görevlendirilip, gönderiliyorlar.  Konu işçileri sendikalaşmadan vazgeçirme ve bir anlamda sindirme taktiği değil midir? Bu tür konular ile ilgili yorumunuz ve tavsiyeleriniz nelerdir?   Türkiye genelinde de sadece Bursa’da değil örnek teşkil etmemesi adına, her şehirde yaşanabilir bir durum çünkü… 12 Eylül’den kalan bir yasa var şu anda 2821-22 endüstriyel ilişkiler de bu çerçevede düzenleniyor. Örgütlenme ve bu kapsamda meydana gelen aksaklıkların yanıt bulduğu yasadır bu. Yeni yaptığımız düzenleme ile bu ve benzeri olumsuzlukları ortadan kaldıracak düzenlemeler getiriyoruz. Mesela yetki tespitinde mahkeme süreci beklenmeyecek. Yetki tespitinde SGK verileri esas alınacak. SGK  verileri eğer bir işkolunda bir sendikanın veya bir işyerinde bir sendikanın çoğunluğu sağladığını gösteriyorsa, belgeliyorsa o sendika orada örgütlenecektir. Yeni yasa birçok olumsuzlukları ortadan kaldırıyor ama sorduğunuz soru ile ilgili mevcut durum konusunda bize talep gelir biz tespit yaptırırız. Konu mevcut mevzuata aykırı bir durum ise bizim gündemimize gelir ama mevcut mevzuata aykırı değil ise işçi-işveren arasında olumsuzluklar yaşanabilir ancak mevzuatımıza engel değilse yapacak bir şeyimiz yoktur. Mevzuata aykırı ise de gerekli araştırmayı yaptırırız ve deriz ki bir sendikaya haksızlık yapılıyor ve gereken değerlendirmeyi yaparız. Bursa’da partinizin İl Başkanlığı Kongre süreci ile ilgili olarak gelişen gündeme değinirsek eğer 2 dönem atanarak il başkanlığı görevini yürüten Sedat Yalçın Genel Merkezin tek aday olarak kendisini işaret etmesinin ardından adaylık açıklaması yaptı. Kurucu İl Başkanı Şevket Orhan da, Sedat Yalçın’dan önce adaylığını açıklamıştı. Partinizin Bursa kulislerinde konuşulan bir konu, “Faruk Çelik Şevket Orhan’ı destekliyor.”  Sn. Orhan’ı n destekçisi mi siniz?  Bu yorumlara yanıtınız nedir? Siyasetçiyim ben politikacı değilim. Ben Bursa’da sizin gazeteniz de dahil bütün gazetecilerle bütün siyasetçilerle bütün partililerle her zaman yüzleşmişimdir, yüzleşmeye de hazırım yine. İster kongre öncesi, ister kongre sonrası. Kim istiyorsa ben onlarla her platformda buluşmaya hazırım. Siyasetçiyim çünkü. Söylediklerimi duruşumu ispat edebilecek konumdayım  her zaman. Konumumun ispat edemediği hiçbir işim içinde hiç olmamışımdır. İki yüzlü hiç olmamışımdır. Net tavrımla herkes oturduğu sandalyenin altına girmek zorunda kalmıştır yüzleştiğimiz zaman. Şimdi kongre ile ilgili birçok değerlendirmeler var. Sadece il kongresi ile ilgili değil ilçe kongreleri ile ilgili de çok sayıda yorumlar oldu. Üstelik ilçelerle ilgili  çok net konuşmama rağmen. Şimdi şunu söylüyorum ben Şanlıurfa Milletvekiliyim. Bursa’da niye bu kadar gündemde tutuyorsunuz ben anlamıyorum. Gitmemi isteyenler de oldu sizin gazeteniz de bunlardan bir tanesi. Onu da açık söyleyeyim. Çünkü yayınlarınızı yeni aldım inceledim. Orada mesela gayet net tavırlarınızı koymuşsunuz.  Güzel yani. Ben bir kez daha söylüyorum Şanlıurfa Milletvekiliyim. Ben bunu  bütün içtenliğim ile söylüyorum. Sn. Bakan, biz gazetede yayınlanan haberlerimiz ile ilgili olarak gündeme getirdiğimiz konuları iddialar şeklinde yansıtmak yerine sorular yönelterek, cevap hakkı tanıyarak okurlarımızla paylaştık. Sorun sizle değil, genel olarak gazeteci bazı arkadaşlar açık söylüyorum, paralı asker gibi, az sayıdaki arkadaş böyle davranıyorlar. Ama gazeteci arkadaşlar oturur, böyle sizin gibi gelir konuşur, doğru bilgiyi alırsın, iftira atmazsın yani. Yoksa diğerleri gibi davranmanın bir kıymeti harbiyesi yok. Gün olur devran döner, işler değişir, şartlar değişir verilecek cevabın kalmaz yani. Benim dikkat ederseniz Şanlıurfa Milletvekili olduktan sonra birkaç konuşmam oldu. Bunun dışında Bursa’da görünmemeye, kimseyi rahatsız etmemeye özen gösterdim. Fakat  Bursa’ya gelince sanki ben Bursa’yı yeniden keşfetmişim gibi, uzaydan Bursa’ya inmişim