Okullardaki "zorunlu bağış" iddiaları Bakanlık takibinde

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, velilerden kayıt için ücret istenmesinin söz konusu olmadığını dile getirerek, "Bir veli 'Çocuğumu okula kaydetmek için ücret istiyorlar' diyorsa burada bir yanlış anlaşılma var. Bir eksik bilgilendirme var. Kimseye kayıt için ilave bir inisiyatif tanımıyoruz." ifadelerini kullandı.

Haber Giriş Tarihi: 06.09.2025 04:36
Haber Güncellenme Tarihi: 06.09.2025 04:36

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Adile Sultan Kasrı'nda, AA Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.Tekin, 2025-2026 eğitim öğretim yılının 1 Eylül itibarıyla başladığını kaydederek, "Bu eğitim öğretim yılında yani bu hafta içerisinde, temel eğitim kurumlarına ilk defa başlayacak çocuklarımız, yani okul öncesine ve birinci sınıflara ilk defa başlayacak çocuklarımız ile bütün öğretmen arkadaşlarımız 1 Eylül tarihi itibarıyla okullarında. Çocuklarımız uyum haftası etkinliği yapıyorlar, öğretmen arkadaşlarımız bütün bir dönemin hazırlıklarını yapacakları mesleki gelişim diye tanımladığımız seminer haftasındalar." diye konuştu.

Tekin, öğrencilerin okullara kayıt süreçlerinin tamamen sistem üzerinden otomatik şekilde yürütüldüğünü belirterek, "Biz herhangi bir öğrenci ilkokula başlarken, ortaokula başlarken ya da liseye başlarken, biz bütün çocuklarımızın, bütün gençlerimizin okullara kayıtlarını zaten yapıyoruz. Liseye kayıt yaptıran bir çocuk, bir genç ya adresine dayalı olarak bir ortaöğretim kurumuna bir liseye yerleştiriliyor ya da sınavla yerleştirilmişse sınavla yerleştiği okula gidip kaydını yapıyor." diye konuştu.

İlkokul ve ortaokul kayıtlarının da otomatik olarak gerçekleştiğini vurgulayan Tekin, şunları kaydetti:"Bütün okullarımızı, İçişleri Bakanlığımızla birlikte sokak sokak eşleştiriyoruz. Mesela hangi sokakta kaç çocuk var okula giden, onun bilgisini alıyoruz. Diyoruz ki buradaki okulumuz, şu üç sokaktaki öğrenciyi kayıt yaptıracak. Dolayısıyla biz bütün öğrencilerimizi, yani bütün gençlerimizi ortaöğretim kurumlarımıza, bütün çocuklarımızı temel eğitim kurumlarına otomatik olarak kaydını yapıyoruz."

Tekin, velilerden kayıt için ücret istenmesinin söz konusu olmadığını dile getirerek, "Bir veli 'Çocuğumu okula kaydetmek için ücret istiyorlar' diyorsa burada bir yanlış anlaşılma var. Bir eksik bilgilendirme var. Kimseye kayıt için ilave bir inisiyatif tanımıyoruz. Her çocuk veya her okulumuza kimin kayıt yaptıracağı belli. Tekrar söylüyorum kimse 'Çocuğumu şuraya kaydettirmek istiyorum ama benden kayıt için para istiyorlar' diyemez." ifadelerini kullandı.

İstisnai durumlar olduğunu anlatan Tekin, konuşmasını şöyle sürdürdü:"İki tane istisnası var bunun. Bu da doğru değil, hukuka uygun değil. Bunlardan bir tanesi veliden kaynaklanıyor. Veli, çocuğunu bizim tanımladığımız okula değil, başka bir okula göndermek istiyor, ama hakkınız yok. Hakkı olmadığı halde bir yere kayıt yaptırmak istiyor ve bunu yaptırırken de diyor ki 'Ben oraya kayıt yaptıracaktım, benden para istediler.' Şimdi bu tamamen hukuka aykırı, gayrinizami bir durum. Buna asla müsaade etmiyoruz. Buna okul yönetiminin de yetkisi yok, yapamaz. Ama böyle bir şayia var, bunun altını çizelim. Biz, hiçbir çocuğu herhangi bir okula kayıt olmamış halde bırakmıyoruz. Mutlaka kayıt yaptırıyoruz."

