
Ekonomistler, bu durumun hem işletmeler hem de tüketiciler üzerinde uzun vadeli etkileri olacağını belirtiyor. İthal malların maliyetindeki artış, yerel pazara yüksek fiyatlarla yansıyor ve bu da enflasyon üzerinde baskı oluşturuyor. Özellikle enerji, gıda ve teknoloji kategorilerindeki ürünler üzerindeki maliyet artışları dikkat çekiyor. Gıda ürünlerinde artan ithalat maliyeti, temel ihtiyaç maddelerinde fiyat yükselişine sebep olurken, teknoloji tarafında ise akıllı telefon ve bilgisayar gibi ürünlerin fiyatları katlanıyor.
Yapılan analizlere göre, birçok küçük ve orta ölçekli işletme (KOBİ), doların yüksek seyri nedeniyle ithalat süreçlerini askıya almak ya da iş modellerini yeniden yapılandırmak zorunda kalıyor. Şirketler artan maliyetleri tüketicilere yansıtmak yerine daha az kâr elde etmeyi tercih ederken, bazı firmalar ise yerel tedarikçilere yönelmek için yeni stratejiler geliştirmeye başladı.
Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) paylaştığı verilere göre, son aylarda döviz bazlı malları ithal etmekte zorlanan şirketlerin oranında belirgin bir artış gözlemleniyor. Öte yandan, analistler küresel piyasalardaki belirsizliklerin ve Amerika Merkez Bankası'nın (FED) faiz politikalarının dolardaki hareketliliği artıracağına dikkat çekiyor. Dolar kurundaki bu yükselişin, Türkiye ekonomisinde uzun vadede büyüme oranlarını yavaşlatabileceği öngörülüyor.
Uzmanlar, ithalatçı şirketlerin bu ekonomik süreçte kur risklerini minimize edebilmek adına finansal planlamalarını yeniden gözden geçirmeleri gerektiğini ifade ederken; devletin de döviz kurları karşısında istikrar sağlamak için gerekli makroekonomik adımları atmasının büyük önem taşıdığını vurguluyor. Döviz piyasalarındaki bu belirsizliğin kısa vadede sona ermesi beklenmese de alınacak önlemlerle etkilerinin hafifletilebileceği tahmin ediliyor.
(Fatma Hatun Altıkardeş)