de kimseyi tanımıyorum gibi bir muamele yapılıyor bazı medya grupları, medya mensupları  tarafından. Ben Bursalıyım ya. Benim ailem her şeyim benim Bursa’da. Siyasette Büyükorhan’ın Mazlumlar Köyü’nden İznik’in köylerine kadar, Mustafakemalpaşa’nın Karaahmet Köyü’ne kadar, İnegöl’ün Hamidiye Köyü’ne kadar benim 30 yıldır emeğim olan, koşturduğum, dostlarımın bulunduğu il Bursa. Akrabalarım, ailem var Bursa’da. Bursa’ya gelince üç kişi ile oturuyorsunuz. “Vay efendim şununla oturdular.” Bundan sonra taktik değiştireceğim. Bunu da herkes bilsin yani. Kongre- mongre gündeminde değiliz yani. Böyle şey olur mu ya. Bu kadar nezaket gösteriyoruz, Bu kadar Bursa’da olayların içinde olmama gayreti içindeyiz. Ama ısrarla sizin sorunuzda da gayet açık diyorsunuz ki ‘efendim şöyle kanaat var, böyle kanaat var’. Şu değerlendirmeleri yapıyorsunuz, diyorsunuz ki devran değişti, devir değişti. Faruk Çelik tamam bitti.   Ben sürekli siyasette var olmayı arzu eden bir insan değilim. Devir bitti, güzel. Bitti. Kim rahat ediyorsa, ki bu üç beş kişilik bir güruhtur. Rahat tamam işte, güzel Bursa sizin. Faruk Çelik de yok burada. Faruk Çelik Şanlıurfa işleri ile uğraşıyor. Nedir yani şimdi. Nedir? Buradaki panik nedir?Faruk Çelik’i görmeyin isterseniz hangi tarihe kadar, istiyorsanız bir ay iki ay girmeyeyim  Bursa’ya. Halen Faruk Çelik’i niye konuşuyorsunuz? Ben bir şey söylüyorum; Faruk Çelik’ten niye rahatsızlık duyuyorsunuz.. Eğer Faruk Çelik bir şey değilse, bir potansiyel değilse; Ee bırakın yani Faruk Çelik Bir potansiyel değil o zaman. Faruk Çelik Bursa ile ilgilenmiyor. Ama yine deniyor ki  arkada vardır. O zaman bir potansiyel. Bir potansiyel mi? Potansiyelse niye rahatsız oluyorsunuz? “Urfa’ya 4 bin kişi niye gelmiş” geldi kardeşim. Başka bir siyasetçi varsa gelsin o da. Geldiler bir gün. Çiğköfteden yediler, belki de döndüler. Ben de çok da ilgilenemedim. Teşekkür ederiz. Bu Bursa için de kayıp değil, Urfa için de kayıp değil. Bizim için de hiçbir kayıp değil, belki onurdur yani. Şimdi bundan niye rahatsızlık duyuluyor anlayamıyorum. Eh şimdi  Potansiyel mi Faruk Çelik, Potansiyel. Değil efendim. Zaten o dönem bitti, kapandı. Kapattıysanız iyi güzel, rahat edin. Ama Faruk Çelik’i karıştırmayın. O zaman ne istiyorsunuz yani. Ben şu anda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’yım. Tonlarca işim var. Onlarla meşgulüm. Israrla Bursa’daki fındık kabuğuna sokmaya çalışıyorsunuz, gazeteciler olarak söylüyorum. Peki Buyrun o zaman biz de tavırlı olalım. Gelelim . O zaman ne diyeceksiniz. Başka şeyler konuşacaksınız. Olayların uzağında durmak bir şey ifade etmiyor. Onu anlatmaya çalışıyorum. Şimdi bana il başkanlığı konusunu soruyorsunuz benim ne ilçe başlıkları konusunda ne de il başkanlığı konusunda bir atraksiyonum olmadı.  Ama şunu dememi istiyorsanız. ‘Efendim tarafsız olun. Ben bir yere tarafsam ,çıkarım orada konuşurum. Ama bu fitneleri yapanların ve paralı gazeteciliği yapanların her zaman karşısında olacağım. Benim için kongre ölçü değil. Bir kez daha tekrar ediyorum. Bak açık söylüyorum benim için kongre ölçü değil. Ben Bursa’da siyaset yapmak istediğim zaman, her zaman yaparım. Ama ben huzursuzluk verecek hiçbir olayın içinde olmadım. Ben konumumu biliyorum ve o konumumu muhafaza edecek şekilde bir yerde duruyorum. Ama hala bunu istismar etmeye çalışan, kaşımaya çalışanlar bilsinler ki açık ve net söylüyorum. Ben ilçe kongrelerine de gelseydim  kimsenin şansı yoktu, İl kongresine de gelsem aynı. Açık iddia ediyorum. Ama benim böyle bir yarışım yok. Israrla sorunuzda da belirtiyorsunuz bu işin şurasında, burasındasınız. Ben böyle olsam gelirim. Açıkça tavrımı da koyarım. Tavrımı da koydum biliyorsunuz, kimse de kımıldayamadı açık söyleyeyim. Liste bile yazamadılar. Alt alta liste bile hazırlayamadılar. Ama şunu da ifade edeyim bunlar benim için gündemimde olan işler