
2024'ün ilk yarısında Türk demir-çelik sektörü üretim kapasitesinde ve ihracat rakamlarında dikkat çekici bir artış kaydetti. Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) verilerine göre, yılın ilk altı ayında ham çelik üretimi artışla 20 milyon tona ulaştı. Aynı dönemde, çelik ürünleri ihracatı artarak 10 milyon tona yaklaştı. Bu rakamlar, sektördeki büyüme ivmesini ve uluslararası piyasalardaki rekabet gücünü gösteriyor.
Sektördeki dirilişin arkasındaki önemli faktörlerden biri de yeni yatırımlar ve teknolojik gelişmelerdir. 2023'te başlayan ve 2024'te hızlanan modernizasyon çalışmaları, üretim verimliliğini artırdı. Türkiye'nin önde gelen çelik üreticileri, yenilikçi üretim teknikleri ve çevre dostu teknolojilerle donatılmış yeni tesisler kurarak sektöre ivme kazandırdı.
İnşaat, otomotiv ve beyaz eşya sektörlerindeki canlanma, demir-çelik ürünlerine olan talebi artırdı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2024'ün ilk yarısında inşaat sektörü , otomotiv sektörü ve beyaz eşya sektörü %8 büyüdü. Bu sektörlerdeki büyüme, demir-çelik ürünlerine olan iç talebin artmasına ve üretim kapasitesinin tam olarak kullanılmasına olanak sağladı.
Türk demir-çelik sektörü, geleneksel pazarlarının yanı sıra yeni uluslararası pazarlara açılarak ihracat ağını genişletti. Özellikle Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesindeki ülkeler, Türk çelik ürünlerine olan taleplerini artırdı. Türkiye'nin stratejik konumu ve kaliteli üretim kapasitesi, bu pazarlar için cazip bir tedarikçi olmasını sağladı.
Sektördeki bir diğer önemli gelişme, çevresel sürdürülebilirlik ve yeşil üretim teknolojilerine yapılan yatırımlar oldu. Türk çelik üreticileri, karbon emisyonlarını azaltmak ve çevre dostu üretim süreçlerini benimsemek için önemli adımlar attı. Bu kapsamda, enerji verimliliğini artıran teknolojiler ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımlar, sektörün çevresel performansını iyileştirdi.
Sektör uzmanları, Türk demir-çelik sektörünün 2024'ün ilk yarısında gösterdiği performansın, yılın ikinci yarısında da devam edeceği görüşünde. Özellikle iç ve dış talepteki artışın sürdürülebilir olması ve yeni yatırımların meyvelerini vermesi bekleniyor. Ayrıca, küresel ekonomik istikrarın sağlanması ve ticaret engellerinin azaltılması, sektörün büyüme potansiyelini daha da artırabilir.
(Özkan Güngörmez)