
Uzmanların yaptığı son araştırmalar, güçlü diplomatik bağları olan ülkelerin ticaret hacimlerini önemli ölçüde artırdığını ortaya koyuyor. Örneğin, geçen yıl imzalanan serbest ticaret anlaşmaları sonucunda bazı ülkelerin ihracat oranlarında yüzde 15’e varan artışlar kaydedildi. Bununla birlikte, siyasi gerilimlerin yaşandığı ülkeler arasındaki ekonomik bağların zayıfladığı ve sancılı bir süreçten geçtiği gözlemlendi.
Bu durumun en somut örneklerinden biri, geçtiğimiz aylarda gerçekleşen bir uluslararası zirveyle ortaya çıktı. İki büyük ekonomiye sahip ülke arasında imzalanan enerji iş birliği protokolü, her iki taraf için de enerji maliyetlerini düşürerek piyasa istikrarını artırdı. Öte yandan, aynı dönemde başka iki ülke arasındaki siyasi anlaşmazlıkların etkisiyle gıda ithalatında ciddi aksamalara yol açtığı bildirildi.
Ekonomistler, bu tür dinamiklerin özellikle küreselleşmenin yoğun şekilde yaşandığı günümüzde daha belirgin hale geldiğini ifade ediyor. Diplomatik temasların sadece ilişkileri normalleştirmekle kalmayıp doğrudan ekonomik faydalar sağladığını vurgulayan uzmanlar, Türkiye gibi stratejik konuma sahip ülkelerin bu süreçlerden ciddi kazanımlar elde edebileceğini belirtiyor.
Dönemsel olarak değişen uluslararası gündem ve politikalar, ekonominin nabzını da tutuyor. Küresel ticaret ağlarının ve yatırım kaynaklarının sürdürülebilirliğinde diplomatik ilişkilerin ne denli önemli olduğu açıkça görülüyor. Gelecekte bu ilişkinin daha da derinleşmesi beklenirken, ülkelerin ekonomik ve diplomatik planlamalarını paralel yürütmesi kritik bir önem taşıyor.
(Dilvin Altıkardeş)