değil. Ben kendi işlerimle uğraşıyorum bir. İkincisi Bursa benim şehrimdir. Bursa’ya bundan sonra gelince dostlarla, siyaset yaptığım arkadaşlarla çok daha fazla buluşacağım yani. Geliyorum. Yazıhanemde oturuyorum. Üç kişi geliyor. Abi nasılsın diyor? Sanki bu durum suç olmaya başladı. Bu şekile dönüşmeye başladı. Buna müsaade etmeyeceğim. İkincisi kim yüzleşmek istiyorsa; buradan herkese ilan ediyorum. Danışma meclisi mi toplarlar, gazeteciler mi toplanır? Herkesle yüzleşmeye hazırım. Herkesin bir kara çarşafı, beyaz çarşafı bir insin bakalım yüzü nedir, görelim onları.  Ben oğlumu falan Bursa’da istisnai kadrodan bir yerlere aldırmadım. Ben kamuda, belediye de  benim oğluma, benim ağabeyime bir rant sağlamadım.  Ama iftiraya gelince bol miktarda iftira atılıyor. Paralı kalemler bunu yapıyor  ve yaptırılıyor bunlar. Ben bunlara tahammül ediyorum, sabrediyorum. Üzüldüğüm bir şey var;  oda şu;   3-4 KONU: 1) Benim Ağabeyimin cezaevine girişinde hangi Ak Partililer rol aldılar. 2) Kimler, kime ne dedirtti? “Sonuna kadar gidin bu işin” diyen kim? 3) Ağabeyime attıkları zimmetine para geçirdiği iddiasını Türkiye’ye yayan kim? Bunlar çıksın ortaya. 4) Faruk Çelik’e Şanlıurfa’da parti bünyesinden birilerinin para getirdiği iddialarını ortaya atanlar kim? Ortaya çıksınlar. Eğer çıkmıyorlarsa da bu iftirayı atanlar şerefsizlik yapıyorlar. Bakın söylüyorum. Faruk Çelik’in Urfa’nın taşında toprağında 63 gün nefes almadan çalışırken, Bursa’nın aleyhine çalıştığını söyleyenler kim? Bu iftiraları Başbakan Yardımcısı’na taşıyanlar kim? Bunlarla yüzleşmek istiyorum ben ? Sizde yazın lütfen. İftiraları atıyorlar yönlendirmeleri yapıyorlar ve kendilerine göre, Faruk Çelik dışarıda kalsın. ‘Siz böyle yaparsanız ben dışarıda kalmam’ bakın söyleyeyim. Ve de anlamadığım bir olay var. Habire herkes söylüyor siz de basın mensupları olarak yazıyorsunuz. Neymiş üç  tane seçim geçmiş başarılı il Başkanı diyorsunuz kim ? Faruk Çelik yok muydu o seçimlerde . Olumsuz bir konu bulunduğu zaman üç beş yazar Faruk Çelik olumsuzlukların kaynağı oluyor da, 2007 seçimi, 2009 seçimi ve referandumda kim vardı lokomotif... Belediye başkanı olduğunuz, milletvekili olduğunuz zaman kendimizden, belediye başkanı, milletvekili olamadığınız zaman, ‘Faruk Çelik yapmadı.’ Faruk Çelik seçimlerde çalışmadı zaten Bursa’da öyle mi? Ne 2007’de, ne 2009’da çalışmadı Faruk Çelik, sürekli uyudu. Başarıyı üzerine alanların etkisi var mıydı o devirde. 2007 seçimlerinde neredeydiler? Soruyorum cevap versinler bakalım. Hangi söğüdün altında sergileniyorlardı. Biz Bursa’da olduğumuz sürece ayak basmadık yer bırakmadık. Ucuz bilgilerle, iftiralarla, yönlendirmelerle yalancının mumu meselesidir. Bir gün mum söner. Ben sabırla bekliyorum. Bir gün her şey açığa çıkacak.Ne kadar yalan, ne kadar iftira üzerine bir düzen kurduklarını hepimiz göreceğiz. Peki konuyla alakalı açıklamalarınızı toparlarsak eğer bir kez daha sormamız gerekirse Siz Şevket Orhan’ı destekliyor musunuz? Bütünüyle değerlendirmezseniz bir kez daha sorarsınız. Ben “Konumum Ortada” diyorum. Söylediğim çok net. Bana bir ilçe delegesi söyler misiniz, bana bir ilçe söyleyin ki, bir delege çıksın desin ki, Faruk Çelik direk-dolaylı bize geldi, yahut da bize telefon açtı? Ama siz ne yaptınız; Yıldırım’da ben yenmişim, yenilmişim. Yok tuş olmuşum, burada bilmem üste gelmişim, alta gelmişim. Yani ben tekrar ediyorum, Yıldırım’da, Osmangazi’de, Nilüfer’de diğer ilçelerde aday olan arkadaşlar, hepsi benim tanıdığım arkadaşlar, hepsi yıllardır siyaset yaptığım arkadaşlar. Şimdi bana Yıldırım’da Hüdai ile Eşref arasında tercih yap denilir mi? İkisi de benim 30 yıldır tanıdığım insanlar. Burada ne yapmak istiyorlar? Ne olacak yani? İl başkan adayı da bana geldi. Ben ‘hayırlı olsun ’dedim sadece. Beni rakip yaparsanız karşınıza geçerim, ‘beni rakip yapmayın’ dedim bakın!. Şu anda