Teknolojinin hızla gelişmesi ve dijital dünyanın hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmesi, birçok avantajıyla birlikte yeni sorunları da beraberinde getiriyor. Ancak, özellikle kadınları hedef alan siber şiddet, bu karanlık tablonun ön saflarında yer alıyor. Kişisel hakların ihlalinden psikolojik baskıya kadar uzanan bu tehlikeli trend, yalnızca bireysel değil, toplumsal düzeyde de çözüm bekleyen devasa bir problem halini aldı.
Araştırmalar, dijital platformlarda kadınların erkeklere kıyasla daha fazla şiddet, taciz ve mobbinge maruz kaldığını ortaya koyuyor. Sosyal medya araçlarının yaygınlaşması, anonim hesapların artışı ve hukuki yaptırım eksikliği, bu tür davranışların cezasız kalmasını daha da körüklüyor. Dünya Ekonomik Forumu'nun yayımladığı bir rapora göre, kadınların yüzde 38’i internet üzerinde en az bir kez cinsiyetçi bir saldırıya maruz kaldığını belirtiyor. Türkiye özelinde yapılan araştırmalarda ise bu oranlar daha çarpıcı bir şekilde kendini gösteriyor.
Siber şiddetin en yaygın türlerinden biri olarak kabul edilen dijital taciz; tehdit mesajları, sürekli takip etme (stalking) ve izinsiz özel görüntülerin paylaşılması gibi farklı yöntemlerle kendini gösteriyor. Kadınların kamusal alanlarda maruz kaldıkları fiziksel taciz, giderek dijital ortama da taşınıyor ve bu durum ruhsal sağlık üzerinde derin yaralar bırakabiliyor.
Siber şiddet konusunda yapılan röportajlar, olayın ne denli yaygın ve yıkıcı olduğunu gözler önüne seriyor. Özellikle kariyerlerinde dijitali aktif kullanan kadınlar, bu şiddetin başlıca hedefleri arasında yer alıyor.
(Ramazan Gültaş)