
Uzmanlara göre bu düşük oran, birden fazla etmene bağlanıyor. İlk olarak, Türkiye'de erken çocukluk döneminin önemi konusunda farkındalık genel olarak yeterince yaygın değil. Çocuk bakımı daha çok aile bireyleri, özellikle de anneler tarafından üstleniliyor. Kadınların iş gücüne katılım oranının düşük olması da, bu durumla paralel hareket eden bir diğer önemli sorun. Birçok anne, çocuğuyla evde vakit geçirmeyi tercih ediyor ya da ekonomik kaygılar nedeniyle iş yaşamından uzaklaşıyor.
Öte yandan, kurumsal çocuk bakım hizmetlerinin sınırlı ve genellikle pahalı olması da erişim oranlarını etkileyen kritik bir faktör. Türkiye’nin farklı bölgelerinde bu hizmetlere erişim eşit düzeyde değil; büyükşehirlerde dahi talepleri karşılayacak yeterli kurum kapasitesi bulunmuyor. Özel kreşler ve bakım merkezleri ise yüksek maliyetleri nedeniyle birçok aile için ulaşılmaz bir seçenek olarak kalıyor.
Bu sorunun uzun vadede çözümü için erken çocukluk bakımını önceliklendiren politikaların geliştirilmesi gerekiyor. Avrupa ülkelerindeki sistemlere göre devlet destekli çocuk bakım hizmetlerinin yaygın olduğu toplumlarda, kadınların iş gücüne katılım oranında ve çocukların eğitim başarısında ciddi artışlar gözlemlendiği biliniyor.
Araştırma bulguları, yalnızca %1’lik erişim oranıyla Türkiye’nin bu alanda kat etmesi gereken uzun bir yol olduğunu gösteriyor. Uzmanlar, öncelikli olarak daha fazla kamu desteği sağlanması ve toplumda erken çocukluk eğitiminin önemi konusunda bilinçlendirme çalışmalarına başlanması gerektiğini vurguluyor. Ailelerin üzerindeki maddi yük hafifletildikçe, hem çocukların gelişimi desteklenecek hem de kadınların iş yaşamına katılım oranı artış gösterecek.
(Ayşe Candan)