o istikamete doğru gidiyorsunuz..Ben Bursa’da rakip deliğim ki ben Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanıyım.Karşı tarafa Faruk Çelik’i koyup ne yapmak istiyorlar? Ben anlamadım ki. Bu devam ederse ben bakın, 10-15 gün bekleyeceğim. Eğer böyle yapmaya devam ederlerse, Ankara’da da-Bursa’da da ağzımdan ne çıkması gerekiyorsa söyleyeceğim, konuşacağım... İl Başkanı adayları çıksınlar, yarışsınlar.Yıldırım’da kongre oluyor. Kongrenin tarafı ben oluyorum. Ben salonda mıyım? Yok. Delegelerle mi görüşmüşüm? Yok. Ben kimseye talimat mı vermişim? Yok. O zaman ben hak etmediğim bir muamele ile karşı karşıya bırakılacaksam ,3-5 yazar ve 3-5 partili...  O zaman biz de çıkar, ‘taraf oluruz’ ve deriz ki; ‘mevcut il başkanı, karşısındaki arkadaş ya da yeni bir başkan adayı’ neyse çıkarız tavrımızı koyarız. Rakip yerine koymasın beni kimse. Zaten Bursa’daki en büyük hastalık bu. Sanki ben bunlarla uğraşıyormuşum gibi Faruk Çelik’i rakip olarak görüp kendilerine yer edinmeye çalışan insanlar var. Faruk Çelik’in yakının da durup kendilerine yer edinmeye çalışanlar da mevcut değil mi ? Sn. Bakan. O da başka tabii ki. İki türlü bu durum. Yakında durmaya çalışanlar ve karşı tarafta durum benim karşımda mücadele ediyorlarmış, cevap veriyorlarmış da. Büyük adamlar sanki. Kongreye gelince benim demecim gayet netti; Söyledim, bizim partimizde istişare mekanizması var dedim. Basında da yer aldı Bursa’da. ‘Yanlış yola girdiniz’ dedim. Nedir yanlış yol; mahalle bazlı delege seçimi... Partimizde tabanla karşı karşıya gelme, tabanla çatışma durumu yoktur ki... Hayır dediler? Demokrasi var, şenlik var, bayram var... Bakın yeni bir anlayış geldi... Sizler de bunu yazdınız. Çok güzel. Yeni bir anlayış geldi mi? Eskisini yok ettiniz. Eskisi genel merkezin görüşüydü. Neydi eskisi ? İstişare çerçevesinde adayların belirlenmesi... Tabanın karşı karşıya getirilmemesi. Faruk Çelik’in ve genel merkezin görüşü eski oldu şimdi.. Fakat ben ilçe başkanlıklarında ve il başkanlığında devam ettireceksiniz bu görüşü dedim. Devam ettiremezseniz hava-civa atmak doğru değil dedim. Şimdi devam ettirilemedi. Nerede? İlçede. Ne dendi; Genel Merkezin Adayı. Nerede İlde. Ne dendi? Genel Merkezin adayı yine? Nasıl oldu bu iş o zaman. Niye delegeyi seçerken esip gürlediniz? Bakınız ilke, ilke Ben bunu sorgularım. Kaldı ki bunlar benim konum değil. Ama beni rakip olarak koydukları için söylüyorum. Ya diyorum yapmayın!. İl başkanı geldiği zaman ben kendisine de söyledim. Beni bu işlere karıştırmayın dedim. Ama aynen devam ediliyor Bursa’da. Olaylar devam ettiriliyor birileri tarafından. Sizin GAZETENİZİN DE  ETKİSİ VAR TABİİ Kİ. Aynı şekilde. Bursa’ya gelince görüşürüz sizinle de.  Ne derdi varsa arkadaşların ? Bir konuşalım bakalım... Hiçbir dert yok. Buyurun Sn. Bakan Bekleriz, görüşürüz. Sedat Yalçın ile yıldızınızın barışmadığı bilinen bir durum . Gerçekten de Sedat Yalçın’ı istemiyor musunuz? Niye barışmıyor. Nedir yani? Çıksınlar söylesinler bakalım. Barışılmayan konu nedir? Bak bir örnek vereyim size. Sedat Yalçın’ın şu anda ki yönetimi var mı? Var. Sedat Yalçın çıksın desin ki; Faruk Çelik benim şu anda ki yönetimime müdahale etti. Yeni bir dönemden bahsediyorsunuz ya, şu anda ki yönetime benim bir tane talebim bile olmadı. Kendisine söyledim. Çok özgür, dilediğin gibi bir yönetim kur dedim kendisine. Bakın şahit de var yani. Benim evimde oldu görüşme. Ben isim vermeyeceğim, dilediğim gibi bir yönetim kur dedim kendisine. Peki aylar sonra istifa etmiş otuz kişi milletvekili adaylığı için. ‘Safralar’ dedi. Ve bunun arkasında kim olduğunu biliyoruz diye yazılar yazıldı Bursa basınında. İşte rakip yine biz olduk. Bakınız kendisinin yaptığı yanlışlarda bizi atfederek, yine bizi rakip yerine koyup, kendilerine puan elde etmeye çalışıyorlar. Burada yanlış yapılıyor. Çıkın deyin ki ; Evet Sn. Bakan, bizim şu an ki yönetim için 10-20 kişiyi aradı desinler. Kesinlikle hayır. Ben istediğini yaz dedim kendisine. Hatta aldıkları bazı arkadaşlara birileri çelme takıyordu. Şu anda ki Teşkilat Başkanı. Bunu da söyleyeyim. Beni kendisi aradı Teşkilat Başkanı; Ağabey sen karşı mısın?  