CHP’li meclis üyesi Ercan Korkmaz’dan cesur çıkış! Kum saati kırıldı, akrepler yayıldı...

CHP Osmangazi ve Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Ercan Korkmaz yine kitabın ortasından konuşarak partisinin yanlışlarını ortaya koydu. CHP’de adeta sağduyunun sesi olan Korkmaz, “CHP başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun laiklik, türban, sağa açılım, helalleşelim çıkışlarına ses çıkarmayarak, bu kötü politikalara onay veren tüm CHP'liler, milletvekilleri, parti meclisi bu yenilginin ve çöküşün asıl sorumlusudur” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 16.11.2023 18:34
Haber Güncellenme Tarihi: 16.11.2023 18:34

Bir süredir kapalı tutulduğu sosyal medya hesabının yeniden açarak görüşlerini açıklayan CHP Osmangazi ve Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Ercan Korkmaz, hem iktidarı hem muhalefeti hemde kendi partisini eleştiren çıkışlarıyla biliniyor. Bu kez Kemal Kılıçdaroğlu ve parti'nin değişmeyen ve aksaklıklarını gideremeyen yapısını ele alan Korkmaz, “Birinci yüzyılı Atatürk dışında ıskalamış bir partinin ikinci yüzyıla çağrı beyannamesi hazırlaması lafı güzaftır.  Siyasette şunu gördüm, üç maymunu oynarsan ve rüzgara göre siyaset yaparsan bu ülkede siyaseten her şey olabilirsin.  Tüzük ve yönetmeliklerin uygulanmadığı bir parti değişimi sağlayabilir mi? dedi.

İşte Korkmaz’ın önemli tespit ve değerlendirmelerde bulunduğu yazısında dikkati çeken bölümler:

''“Ak Parti, daha doğrusu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açısından yazacak çok şey yok! Muhtar bile olamaz dedikleri adam tarihin en zor döneminde bile seçimleri muhalefet eliyle kazandı.  Ekonomik kriz, deprem, mülteci sorunu ile boğuşan Türk halkının ümitlerini yıkan ayakları kırılsın dediğimiz altılı masanın liderleri, kendilerine verilen oyunu çok güzel oynadılar.”

“CHP başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun laiklik, türban, sağa açılım, helalleşelim çıkışlarına ses çıkarmayarak, bu kötü politikalara onay veren tüm CHP'liler, milletvekilleri, parti meclisi bu yenilginin ve çöküşün asıl sorumlusudur.”

“En önemlisi referandum ve son seçim olmak üzere bitmek bilmeyen seçim yenilgileri sonrası Kemal Kılıçdaroğlu bir kez daha istifa etmek yerine yeniden aday gösterildi.

Türkiye'de başarısızlığa rağmen koltuğu en sağlam kurum hangisidir diye sorsanız , defalarca genel başkanlık, milletvekilliği, belediye başkanlığına açık CHP'dir derim.

Deniz Baykal'ın kaset skandalı sonrası CHP genel başkanlığa seçilen Kemal Kılıçdaroğlu seçim mağlubiyetleri ve uygulamaları ile herkeste hayal kırıklığı yaratsa da bende yaratmadı. Zira onun da yol haritası, misyonu Erdoğan'dan farklı değildi. Birine iktidar diğerine muhalefet rolü verildi ve bu kurgu hala devam ediyor.

Sıkışan Kemal Kılıçdaroğlu'nun adalet yürüyüşü, son yerel seçimlerde İstanbul, Ankara seçimlerinin kazandırılması, mutfaktan görüntüler de hep onu o koltukta tutabilmek adınaydı. Ne zaman sıkışsa bir el ona yardım ediyordu.”

“Kemal Kılıçdaroğlu, sağa açılım, helalleşme, laiklik, anayasa değişikliği vs uygulamalarıyla %20'lere mahkum kurumsal CHP tabanının büyümesine olanak vermediği gibi, seçim hileleri, mühürsüz oyların geçerli sayılması , Anayasanın çiğnenmesi karşısında toplumsal karşı koyuşu da pasifize etmiş bir başkandır.  Kemal Kılıçdaroğlu'nun zaman zaman öne çıkarılan alevi kimliği de asla ve asla alevi töresini, yaşam felsefesini , sosyolojik boyutunu temsil etmemektedir.  Bu felsefeye sahip olsaydı o çıkışları yapmayacağı gibi o söylemlerde bulunmaz ve şimdiye kadar çoktan istifa ederdi. Bu bağlamda bakmayın siz partiyi alevi partisi yaptı söylemlerine. Cumhuriyet ve kazanımlarının yılmaz koruyucusu olan alevi yurttaşlarımızı alevi bir başkan eliyle bastıran, pasifize eden, siyasetten ve direnişten uzaklaştıran bir algoritmadır bu tercih. Bu durum TSK'nın içten vurulması gibi asla ve asla tesadüf değildir.  Şimdilerde o Kemal Kılıçdaroğlu, 4-5 Kasım'da düzenlenecek CHP 38. Olağan Kurultayı'nın ardından tüzük kurultayı yapacaklarını ve bu kurultayda CHP'nin aksayan bütün yönlerini mümkün olduğu kadar çözeceklerine değindi. Bu bağlamda 3 dönem kuralı, delegelik, üyelik, belediye meclislerinde hep söylediğim meslek kotası ve 3 defa başarısız olan il yönetimlerinin kendiliğinden düşmesi gibi konular el alınacakmış.

