
Türkiye genelinde yapılan bir uyku alışkanlıkları anketine göre gençlerin yüzde 65’i sabahları uyanırken kendini yeterince dinlenmiş hissetmiyor. Özellikle lise çağındaki gençlerde bu oran yüzde 75’lere kadar çıkabiliyor. Araştırma, uyku kalitesini bozan etkenleri de ortaya koyuyor. Elde edilen verilere göre gençlerde ekran başında geçirilen süreler, düzensiz uyku saatleri ve yoğun stres, sabah yorgunluğunu artıran başlıca nedenler arasında yer alıyor.
Uzmanlar, teknolojinin yaygınlaşmasıyla birlikte gençlerin uyku düzenlerinin bozulduğuna dikkat çekiyor. Mavi ışık yayan cihazlar, melatonin hormonunun salgılanmasını baskılıyor ve uykuya dalmayı zorlaştırıyor. Gece geç saatlere kadar sosyal medyada zaman geçiren ya da oyun oynayan gençler, hem uyku sürelerini kısaltıyor hem de kaliteli bir uyku düzeninden uzaklaşıyorlar. Bunun dışında, sınav baskısı, akademik başarı kaygısı ve sosyal çevreyle ilgili endişeler de gençlerin zihinlerinde sürekli bir meşguliyete yol açıyor, bu da uyku bölünmelerine neden oluyor.
Peki bu durumun önüne nasıl geçilebilir? Uzmanlara göre öncelikle ailelerin rehberliği büyük önem taşıyor. Anne ve babaların, çocuklarının günlük rutinlerini gözlemlemeleri ve gerekiyorsa ekran sürelerini sınırlamaları öneriliyor. Ayrıca yatma ve kalkma saatleri konusunda düzenli bir alışkanlık oluşturmak oldukça önemli. Hafta sonları dahi bu düzenin korunması, vücudun biyolojik saatini dengelemeye yardımcı oluyor.
Okul yönetimlerine de burada büyük sorumluluk düşüyor. Daha geç başlayan ders programları ve öğrencilerin aktif dinlenme fırsatları bulabileceği etkinliklerin artırılması, uyku düzenini destekleyebilir. Ayrıca, çocukların ve gençlerin spor yapmaları teşvik edilmeli. Fiziksel aktivite, hem enerji seviyelerini dengeliyor hem de daha kaliteli bir uykuya katkı sağlıyor.
Gençlerde sabah yorgunluğunun önlenebilmesi için bireysel farkındalığın artırılması şart. Bu konuda okullarda verilecek bilgilendirici seminerler, gençlere doğru uyku alışkanlıklarının kazandırılması açısından büyük önem taşıyor. Daha bilinçli bir nesil, daha dinç bir başlangıcın da anahtarı olabilir.
(Ayşe Candan)