Dedi. Bana bakın dedim o zaman. Ben karşı falan değilim. Genel merkeze de söylüyorum. Benim üzerime siyaset yapmayın  diye de altını çizdim. ‘Kim girerse girsin dedim yönetime.’ O arkadaş da girdi sonra. Almıyorlardı onu. Şimdi belki de en çok bu işlerle uğraşan arkadaşlardan bir tanesi de odur iyilik yaptığımız için yani. Şunu net söylüyorum; Bizim kişilerle-mişilerle değil işimiz. Yaptığımız işler net, yüzleşmeye hazırız. Benim bir karanlık, bir ikincil davranımımı bulursalar eğer, çıksın söylesinler.Bütün sıkıntı net olmamız, tavırlı olmamız. Peki Sayın Bakan gelinen noktada Genel Merkez ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın da desteğini alan Sedat Yalçın’a ‘birlik bütünlük adına’ destek vermeyi düşünür müsünüz, Bursa’ya  bu yönde bir mesaj verir mi? Neden ? Bursa’ya neden mesaj vereyim ki? Ben çok açık konuşuyorum. Yalancılar, iftiracılar, iki yüzlüler bu partiden dışlanmalı. Sayıları da çok azdır. Kim ikiyüzlülük yapıyorsa, kim kimin kuyusunu kazıyorsa, kim kiminle yüzleşemiyorsa; bak bu cümle önemli;kimin kiminle yüzleşecek hali yoksa, bu partide yer almamalı. AK Partili bunlar. Partinin Adı AK Parti. Yüzleşiyorlarsa ama problem yok. Oturur konuşuruz, çözülmeyecek mesele yok. Emek inşaatı yeniden aktif hale getirdiniz. Emek İnşaat ile ilgili yine Bursa’yı seçmeniz kentte olumlu bulundu. Kuruluşta yaptığınız bazı görevlendirmelerde neden tercih  Nurettin Avcı ve Murat Muratoğlu’dan yana oldu? Keşke sorsaydınız ki; Niye Bursalılar’ı tercih ettiniz? teşekkür ederiz diye.. -Özellikle kuruluş için yine Bursa’yı  tercihiniz çok olumlu dedik Sn Bakan. Örneğin personel Genel Daire Başkanı oldu, Bursa’dan gelen bir arkadaş var. Milli eğitim müdür yardımcısı Ali …Ne iyi oldu diye. Burada müthiş bir mücadele var.Her yerden vatandaş herkes bürokraside ilini görme mücadelesi veriyor. Kesinlikle bu görevlendirmeler de önemli Sn Bakan. Emek inşaat sosyal güvenliğe bağlı bir yan kuruluş. Özelleştirme idaresinde olan bir kuruluş. Bu noktadan da başka bir şeyler çıkarılmaya çalışılıyor. Bakınız ben Bursa’yı çok iyi biliyorum, Bursa’da siyasetin zorluğunu da çok iyi biliyorum. Ama tek bir şey söylüyorum size ‘Yüreği yeten gelsin karşımıza konuşsun’. Öyle ucuz- mucuz lafları kimse karnından konuşmasın. Sn. Bakan, partinizin tüzüğünde üst üste 3 dönem milletvekilliği sınırlaması var. Bu sınırlama gelecek dönemde sizi de kapsıyor. Konuyla ilgili değerlendirmeniz nedir? Evet üç dönem bitiyor. Kim öle ,kim kala.Geçen il Başkanlığına gittik üç bakan arkadaş orada da söyledim ben üç dönem sona eriyor. Siyasette sona eriyor diye(gülümsüyor). Sn. Bakan bu konuda  Faruk Çelik ile ilgili siyasi kulislerde çok fazla yorum yapılıyor… Pınar Hanım; bakınız siyaset zor bir iştir. Siz İznik’in çevre yolunu yapmışsanız, siz İznik’e yine yüksek okulu kazandırmışsanız, “Kazandırmışsanız diyorum bunlar afaki değil” Ticaret ve Sanayi Odası’ndan 600 milyar lira alarak sağladık. Siz Orhangazi’yi bir TOKİ’ye dönüştürüyorsanız? Siz Bursa Çevre Yolunun bitirilmesi için kavga gürültü veriyorsanız? Siz yakın çevre yolu için kanun çıkarıyorsanız? Siz dağ yollarının açılması için alın teri akıtıyorsanız? Bursa için bin elli konutların meşru hale gelmesi için köklü bir konun değiştiriyorsanız?   