
Özellikle haberlerin yayılma hızı konusunda rakipsiz olan sosyal medya, yalnızca bireylerin değil, geleneksel medya organlarının da temel bilgi kaynağı haline gelmiş durumda. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nün (MIT) gerçekleştirdiği bir çalışmada, yalan haberlerin sosyal medyada doğru haberlere oranla altı kat daha hızlı yayıldığı tespit edildi. Bu durum, platformların bilgi doğrulama süreçlerinin yetersiz olduğunu ve kullanıcıların karşılaştıkları içeriklere eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşmaları gerektiğini ortaya koyuyor.
Sosyal medyada bilgi kirliliğini artıran başlıca unsurlar arasında algoritmaların kullanıcı davranışlarına dayalı içerik sunumu yer alıyor. Algoritmalar, bireylerin ilgi alanlarına göre içerik önerisinde bulunurken, doğruluk payını göz önünde bulundurmuyor. Bu da kullanıcıların bir yankı odası içerisinde tıkalı kalmasına ve yalnızca kendi bakış açısını destekleyen yanıltıcı bilgilere maruz kalmasına neden oluyor.
Psikologlar ve sosyologlar, bu durumun toplumsal dinamikler üzerindeki olumsuz etkilerini vurguluyor. Yanlış bilgilerle oluşturulan algılar, toplumsal tartışmaların kutuplaşmasına yol açarken; bireylerin ortak gerçekler üzerinde uzlaşmasını engelliyor. Özellikle toplumsal kriz dönemlerinde hızla yayılan yanlış bilgiler, yanlış yönlendirmelere ve panik ortamına sebep olabiliyor.
Sosyal medya kullanıcılarının bu tür durumlarla başa çıkabilmesi için ise birkaç öneri dikkat çekiyor. Dijital okuryazarlık seviyesinin artırılması, güvenilir kaynakların kullanımının teşvik edilmesi ve paylaşılan her bilgiyi sorgulama alışkanlığının kazandırılması, yanıltıcı içeriklerin etkisini azaltmada kilit rol oynayabilir. Bu bağlamda, sosyal medya kullanıcılarının kişisel sorumluluk bilinciyle hareket etmeleri büyük önem taşıyor.
(Ayşe Candan)