Tekin, ikinci istisnai durumun ise okul aile birlikleri üzerinden alınan bağışlar olduğuna dikkati çekerek, "Bazı okullarımızda çocuklarımıza ekstra imkanlar sunulması isteniyor. Veliler istiyor bunu. İşte 'Çocukları geziye götürün ya da halı saha götürün.' gibi. Bizim yapmadığımız bazı yatırımları talep ediyorlar. Karşılığında da okul aile birliği diyor ki biz şu hizmetleri de sunacağız. Dolayısıyla biz velilerden bağış istiyoruz. Bu okul aile birliğinin aldığı bir karar. Bu bir zorunlu karar değildir." şeklinde konuştu.

Bu tür kararların velilerin kendi inisiyatifiyle alındığının altını çizen Tekin, "Ama bunu zorunlu olarak herkese şamil bir uygulama haline dönüştürmenin doğru olmadığını, bunun yasak olduğunun tekrar altını çizerek söylüyorum. Biz okullarımızın bütün asgari ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Biz okullarımızdan, okul öğrencilerimizden, velilerden herhangi bir zorunlu bağış almalarını istemiyoruz. Böyle uygulamalar varsa bize ulaştırmalarını istiyoruz. Bu uygulama bize ulaştığında ilgili arkadaşlarla gerekli görüşmeleri yapıyoruz, ihtiyaç duyulursa inceleme ve soruşturma süreçlerini yürütüyoruz." sözlerini sarf etti.

"O DÖNEMİN TÜRKİYE'SİNDE ÖĞRETMENLERİMİZİN BİLE KIYAFET SERBESTİSİ YOKTU"

Yusuf Tekin, okullarda serbest kıyafet uygulamasının kaldırılmasına yönelik soruyu, şöyle yanıtladı:"Bu serbest kıyafet uygulamasının başlatıldığı dönemin Türkiye'siyle ilgili bazı şeylerin altını çizmemiz lazım. Çabuk unutuyoruz. Bunu hatırlatmakta fayda var. Bu konunun tartışıldığı ve bu düzenlemelerin yapıldığı dönemin Türkiye'sinde bırakınız öğrencileri, kamu görevlisi öğretmenlerimizin kılık kıyafet serbestisi yoktu. Yani bir öğretmenimiz derse girerken inancının gereği olan başörtüsünü takmak istediğinde devlet memurluğu ilkesiyle, öğretmenlikle bağdaşmadığı için yasaklanmış bir Türkiye'ydi. Aynı şey öğrencilerimizin kılık kıyafetleri için de geçerliydi ve o dönemin koşullarında bu düzenleme yapıldı ve serbest kıyafeti hem öğretmen arkadaşlarımız için hem öğrenci arkadaşlarımız için böyle bir uygulama başlatıldı."

Tekin, serbest kıyafet uygulaması başlatılırken velilerle, okul yönetimiyle birlikte yürütecekleri bir karar mekanizmasıyla, serbest kıyafet ya da okul üniformasını seçme hakkı verildiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:"Büyük oranda çocuklarımızın serbest kıyafetle okula gittikleri bir dönem başladı. Bu, o dönemin koşullarında gerekliydi. O yasakçı zihniyeti ortadan kaldıracak, özgürlükçü bir bakış açısı gerekliydi ve onu hayata geçirdik. Şimdi gelinen noktada serbest kıyafet uygulamasından kaynaklanan sorunlar ortaya çıktı. Bu sorunları 2 kategoriye ayırabiliriz. Bir tanesi pedagojik problemler. Okulda okul kimliğinin oluşmamasından tutun, okuldaki kıyafetlerden kaynaklanan öğrenciler arasındaki ayrımcılık mantığına kadar. İşte 'Sen şu marka giydin, ben bu marka giydim' üzerinden yürüyen ve akademik eğitimi negatif etkileyen, zarar veren bir duruma el vermişti, bu pedagojik boyutu."

