
Adalet Bakanlığı'nın verilerine göre, Türkiye'deki toplam hakim ve savcı sayısının yaklaşık %37,8'ini kadınlar oluşturuyor. 2020'lerde başlayan bu artış, özellikle genç nesil hukukçular arasında kadınların daha fazla yer almaya başlamasıyla hız kazandı. 2000’li yılların başında bu oran %25 civarındayken, bugün %37,8’e yükselmiş durumda. Bu değişim, adalet sisteminde kadınların daha fazla yer aldığı ve hukuk mesleğinin kadınlar için giderek daha erişilebilir hale geldiği anlamına geliyor.
Kadın hakim ve savcı oranındaki artış, sadece sayısal bir değişim değil, aynı zamanda yargı sisteminin daha adil, daha eşitlikçi ve daha duyarlı hale gelmesine de katkıda bulunuyor. Kadınların hukuk alanında daha fazla yer alması, toplumda karşılaşılan cinsiyet temelli ayrımcılığa karşı mücadele etmek için daha etkili bir araç haline geliyor. Ayrıca, kadın hakim ve savcıların, toplumsal cinsiyet eşitliği, aile içi şiddet ve çocuk hakları gibi konularda daha duyarlı ve kapsamlı kararlar alması bekleniyor.
Kadınların hukuk alanındaki artan temsili, aynı zamanda eğitim düzeyindeki iyileşmelerle de paralel bir şekilde ilerliyor. Yapılan bir araştırmaya göre, son yıllarda hukuk fakültelerine kayıt yaptıran kadın öğrencilerin oranı %45’i geçiyor. Bu, kadınların hukuk alanında daha fazla eğitim aldığı ve bu eğitimle kariyerlerinde ilerlediği anlamına geliyor.
Kadınların hakimlik ve savcılık sınavlarına başvurularındaki artış da dikkat çekici. 2024 yılında yapılan yargı sınavlarına başvuran kadın adayların oranı %40’ın üzerinde. Bu durum, hukuk alanında kadınların daha fazla yer almayı hedeflediklerini ve bu hedef için eğitimlerini tamamladıktan sonra yargı sistemine katıldıklarını gösteriyor.
Kadınların hakim ve savcı olarak daha fazla yer aldığı bir yargı sistemi, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda da önemli adımların atılmasına olanak sağlıyor. Kadınların hakim ve savcı olarak görev alması, yargı sisteminde daha fazla cinsiyet perspektifinin yer almasını ve toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili daha duyarlı kararlar verilmesini sağlıyor.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF), kadınların yargıdaki temsilinin artmasının, özellikle kadınların maruz kaldığı şiddet, cinsel taciz ve cinsiyet temelli ayrımcılık davalarında daha adil kararların alınmasına olanak sağladığını belirtiyor. Dernek, kadınların hakimlik ve savcılık görevini yerine getirmelerinin, toplumsal cinsiyet eşitliğinin hukuk alanında daha somut bir şekilde sağlanmasına yardımcı olduğunu vurguluyor.
Kadın hakim ve savcı oranındaki artışa rağmen, hala bazı engeller ve zorluklar devam ediyor. Türkiye’de kadın hukukçular, kariyerlerinde bazı cinsiyet temelli ayrımcılıkla karşılaşabiliyorlar. Özellikle yüksek mahkemelerde ve üst düzey yargı görevlerinde kadınların temsili sınırlı kalabiliyor. Kadınların, kariyerlerinde ilerlemek için daha fazla desteğe ihtiyaç duyduğu bir başka alan ise ailevi sorumluluklar. Çalışan kadınların, iş ve aile hayatını dengeleme konusunda daha fazla zorluk yaşadıkları biliniyor.
(Sema Yüksel Güngörmez)