
Türkiye’de son dönemde, sokak hayvanlarına yönelik daha ciddi adımlar atılmakta. Yeni yasalar kapsamında hayvanlar bir "mal" olarak değil, "canlı bir varlık" olarak kabul edilmiş durumda. Bu değişim, hayvanlara karşı işlenen suçların cezai statüsünün ağırlaştırılmasına zemin hazırlıyor. Örneğin, yapılan bir araştırma sonucuna göre, insanların hayvan istismarı haberlerine duyarlılığı son 10 yılda yüzde 65 oranında artmış durumda. Bu veriler toplumsal bilincin daha da güçlendiğini gösteriyor.
Dünya genelinde de benzer girişimler dikkat çekiyor. Avrupa’daki birçok ülkede çiftlik hayvanlarının yaşam koşulları üzerine yapılan araştırmalar, endüstriyel tarımın hayvan refahına zararlarını ortaya koymakta. Bu durum, bazı ülkelerde daha insancıl tarım politikalarının uygulanmasına yol açtı. Özellikle organik ve sürdürülebilir çiftçilik modelleri, artık geleneksel yöntemlerin yerini almaya başlıyor. Örneğin, Hollanda’da yapılan bir çalışma, serbest dolaşan tavukların yumurta üretiminde stres belirtilerinin yüzde 30 oranında azaldığını ortaya koydu.
Ayrıca, teknolojik gelişmeler de hayvan hakları konusundaki çalışmalara yön veriyor. Yapay zeka ve görüntüleme sistemleri kullanılarak birçok hayvan türünün yaşam alanları takip edilebilmekte ve bu türlerin korunmaları için stratejiler geliştirilebilmekte. Ek olarak vegan beslenme ve bitkisel et alternatifleri gibi seçenekler oldukça yaygın hale geldi. Yapılan bir ankete göre, genç nesillerin yüzde 40’ının daha etik tüketim alışkanlıklarına yöneldiği tespit edildi. Bu da büyük gıda şirketlerini üretim süreçlerini gözden geçirmeye teşvik ediyor.
(Ramazan Gültaş)