Bunları yapıyorsanız.Ben size bir kitap dolusu, Karaköy için 4 ayda kanun çıkarıyorsanız ve kısa sürede bu projeyi tamamlıyorsanız? Hangi birini sayalım bizim Bursa’da yaptıklarımızın ve ya Urfa’da yaptıklarımızın. Türkiye’de Diyanet Teşkilatı’na yasa çıkarıyorsanız, ’Yurtdışı Türkler’ diye bir Başkanlık kuruyorsanız, şimdi köklü reformları, kamu çalışanlarına sözleşme hakkı getiren yasa mecliste iş sağlığı güvenliğini getiriyorsanız, personel reformlarından, kıdem tazminatına varıncaya kadar köklü bir çalışmanın içindeyseniz dersiniz ki çok şükür evlatlarıma bulunduğum dönem içerisinde hayırlı bir baba olarak kendi boyları kadar, çocuklarımın boyları kadar eser bırakıyorum. Yaptığımız eserler var yani. Şimdi ben merak ediyorum konuşanlar tuğla üzerine, tuğla koymuşlar mı ki? Şu işleri kurcalayan insanları ben biliyorum, adreslerini biliyorum. Birileri konuşacak, birileri çalışacak. Üç dönem Başbakanımız kural koymuş, dördüncü dönem zaten ben Fazilet Partisi döneminde milletvekiliydim dört dönem yeter ! Ama geriye dönüp bakınca vicdanen rahat mısınız? Vicdanen çok rahatım. Herkesin de beni desteklemesini beklemiyorum. Çünkü herkes desteklerse iyi bir münafık olursunuz sadece. Bu bağlamda bazı bakanların yerel siyasette Büyükşehir Belediye Başkanlıklarına aday gösterileceği iddia ediliyor. Sizin de Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına aday gösterileceğiniz konuşuluyor. Konunun doğruluk derecesi nedir ? Ben siyaset ile ilgili görüşümü söyledim. Ben Bursa’da  üstelik Recep Altepe’nin çok başarılı olduğuna inanıyorum. Açık ve net. İki türlü başarılı  buluyorum Recep Altepe’yi. Halkla iç içe bir Belediye Başkanı. AK Parti için çok önemli bu durum. Her gün, halkla bütünleşebilen bir yapısı var Recep Altepe’nin.Projeleri yaygın.Bu projeler tamamlanırsa dört yıl içerisinde Bursa’nın çehresinin biraz daha değişeceği inancı içerisindeyim. Geçmişte de güzel hizmetler oldu. Bütün belediye başkanları olumlu hizmetler yaptılar.Ama ben Recep Bey’in bugün bilmem üç yıl sonra ne çıkar ama kim ölü kim sağ gelişmeler ne olur? Fakat Ben Recep Altepe’yi son derece başarılı buluyorum. Kısacası  biz mesaj olarak; ‘Faruk Çelik kesinlikle Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday değildir’  diyebilir miyiz? Ne milletvekilliği istiyorum ben, ne bakanlık istiyorum, ne de belediye başkanlığı istiyorum. Siz kendi dünyanızdan baktığınız için saygı duyuyorum. Bizim dünyamızdan bir bakabilseniz bizim yaşadıklarımızı burada görebilseniz boş insanların boş lafları gündemi dolduruyor.Bakın Başbakan ile mükayese  edeyim. Sn. Mesut Yılmaz, Sn. Tayip Erdoğan’ın karşısında ne konuşabilecek. Sn. Başbakan diyelim ki bu dönem cumhurbaşkanı olursa eser diyeceği bizim yaptıklarımızın tamamı da zaten onun gücüyledir ama netice itibariyle biz de acaba çorbadaki tuzumuz ne olur? Sn. Başbakanımız’ın gayretine bizim katkımız ne olur diye çabalıyoruz. Bu heyecanı yaşıyoruz. Ve kendi bulunduğumuz yerlerde Urfa’da 400 proje devam ediyor, 100 tanesi başladı. Urfa’da memnuniyet zirve noktasında. Biz aldığımız görevin mücadelesini veriyoruz , dedikodu yapmıyoruz. Bu bağlamda bir belediye başkanlığı söz konusu değildir Sn. Bakan öyle mi? Gün gelir neler olur, neler biter. Herkesi bir yere veriyorlar. Herkesi bir yere dağıtıyorlar. Hiç partinin gündeminde olmayan bir konuyla ilgili belediye başkanı olacak mısınız? gibi sorular… Ben açık konuşuyorum. Ben siyasette doyuma ulaşmış,gerçekten her kademede bulunmuş ve oralarda bulunduğu makamın hakkını vermek için büyük mücadele vermiş biriyim. Ve bulunduğum makamların hakkını vicdanen verdiğime inanıyorum. Tekrar efendim şu olacak mısınız? bu olacak mısınız? böyle bir şeyin peşinde koşmam zaten ben. Kaldı ki şu anda Recep Bey’le de uğraşılıyor. Ben o durumu da anlamıyorum. Recep Bey’in bir eksiği varsa çıkarıp koymak lazım ortaya. Bir adamla ilgili bir şey söylüyorsanız çıkacaksınız faturasını koyacaksınız. