
Türkiye'de yüksek enflasyon oranları, vatandaşların alım gücünü olumsuz etkiliyor. Özellikle otomobil gibi büyük yatırımlar, birçok hanehalkı için ulaşılması zor hale geliyor. Yükselen araç fiyatları ve kredi faiz oranlarının artması, yeni taşıt alımını zorlaştıran başlıca etkenler arasında.
Döviz kurlarındaki dalgalanmalar, ithal araç fiyatlarının artmasına neden oluyor. Döviz kurunun yüksek olması, ithal araçların maliyetini artırarak vatandaşların yeni araç alımını zorlaştırıyor.
Büyük şehirlerde yaşanan trafik sıkışıklığı ve park yeri bulma zorlukları, vatandaşları toplu taşıma kullanmaya yönlendiriyor. Özellikle metropollerde, toplu taşıma sistemlerinin gelişmesi ve ulaşım kolaylığı, bireysel araç kullanımını azaltan bir diğer faktör.
Çevre bilinci artan bir toplumda, fosil yakıtlı araçlardan elektrikli araçlara yönelim de kayda değer bir etken. Elektrikli araçların yüksek maliyeti başlangıçta caydırıcı olsa da, uzun vadeli kullanımda sağladıkları ekonomik ve çevresel avantajlar, bazı tüketicilerin tercihlerini değiştirmesine neden oluyor.
Otomotiv sektöründe üretim azalması, özellikle pandemi sürecinde yaşanan tedarik zinciri problemleri ve çip krizi nedeniyle daha da belirgin hale geldi. Üretimdeki bu düşüş, piyasaya sürülen yeni araç sayısının azalmasına neden oluyor.
Yeni araç alımındaki düşüş, ikinci el araç piyasasında bir hareketliliğe neden oldu. İkinci el araçlara olan talep artarken, bu durum ikinci el araç fiyatlarının da yükselmesine yol açtı. Ancak bu durum, genel olarak taşıt kaydındaki gerilemeyi telafi edemiyor.
Uzmanlar, kaydı yapılan taşıt sayısındaki gerilemenin önümüzdeki dönemde de devam edebileceğini öngörüyor. Ekonomik belirsizlikler ve toplumsal dönüşümler, taşıt alımını doğrudan etkileyen faktörler olarak öne çıkıyor. Ancak, hükümetin uygulayacağı teşvik politikaları ve ekonomik iyileşme süreci, bu düşüşün dengelenmesine katkıda bulunabilir.
(Ayşe Candan)