"ARTIK 40 BİN, 50 BİNLİ ATAMALAR MÜMKÜN DEĞİL"

Bakan Tekin, meslek hayatını sürdüren öğretmenlerin yaklaşık yüzde 81'inin AK Parti iktidarları döneminde atandığını söyledi.Bu konuda 2002 yılı verilerine ve imkanlarına atıfta bulunan Tekin, şöyle konuştu:"2002 yılında atıyorum 100 öğretmene ihtiyacımız varken belki bu hizmetleri 50 öğretmenle sunuyorduk diyelim. Yıl içerisinde Sayın Cumhurbaşkanı'mızın eğitim öğretim süreçlerini çok aşırı öncelemesinden dolayı biz bugüne kadar her yıl 30 bin, 40 bin, 50 binli rakamlarla öğretmen ataması yaptık ve en nihayetinde 100 öğretmene ihtiyaç duyulduğu ortamda öğretmen ihtiyacını minimize edecek sayıda öğretmen ataması yaptık. Bu sayede öğretmen başına düşen öğrenci sayısı itibarıyla uluslararası göstergelerin örnek gösterdiği ülkelerden bir tanesi haline dönüştük. Şimdi bu güzel bir uygulama mı? Çok güzel, çok başarılı olmuş o zaman. Bu başarının beraberinde getireceği bir şey olması lazım ama ihtiyacımız azaldığına kadar artık 40 bin, 50 binli atamalar mümkün değil."

"HİÇBİR BRANŞ DİĞERİNDEN ÖNEMSİZ DEĞİLDİR"

Öğretmen atamalarının işleyişine değinen Tekin, "Elektronik ortamda bütün okullarımız, bu okullarımızda okutulacak her bir dersin haftalık ders saati ve bu ders saatleri üzerinden ne kadar öğretmene ihtiyacımız olduğu yapay zeka uygulamalarıyla tespit ediliyor. Hiçbir branş diğerinden önemsiz değildir. Bütün öğretmen arkadaşlarımız bu anlamda bizim için değerlidir. Dolayısıyla biz branşı kapatırız ihtiyaç üzerinden, diyelim ki x branşında 10 öğretmene ihtiyacımız var, kaç öğretmen atayacağız 100 tane, yüzde 10'u demek ki oraya. Bu şekilde tanımlarız ve ondan sonra da kamuoyu ile paylaşırız. Şu an en azından ben kendi sistemin içinde olduğum dönem için söylüyorum, hiçbir dönem hiçbir branşa pozitif ya da negatif ayrımcılık yapmadık, altını çizerek söylüyorum. Mesela bu son mülakata aldığımız öğretmen arkadaşlarla ilgili atama sayılarını açıkladığımızda bizi eleştirdiler. 'Şu branşlarda az aldınız, şu branşlardan fazla aldınız.' Ben bakan olarak şu soruyu soruyorum kendime, 'ihtiyacım olmayan bir öğretmeni niye alayım ihtiyacım olan bir branş varken.' Bunun bana ne faydası var. Ben eğitim öğretim ortamlarını iyileştirmeyi kendisine görev edinmiş bir insanım. İhtiyaç duyduğum öğretmeni almak varken ihtiyaç duymadığım bir alana öğretmen alma durumunu neden tercih edeyim? Bu irrasyonel bir davranış, elimde imkan varsa neye ihtiyacım varsa orada kullanırım. Dolayısıyla biz bu branşlarla ilgili tercihlerimizi, rakamlarımızı tamamen bilimsel kriterlere göre tanımlıyoruz. Bunu da sonrasında paylaşıyoruz." dedi.

"DERS KİTAPLARIMIZIN ÖZEL OKULLARDA OKUTULMASINI ISRARLA İSTİYORUZ"

Tekin, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tüm öğrencilere ücretsiz şekilde dağıtılan ders kitaplarının bazı özel okullarda kullanılmaması ya da bazı okulların, ücretsiz ders kitaplarına ek olarak kitap istemesine ilişkin, "Bilhassa FETÖ'nün güçte olduğu dönemlerde liselere giriş ve yükseköğretime giriş noktasında Milli Eğitim Bakanlığının okulları, öğretmenleri, ders kitapları itibarsızlaştırılmıştı. Şöyle bir algı oluşmuştu, liselere ve üniversiteye girişte çıkan sorular Milli Eğitimin kitaplarından çıkmıyor, başka yerlerden çıkıyor. Bir anlamda demokratik siyaset üzerinde bir vesayettir bu." diye konuştu.