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, sizin Bursa’da yaptığınız hizmetlerden  her vesile ile överek söz ediyor ve ‘Ben Faruk Bey’in hazırladığı sağlam bir zemine geldim. Bu durumun rahatlığını yaşıyorum’ diyor. Sizin Bülent Bey’in Bursa’ya gelmesi ile ilgili yaklaşımınız nedir? Bülent Arınç’ın patronajındaki siyaset Bursa’ya ne katar? Bilmem. Göreceğiz elbet ne katar. Bülent Ağabey ile ilgili bir değerlendirmem olmadı. Kendisine de söyledim zaten. Ben net bir şekilde söyledim; Ben Bülent Ağabey’in bırakınız müdahili, bırakınız farklı bir duruşu, kendisini üzecek bir işin içinde olmam dedim.  Biz gençliğimizde Bülent Ağabey’in kasetleri ile büyüdük. Bizim jenerasyon öyle. Konferanslar verirdi kendisi.Hem bir problem de yok. Problem Bülent Bey’e bilgi aktaranlarda. Mesela o bilgiler, benimle paylaşılmıyor. Başka yerde paylaşılıyor.Canımı sıkan hadise bu. Eğer benimle ilgili bir olay varsa Ben Bülent Ağabey’in benimle paylaşmasını isterim.Yoksa ben Bülent Ağabey’i üzecek hiçbir şey içinde olmadım.Hiç olmadım. Hem bizden yaşça büyük hem bizden deneyimli. Bir aile ortamı içinde, her iki aile çocukları iç içe. Şimdi ben Bülent Ağabey ile ilgili kalkıp kişisel  bir şeyim ne olabilir yani. Başbakanın takdiri. Kendilerini Bursa’ya vermiş, beni Urfa’ya vermiş. Başkasını Mersin’e, Başkasını Rize’ye vermiş. Herkesi bir yere gönderdi Sn. Başbakan. Benim meselem Bülent bey’in meselesi değil ki bunlar yani.Benim yaptığım olay ne? Az önce üç tane soru sordum yani. Urfa’ya para getirildiği danışma meclisinde konuşuluyor. Kimdir ya bu alçak adam? Çıksın konuşsun. Çıksın desin ki ‘şu adam şudur’ desin yani. Bu iftirayı atıyor. İşte efendim Yıldırım’da kongre olmuş, bilmem nerde kongre olmuş, arkasında filanlar var diye çıksın söylesinler. Bunların bu şekilde aktarılması ve bunlara inanılıyor gibi olması can sıkıcı. Yoksa  Bülent Ağabey’in kişiliği ile aynı kabinedeyiz birbirimizin her zaman hukukunu korumuşuz, bizim aramızda böyle bir şey olması mümkün değil ama araya girenler konuşulanlar. Ben Bülent Ağabey ile ilgili bir şey duysam, yüzüne söylerim. Çünkü öyle değerlendirmelerde bulunuluyor ki sizin bazı konularda  ‘Havaalanı, Samanlı Hastanesi ve bürokratik atamalar’ gibi nokta koyduğunuz konularda değişiklikler oluyor ve bu değişimler bazı çevrelerce ‘iki bakan arasında var olmuş gibi gösterilen  problemlere’ yoruluyor... Hizmetler yapılacak, Bursa’ya hizmetler gelecek. Hizmetlerin nasıl yapılacağını mevcut arkadaşlar tabii ki Sn. Başbakan Yardımcımızın başkanlığında konuşuyorlar. Toplanıyorlar zaten. O kararları alıyorlardır. Ayrı bir şey yani. Ne alakası var yani şununla bununla? Havaalanı ile ilgili görüşümü açık söyledim. Biz karnımızdan konuşan insan değiliz yani. Biz açığız. Havaalanı ile ilgili küçük uçaklar, 8-10 kişilik küçük uçakların Bursa’ya inmesinde yarar var. Hava Meydanları Genel Müdürlüğe de bunun uygun olacağını söylediler. Protokolü gelip kendileri imzaladılar. Bugün niye imzalamıyorlar, niye vazgeçiyorlar? Ben onu da bilemiyorum. Ben onu da söyledim. Gerekçesi nedir? Dün olacak olan şey, bugün niye olmuyor? Peki Neden olmuyor Sn. Bakan? Yorumunuz Nedir? Bilmiyorum. Kendileri geldiler, Valilikte kendileri imza attılar. Biz kimseye baskı yapmadık ki. Buraya 8-10 kişilik uçakların, çünkü İstanbul’dan gelişler, Ortadoğu’dan gelişlerde küçük uçakların inişini Yenişehir’de yapmak cazip değil. Adam İstanbul’a iniyor bu uçaklarla.  Yenişehir’e inse yine bir mesafe var. Oradan kaynaklanan bir talepti bu. Eskiden de biliyorsunuz Sönmez Hava Yolları vardı burada. O çerçevede hizmet sunuyor idi. Bursa’da şu anda sanayicilerin ifadesine göre, en az 20-25 uçak olur diyorlar, özel küçük uçak. Bazılarının varsa İstanbul’da  belki bilemiyorum nerde saklıyorlar uçaklarını. Ya Bursa 2. İhracatta büyük şehir. İhracatta büyük şehrin böyle bir imkanını, bir butik havaalanını tutmasında mahsuru yok düşüncesiyle oldu, imzalandı.  