O zaman soralım, 3 defa başarısız olan genel başkanın başkanlığı da kendiliğinden düşecek mi?  38 tane olağan kurultay yapmış cumhuriyeti kuran partinin yüzüncü yılında aksayan yönleri olması gerçekten çok acı değil mi?”

“Yıllarca delege ağalığına mahkum edilmiş ve bu sayede en küçük makamından en önemli makamına kadar kast sistemi oluşturulmuş bir partinin bu mağlup ve ileriyi göremeyen kadrolarıyla değişim ve yenilenmeyi beklemek hayalciliktir. Bunu nereden anlıyoruz, değişimi savunan en güçlü adayın Özgür Özel olmasından anlıyoruz. Bugüne kadar ki tüm politikalara onay vermiş, ihtirazi kayıt koymamış biri çıkıp aday oluyor ve şunu söylüyor kargodan, meteordan aday gelecek değil ya. Koş tavşanım koş değişim tiyatrosu bu sinemalarda...”

“Kaybedilen onca seçimin hesabını vermeyenlerin değişim ve yenilenme adına verebilecekleri hiçbir şey yoktur. Yeniden tertemiz yeni yüzlerle kuruluş ayarlarına dönmek lazımdır. Bu manadaki değişim ve yenilenme de ancak Fransız ihtilali gibi, saltanatın kaldırılıp cumhuriyetin ilanı gibi yıkıcı olur. Yoksa grup sözcüsü başkan adayı olmuş, türküler yakan , kukla oynatan vekil ya da yeniden aday gösterilmeyen vekiller onu desteklemiş sonuç değişmez.  Siyaseti iş edinmiş bir avuç gediklinin her seçime müdahil olmak , delegeleri dizayn etmek suretiyle yönetimleri belirlemesi, koltuk ayırtması, değişimin önüne geçmesi günümüz Türkiye'sinin en tehlikeli hastalığıdır.

Birinci yüzyılı Atatürk dışında ıskalamış bir partinin ikinci yüzyıla çağrı beyannamesi hazırlaması lafı güzaftır.  Siyasette şunu gördüm, üç maymunu oynarsan ve rüzgara göre siyaset yaparsan bu ülkede siyaseten her şey olabilirsin.  Tüzük ve yönetmeliklerin uygulanmadığı bir parti değişimi sağlayabilir mi?”

“En basitinden il ve ilçe danışma kurullarını yönetmeliğe rağmen keyfilikten toplamadığın bir partide, arada sırada yapılan bu toplantılarda vekiller dakikalarca konuşur, belediye başkanları dakikalarca konuşur ama üyeler 5 dakika ile sınırlanır. profesyonel hatip olmayan bir 5 dakikaya neyi sığdırabilir ki?  Tüzüğü, yönetmeliği, disiplin yönetmeliğini uygulamayı bilmeyen il başkanları, onun askeri yöneticiler ve il disiplin kurulu olduğu sürece bir arpa boyu yol alamayız.  Şimdilerde beş benzemez siyasi figürlerin çıkarları uğruna birleşmeleri de siyasi etik ve sosyal çürümenin ne boyutta olduğunu göstermektedir. Asırlık CHP kirlenmiş, yıpranmış, yorulmuş aynı isimlere mahkum değildir.  Nasıl bu kadar rahat yazıyorsun diyenler olacaktır.  "Partide bir yanlışı, bir eksikliği gördüğünüz zaman kayıtsız, şartsız eleştireceksiniz. Yapılan herhangi bir yanlışa müsamaha göstermek, son derece yanlıştır; mahsuru faydasından büyük olur."

Mustafa Kemal ATATÜRK (CHP 3.Olağan Kurultayı-1931)”

“Aynı şekilde genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu kim, kongrelerden sonra parti aleyhine konuşursa, partiyi televizyonlarda tartışır hale getirirse, kimse kusura bakmasın onu partiden ayıracağım demiş. Yani süremiz var daha ve yazılarımızın Ankara'ya iletilmesine alışkın olduğumuz gibi ben ne olacağım kaygım yok.

Burada genel başkanımıza bir hatırlatma daha yapalım, CHP'den kimseyi ayırmak sizin dilinizin ucunda değil, bu partinin yetkili disiplin kurulları var.

Aynı şekilde il , ilçe belediye başkanlıklarını meydanlarda, toplantılarda dağıtmak da parti tüzüğü ve demokrasi ile bağdaşmaz. Giderayak her fırsatta kızdığınız liderleri aratmıyorsunuz sayın genel başkan. Kısaca ekonomiye gelince bölgede devam eden Ukrayna/ Rusya savaşı sonrası bu kez de Filistin/İsrail gerginliğiyle ateş topuna dönmüş durumda. Mülkiyetsizlik kavramının egemen olduğu yeni dünya düzeninde ekonomik olarak işçi çıkarmaların ve toplumsal çöküş ve hareketlerin arifesindeyiz. Herkes ayağını yorganına göre değil yarı bele kadar uzatıyorsa ne ala...

Kum saati kırıldı, akrepler yayıldı...”

(Alpaslan YILDIZ)