
Uzmanlar, bu büyümenin temel dinamiklerini girişimcilik, istihdam yaratımı ve ekonomik karar mekanizmalarına artan kadın katılımı olarak özetliyor. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi’nin yayımladığı verilere göre kadınların iş gücüne katılım oranında görülen %15’lik artış, özellikle sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda önemli bir kilometre taşı olarak değerlendiriliyor.
Giyim, el sanatları, teknoloji ve hizmet sektörlerinde kadın müteşebbislerin yarattığı marka ve iş modelleri hızla yükseliyor. Bunun bir sonucu olarak, kadın emeğiyle yaratılan ekonomik değerin yalnızca bireysel girişimler üzerinden değil, aynı zamanda toplumun genel refahına katkısıyla da ölçüldüğüne dikkat çekiliyor. Bu durum, hem istihdam olanaklarını artırıyor hem de ekonomik cinsiyet eşitliğine olanak sağlıyor.
Araştırmacılar, yeni dönemde kadın liderlerin öncü olduğu şirketlerdeki başarı oranlarının %30 daha fazla olduğunu vurguluyor. Türkiye özelinde incelendiğinde ise yaratıcı endüstrilerden teknoloji start-up'larına kadar pek çok alanda kadınların etkinliği artan bir ivme ile devam ediyor. Ayrıca, kadınların iş hayatındaki varlığına yönelik oluşturulan teşvik mekanizmalarının etkisinin önümüzdeki yıllarda çok daha fazla hissedileceği tahmin ediliyor.
Kadınların ekonomideki etkisini görünür kılabilmek adına başlatılan farkındalık kampanyalarının ve sosyal sorumluluk projelerinin katkısı da yadsınamaz. Bu tür projelerin yalnızca toplumsal cinsiyet uçurumunu daraltmakla kalmayıp aynı zamanda iş dünyasında inovasyonu ve sürdürülebilirliği destekleyen bir etmen haline geldiği belirtiliyor.
(Özkan Güngörmez)