Çeviri biliminde yapay zeka sonrası düzeltme yeni bir standart haline geliyor

Çeviri bilimi, son yıllarda yapay zekanın büyümesi ve gelişimiyle birlikte önemli bir dönüşüm sürecine girdi. Özellikle yapay zeka temelli makine çeviri (MT) sistemlerinin yaygın olarak benimsenmesi, bu alanda hem yöntemleri hem de standartları yeniden şekillendiriyor.

Haber Giriş Tarihi: 13.12.2025 16:16
Haber Güncellenme Tarihi: 13.12.2025 16:16

Kopenhag Üniversitesi bünyesinde yapılan son bir araştırma, insan çevirmenler tarafından gerçekleştirilen yapay zeka sonrası düzeltmenin, makine çeviri çıktılarının hem dilbilgisel doğruluğunu hem de anlam bütünlüğünü önemli ölçüde geliştirdiğini gösterdi. Çalışmada, farklı çeviri türlerinde uzmanlaşmış 50'den fazla profesyonel çevirmenden alınan veriler incelendi. Araştırmaya katılan çevirmenlerin yüzde 85'i, post-editing uygulamasını geleneksel yöntemlere kıyasla daha hızlı ve araçsal bir süreç olarak tanımladı. Ayrıca, bu yöntem sayesinde çeviri süresinin yaklaşık yüzde 30 oranında kısaldığı gözlemlendi.

Diğer bir yandan, PEMT'nin taşıdığı bazı zorluklar da dikkat çekti. Profesyonel çevirmenlerin bir bölümü, yapay zeka tabanlı çeviri metinlerinde sıkça karşılaşılan kültürel ve bağlamsal yanlışların düzeltilmesinin, sade bir düzeltme işleminden çok daha karmaşık hale gelebildiğini belirtti. Örneğin, özellikle metafor ya da deyim gibi kültürel kullanımlar içeren metinlerde, orijinal anlamın kaybolma riskinin daha yüksek olduğu ifade ediliyor.

Avrupa Komisyonu'na bağlı Çeviri ve Dil Teknolojileri Merkezi tarafından yayımlanan bir başka raporda ise PEMT'nin özellikle kurumsal düzeydeki çeviri süreçlerinde standartlaşmakta olduğu vurgulanıyor. Rapor, kamu sektörü ve çok uluslu şirketlerin büyük kısmının yapay zekanın ürettiği çevirileri doğrudan kabul etmek yerine, onları insan çevirmenlerin kontrolünden geçirme yöntemini tercih ettiğini ortaya koyuyor. Bunun bir nedeni, teknolojinin henüz bağlamsal nüanslara ilişkin derinlemesine bir anlayış geliştirememiş olması.

Yapay zeka sonrası düzeltmenin önemi yalnızca kurumsal veya ticari dünyayla sınırlı değil. Eğitim materyalleri, bilimsel yayınlar, edebi eserler gibi hata toleransının minimum olduğu alanlarda da bu yöntemin önemi giderek artıyor. Uzmanlar, yapay zekanın sunduğu çeviri olanaklarının hız ve erişim avantajlarına karşın, nihai kaliteyi garanti altına almak için insan dokunuşunun asla vazgeçilmez olmayacağını savunuyor.

Gelecekte, çeviri biliminde yapay zeka sonrası düzeltmenin giderek daha standart hale gelmesi bekleniyor. Üniversitelerdeki çeviribilim programlarında bu pratiğe dair daha fazla eğitimin verilmesi ve yeni nesil çeviri teknolojilerinin meslektaşlarla iş birliği içinde geliştirilmesinin teşvik edilmesi öneriliyor. Her ne kadar tam otonom çeviri sistemleri konusunda umutlar sürse de, bu yeni hibrit yöntemin uzun vadede çeviri sektörünü demokratikleştireceği ve sektör genelindeki kalite oranlarını artıracağı düşünülüyor.

Özetle, yapay zeka sonrası düzeltme, çeviri biliminin geleceğinde temel bir yer edinerek hem insan hem teknoloji odaklı yeni standartlar oluşturmaya devam ediyor. Bu evrimsel süreç, dilsel inovasyonun kapılarını sonuna kadar açarken aynı zamanda insani sezgilerin ve uzmanlığın değerini yeniden hatırlatıyor.

(Ramazan Gültaş)