
Geçmişte büyük birer ekolojik zenginlik olarak bilinen birçok göl, suyun tarımsal sulamaya yönlendirilmesi ve aşırı buharlaşma gibi etkenler neticesinde neredeyse tamamen kurumuş durumdaydı. Özellikle İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki sulak alanlar, bu durumdan en çok etkilenen bölgeler arasında yer alıyor. Ancak bu yıl, mevsim normallerinin üzerindeki yağış miktarı ve kimi koruma projeleri sayesinde pek çok gölde su seviyesinin yeniden yükseldiği tespit edildi.
Uzmanlar tarafından yapılan arazi çalışmaları, Van Gölü havzası ile Burdur Gölü çevresinde önemli bir kuş hareketliliği yaşandığını ortaya koydu. 2023 yılı boyunca gerçekleştirilen gözlemlerde, uzun süredir görünmeyen bazı türlerin tekrar bu alanlarda üremeye başladığı belirlenirken, göçmen kuşların rotalarına yeniden bu bölgeleri dahil ettikleri gözlemlendi. Özellikle flamingolar, angıtlar ve yalıçapkını gibi türlerin artışı dikkat çekiyor.
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nden alınan verilere göre, doğal su kaynaklarının korunması ve kuruyan göllere hayat vermek için uygulanan projelerin olumlu etkileri açıkça görülüyor. Proje kapsamında, yerel halkın bilinçlendirilmesi ve sulak alanların tarımsal amaçlı kullanımının sınırlandırılması gibi adımlar atılmış durumda. Bir diğer önemli faktör ise uluslararası sulak alan koruma organizasyonları ile iş birlikleri. Bu tür çalışmalar sayesinde göçe bağlı popülasyonların canlanmaya başlaması hem bölgedeki ekosistemin güçlenmesine hem de sürdürülebilir turizm fırsatlarının doğmasına katkı sağlıyor.
Kuş gözlemcileri ve doğaseverler bu gelişmeyi büyük bir sevinçle karşılıyor. Ancak uzmanlar, bu olumlu ilerlemenin kalıcı olabilmesi için daha fazla çalışma yapılması gerektiğini vurguluyor. Özellikle aşırı sıcaklıkların hakim olduğu yaz aylarında suyun doğru yönetimi büyük önem taşıyor. Uzman görüşleri, bölgede yapılan bazal rehabilitasyon çalışmaları müdahale edilmezse kalıcı hale gelen kuraklık döngüsünü sınırlamak adına bir başlangıç olsa da, kalıcı çözümler için sürdürülebilir politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Bu geri dönüş süreci sadece doğayla sınırlı değil. Bölgedeki kuş türleriyle birlikte ekonomik anlamda da olumlu etkiler yaratmayı vaat ediyor. Sulak alanların eski görkemlerine kavuşturulmasıyla bu alanlar, eko-turizm açısından çekim merkezi haline gelebilir ve yerel ekonomiye katkıda bulunabilir.
(Dilvin Altıkardeş)