Düşük riskli araçlara ilgi artıyor

Düşük riskli yatırım araçlarına olan ilgi, son yıllarda ekonomik dalgalanmalar ve belirsizlikler nedeniyle ciddi bir şekilde artış gösteriyor. Finansal istikrarını korumak isteyen bireyler, büyük kazanç vaadinde bulunan ancak yüksek risk taşıyan yatırım yöntemlerinden uzaklaşarak, daha güvenli limanlara yönelme eğiliminde.

Haber Giriş Tarihi: 01.11.2025 17:21
Haber Güncellenme Tarihi: 01.11.2025 17:21

Yapılan bir araştırmaya göre, bireylerin yaklaşık yüzde 65'i tasarruflarını düşük riskli yatırım araçlarında değerlendirmeye başladı. Özellikle devlet tahvilleri, mevduat hesapları ve altın gibi yatırım araçları son dönemlerde en çok tercih edilen seçenekler arasında öne çıkıyor. Araştırma sonuçlarına göre, tasarruf sahiplerinin birçoğu yatırımlarında uzun vadede gelir elde etmeyi hedeflerken, piyasadaki ani değişimlerden en az şekilde etkilenmek istiyor.

Enflasyon ve döviz dalgalanmaları gibi makroekonomik unsurlar, insanların riskten kaçış davranışlarını pekiştirirken, düşük riskli araçların getirilerinin uzun vadede daha istikrarlı olduğu belirtiliyor. Finans uzmanları, bu trendin özellikle genç yatırımcılar arasında yaygınlaşmaya başladığını vurguluyor. Teknolojinin yatırım alanındaki gelişimi sayesinde bireyler artık finansal ürünleri daha kolay inceleyebilir ve karşılaştırmalı değerlendirmeler yapabilir hale geldi.

Kamu bankalarının sunduğu düşük risk içeren ürünlerdeki taleplerin artması da sektörün bu alandaki büyümesini hızlandıran bir faktör olarak göze çarpıyor. Diğer yandan, bireysel emeklilik sistemi (BES) gibi uzun vadeli tasarruf araçlarının da düşük risk grubunda yer alması nedeniyle popülerliğini koruduğu ve yatırımcılar için güvenli bir seçenek oluşturduğu ifade ediliyor.

Uzmanlar, düşük riskli yatırım araçlarının popülerleşmesinde bireylerin ekonomik dalgalanmalara karşı duyarlılığının etkili olduğunu belirtmekte. Ancak sadece güncel eğilimlere dayanarak yapılan yatırımlar yerine bilgiye dayalı ve bilinçli adımlar atılmasının önemine dikkat çekiyorlar. Bireylerin finansal okuryazarlıklarını artırarak hem kendi bütçelerini daha iyi yönetebilmeleri hem de ekonomiye katkı sağlamaları mümkün hale geliyor.

(Ramazan Gültaş)