
Ekonomistlere göre, artan enflasyon baskıları, yüksek faiz oranları ve jeopolitik gerilimler, mevcut durumun temel sebepleri arasında yer alıyor. 2023'ün ikinci yarısından itibaren etkisini hissettiren negatif talepler ve küresel tedarik zincirindeki zayıflamalar, ticaret sektörünü doğrudan etkiliyor. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı'nın (UNCTAD) yayımladığı son rapor, dünya çapında ticaret hacminin bu yıl içinde yüzde 2 ila 4 arasında daralabileceğini öngörüyor. Bu oran, son yıllardaki büyüme eğiliminin tersine döndüğünü gösteriyor.
Araştırmalara göre, özellikle gelişmekte olan ülkeler, bu süreçten daha fazla etkilenebilir. Dış borçları yükselen ve ekonomik kırılganlıkları artan bu ülkeler için ticaret hacmindeki düşüş, bütçe açıklarını büyütebilir ve ekonomik kriz riskini artırabilir. İhracat pazarlarına erişimde yaşanan kısıtlamalar ise, global üretim ve dağıtım sistemlerini olumsuz etkileyen faktörlerden biri olarak öne çıkıyor. Ayrıca enerji fiyatlarındaki dengesizlikler ve iklim değişikliğinden kaynaklanan tarımsal üretim kayıpları da ticari daralmanın diğer nedenleri arasında yer alıyor.
Uzmanlar, bu tür bir küresel resesyonun önüne geçmek için uluslararası iş birliğinin önemine vurgu yapıyor. Ticaret politikalarında esneklik sağlanması, mali teşvikler ve sürdürülebilir büyümeye katkı sunacak reform paketleri, kritik öneme sahip adımlar olarak değerlendiriliyor. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesi, krizden en fazla etkilenecek sektörlerin başına gelen bu birimler için hayati derecede önemli görülüyor.
(Sema Yüksel Güngörmez)