
Ekosistemlerde ciddi bir çöküş yaşanıyor. Özellikle böcek türlerinde dramatik bir azalma gözlemleniyor. Almanya, ABD ve Porto Riko gibi farklı bölgelerde böcek popülasyonları on yıllar içinde yüzde 75’e varan oranlarda düşmüş durumda. Böceklerin azalması ise ekolojik zincirin diğer halkalarını, örneğin kuşları ve sürüngenleri de olumsuz etkiliyor. Bilim insanları, bu azalmanın iklim değişikliği nedeniyle yaşanan sıcaklık dalgalanmaları ve yağış düzenindeki bozulmalarla doğrudan bağlantılı olduğunu belirtiyor.
Okyanuslar da krizden nasibini alıyor. Özellikle Güneydoğu Asya ve Pasifik bölgesinde deniz yüzeyinde olağanüstü sıcaklık artışları yaşandı. Bu durum, mercan resiflerinin beyazlamasına ve deniz ekosistemlerinin zarar görmesine yol açıyor. Okyanuslardaki bu ısınma, deniz seviyelerinin yükselmesine ve kıyı bölgelerinde yaşayan milyonlarca insanın hayatını riske atıyor.
İklim değişikliği aynı zamanda insan sağlığını da tehdit ediyor. Sıcak hava dalgaları, hava kirliliği ve bulaşıcı hastalıkların artışı nedeniyle özellikle kırılgan topluluklar daha fazla risk altında. Sağlık alanındaki etkiler artarken, sağlık sistemleri bu yeni yükle başa çıkmakta zorlanıyor.
Türkiye’de de durum farklı değil. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, 2024 Ağustos ayı son yarım asrın en sıcak Ağustos’larından biri oldu. Bu sıcaklık artışları tarımda verim kayıplarına yol açarken, halk arasında iklim değişikliği konusunda endişeler giderek artıyor. Son araştırmalar, Türkiye’de iklim değişikliği konusunda endişe duyanların oranının yüzde 80’in üzerine çıktığını gösteriyor.
Uzmanlar, iklim krizinin etkilerini azaltmak için acilen sera gazı emisyonlarının düşürülmesi, yenilenebilir enerji yatırımlarının hızlandırılması ve sürdürülebilir tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması gerektiğini vurguluyor. Ancak bunun için küresel çapta güçlü iş birliği ve kararlı politikalar gerekiyor. Aksi takdirde, iklim krizinin doğa ve insan üzerindeki yıkıcı etkileri daha da büyüyecek.
(Ayşe Candan)