Ücretsiz dağıtılan ders kitaplarına ek olarak aldırılan kaynak kitaplar noktasında alınan karara değinen Tekin, şöyle devam etti:"Biz özel okullara da kitaplarımızı ücretsiz olarak gönderirken, neden özel okullar ilave olarak ders kitabı ücreti adıyla velilerden kitap ücreti alıyorlar? Bunu anlamakta zorlanıyoruz. Bu yıl yönetmelikte bunu da hüküm altına aldık ve önümüzdeki ay özel okullarda böyle bir denetim yapılmasını da istedim. Ders kitaplarımızın özel okullarda ders kitabı olarak okutulmasını ısrarla istiyoruz ve bunun denetimini de yapacağız. Bu konuda da özel okullara yaptırım uygulayacağız. Bu da benim açımdan önemli bir yenilik."

"ÖĞRENCİLER BÜTÜN İHTİYAÇLARINI OKULDA ÜCRETSİZ KARŞILAYABİLECEK"

Devlet ve özel okullardaki öğretmen maaşlarının arasındaki farka ilişkin soruya Tekin, konu hakkındaki eleştirilerin kendilerine de ulaştığını, sistem üzerinden öğretmenlere verilen ücretleri gördüklerini ve kamu ile özel okul ücretlerinin arasında çok marjinal bir ücret farkı olmadığını söyledi.Tekin, öğretmenlere seslenerek, şunları söyledi:"Kendilerine hak etmedikleri, düşük ücretler verildiğini düşünen öğretmen arkadaşlarımız varsa genel müdürlüğümüzde gerekli başvuruları yaparlarsa arkadaşlarımız denetimlerini yaparlar. Biz hiçbir öğretmen arkadaşımızın özel okullarda emeğinin sömürülmesine müsaade etmeyiz. Bu şu anlama da gelmez, 'Bütün özel okullar standart bir ücret politikası geliştirecekler ve her öğretmene aynı ücreti verecekler.' Sonuçta hukuk devleti olan bir ülkede yaşıyoruz ve hukuk devleti prensipleriyle de bu çelişir. Biz böyle bir şeyi de talep etmeyiz. Orası kendi içerisinde öğretmen arkadaşlarımızın özel okullarla yaptıkları bir hizmet veya istihdam sözleşmesiyle iş hukukuna göre tanımlanan bir alan."

"DÜNYADA ÖRNEK GÖSTERİLEN TEKNOLOJİK, FİZİKİ ALTYAPIYI ÖĞRENCİLERİMİZE SAĞLADIK"

İstişareye çok açık olduklarını, sahayı dinlediklerini, sahadan gelen geri dönüşleri anında hayata geçirdiklerini aktaran Tekin, "Biz öğretmeniyle, genel müdürüyle, daire başkanıyla, hizmetlisiyle 1 milyon 100 bin kişilik bir orduyuz. Hepimiz aynı şeye hizmet ettiğimiz, aynı bakış açısıyla hareket ettiğimiz sürece altından kalkamayacağımız hiçbir yük yok." dedi.Bakan Tekin, öğrencilere de seslenerek, "Varımızla yoğumuzla onların daha iyi yetişmesi için çalışıyoruz. Dünyada birçok ülke tarafından örnek gösterilen teknolojik altyapıyı, fiziki altyapıyı öğrencilerimize sağladık ve sağlamaya da devam edeceğiz. Hep daha iyisini yapacağız. Durmuyoruz, 'Bir noktaya getirdik, artık yeter' demeden devam edeceğiz. Onlar için en iyisini yapacağız. Sonuçta bütün bu kaynak, 86 milyon, yani annelerinin babalarının kazançlarıyla elde edilen bütçeden harcanan kaynak. Hepsi bu fedakarlığı yapıyor. Onlardan istediğimiz şey de bu fedakarlığın farkında olmaları, ülkesi ve milleti için en faydalı nasıl yetişirim diye düşünüp kendilerini bu anlamda okula, eğitime vermelerini istiyorum. Biz onları düşünüyoruz. Onlar da kendilerini düşünsünler. Hep beraber aynı şeyleri düşündüğümüzde çok daha başarılı olacağız. Eğitim öğretim yılımızın hayırlı olmasını temenni ediyorum." diye konuştu. (AA)