Bugün yine imzalanmıyor, yahut da neden yürürlüğe girmiyor bu, içeriğini bilmiyorum. Bir maniden bahsediliyor, varsa bir mani yapılmaz. Eğer bir mani varsa bu açıklanır, biter. Şundan dolayı yapılmıyor denir, eğer yoksa zaten yürüyen bir iştir, biter. Bunun bir tarafı, bakanlarla bir ilgisi yok ki. Bu teknik bir olay yani. Sn. Bakan Geçtiğimiz Pazar Günü Sn. Bülent Arınç ‘ın beklenmedik bir çıkışı oldu. Bir gazetenin manşetiyle alakalı.Siz de takip etmişsinizdir Ve açıklamasında’ Bana kimse çakamaz. 22 Nisan sonrası sizinle daha rahat konuşacağız’ dedi. Başbakan Yardımcısının bu sözleri sadece Bursa’da değil ulusalda haber bültenlerinde yer aldı. Yorumunuz nedir? Ne yorumu….? Sn. Bakan Bursa’da oluşan genel bir kanı daha var; Olay Medya grubunun TMSF ile anlaşma sürecinde genel olarak dillendirilen bir husus bu, ‘Sn. Faruk Çelik destek olmuştur’ Ve bu bağlamda söz konusu gazetenin haber politikası partinin içine nüfuz eder boyutta görülüyor ve ‘ taraflı haber politikası’ değerlendirmeleri yapılıyor. Bunlar sizin gazetenin sahiplerinin arzusu bunlar.bunları açıkça söylüyorum. Yazın ama bunları. Söylediğiniz her şeyi yazacağız Sn. Bakan. Sizin gazetenin sahibi, ben gazeteye geleceğim. Oturalım orada açıkça konuşalım. Arkadaşların ne derdi varsa. Buyurun gelin, bekliyoruz Sn. Bakan.. Şimdi benim Olay Gazetesi’ne ne uğradığım var, ne görüştüğüm var... Konu Bursa’da konuşuluyor Sn. Bakan. Bu duruma netlik kazandırmak adına soruyorum.   Amaç budur soruda... Ben net konuşuyorum. Ben Olay Medya ile ilgili tek mücadelem vardı yani. Medya değil ,olay sorunu ile ilgili.2300 işçinin kıdem tazminatlarını alma işiydi. Ve bunun için çektiğimi ben bilirim, anamdan emdiğim süt burnumdan geldi yani. Ve işçiler paralarını aldılar. İlk kez TMSF 30 milyon dolar para ödedi işçilere. Bizim mücadelemizle. O işçilerde beni yuhaladılar. Yaptığım iş, işçilerin paralarının ödenmesiydi yani. Bizim mücadelemiz bu. Biz işçiler parasını alsın diyoruz. Eee  patron vermiyor parasını.      TMSF’den parasını alacaksınız. Başka kaynak yok çünkü işçinin alacağını alacak. Ve işçi bu parayı aldı. Bizim mücadelemizle aldı. Yani ilk kez böyle bir şey alıyor zaten. Ee şimdi Olay’la benim özdeşleştirilmem bilmem ne, ne haber politikasıymış, benim ne alakam olmuş, ne zaman gelmişim de neyi yazdırmışım da, neyi konuşmuşum da, bunlar orada karnı ağrıyanların işi bu. Belki de ŞEHİR Gazetesinin sahipleri ordaydılar, orda nemalanıyorlardı, orada istifade ediyorlardı, orda maaş alıyorlardı. Bu arkadaşlar oradaydılar. Onların arasındaki sorunu bizim üzerinden yapmalarını ben anlamıyorum yani. Sadece ŞEHİR Gazetesi olarak böyle bir değerlendirme yok Sn. Bakan, konuyla alakalı Bursa’daki genel kanıyı sordum ben size... Ne bu yani Olay Gazetesi bana gelmiyor yani. Ama gazeteyi okuduğum zaman da  Burada  ilgili gazete hep parti ile ilgili manşetler var. Başbakan ile ilgili, Sn. Başbakan Yardımcımız ile ilgili manşetler var... Sn. Bakan, 4+4+4 gündemiyle ile ilgili Gazetenin attığı bir başlık Sn. Bülent Arınç ile ilgili bir haber başlığı ‘Sakın Tayyip Duymasın’ şeklindeydi... Ben bilmiyorum yani. Ben bu ayrıntıları takip etmiyorum yani. Olay Gazetesindeki mücadeleyi parti içerisindeki birilerinin ilçe ve il bazındaki mücadeleyi ve ayrıntılarda bilmem ne takıntılar getirip Faruk Çelik’e getirmeleri.. Ben işte onu söylüyorum. Benim Olay Gazetesi ile ilgili veya TMSF ile ilgili beni rakip haline getirmenin anlamı ne? Bunu yapan alçak. Ben açık konuşuyorum. Çıksın bir şey söylesinler. Bizim ne menfaatimiz varmış bu işten. İşçilerle boğuşmaktan başka. Çileyi onlar mı çekti? Herkes sefasını sürdü. Gelenler de, gidenler de. Var olanlar da sefasını sürüp maaşını alıyor. Oradan gidenler de maaşını aldı. Biz ne yaptık, işçinin parasını ödeyelim diye iki sene boyunca canımız çıktı bizim yani. Ne söylenecek merak ediyorum. Şuralardan, şöyle de bir Faruk Çelik’in bir menfaati vardır desinler yani... Sn. Bakan, çok teşekkürler zaman ayırdığınız için. Biz teşekkür ederiz. Selamlar , tüm Bursa’ya, arkadaşlara … Röportaj : Pınar YENİYİĞİT Fotoğraf: Fethullah BAĞCI