
Son yapılan araştırmalardan elde edilen veriler, durumun vahametini bir kez daha ortaya koyuyor. Örneğin, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) yayımladığı rapora göre, dünya yüzeyindeki ortalama sıcaklık sanayi devriminden bu yana yaklaşık 1,1°C artış gösterdi. Bu değişim, doğal ekosistemlerin dengesini bozarken, su ve gıda kaynaklarına erişim konusunda ciddi tehditler yaratıyor. Raporda ayrıca, mevcut politikalarla devam edilmesi halinde 21. yüzyılın sonuna kadar 2°C’nin üzerinde bir artışın yaşanabileceği belirtiliyor; bu da büyük doğal felaketlerin kapıda olduğu anlamına geliyor.
Bunun yanı sıra araştırmalar, Grönland ve Antarktika’daki buz kayıplarının son yıllarda hızlandığını ortaya koyuyor. NASA'nın yaptığı bir çalışmada, Grönland'daki buz tabakasının her yıl ortalama 200 milyar ton buzu kaybettiği ifade ediliyor. Benzer şekilde, Antarktika'nın da büyük miktarda buz kaybettiği ve bu durumun deniz seviyelerinin yükselmesine neden olduğu vurgulanıyor. Deniz seviyesindeki yükseliş ise kıyı bölgelerindeki milyonlarca insanın yerlerinden olma riskini artırıyor.
Bilim insanları, herkesin bu krizle mücadelede sorumluluk alması gerektiğini söylüyor. Daha fazla yenilenebilir enerji kullanımı, bireysel karbon ayak izimizi azaltacak davranışların teşvik edilmesi ve hükümetlerin daha sıkı çevre politikaları geliştirmesi öncelikli adımlar arasında yer alıyor. Uzmanlar, bu önlemlerin hızla uygulanmaması halinde geri dönüşü olmayan bir sürecin başlayabileceği konusunda ise uyarıda bulunuyor.
(Sema Yüksel Güngörmez)