
Rapora göre, özellikle büyükşehirlerdeki hava kirliliği oranları bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 15 artış gösterdi. Bu artışın başlıca nedenleri arasında artan nüfus yoğunluğu, sanayi faaliyetlerinin yüksek seviyesi ve trafik kaynaklı emisyonlar bulunuyor. Ayrıca, mevsimsel hava koşulları da kirli havanın atmosferde daha uzun süre kalmasına yol açtı. Özellikle kış aylarında yetersiz yağış ve rüzgarın etkisiyle kirlilik oranları kritik seviyelere ulaştı.
Araştırmalar, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerdeki PM2.5 partikül madde yoğunluğunun Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenen sınır değerlerin üzerinde olduğunu gösteriyor. Uzmanlar, bu durumun yalnızca çevresel değil, aynı zamanda halk sağlığı açısından da ciddi riskler barındırdığı konusunda uyarıyor. Solunum yolu hastalıklarından mide-bağırsak problemlerine kadar geniş bir yelpazede sağlık sorunlarına yol açabilen hava kirliliği, özellikle çocuklar ve yaşlılar için kritik bir tehdit oluşturuyor.
Konuyla ilgili çözüm önerileri ise son yıllarda sıkça tartışılmakta. Temiz enerji kullanımı, şehir içi toplu taşımanın iyileştirilmesi ve yeşil alanların artırılması gibi önlemler uzun vadede önemli katkılar sağlayabilir. Çevre mühendisleri ve bilim insanları, özellikle enerji verimliliği alanında yapılacak yatırımların hava kirliliğini azaltmada büyük rol oynayacağını vurguluyor.
Öte yandan, vatandaş bilincinin artırılması ve bireysel katkılar da önem taşıyor. Daha az fosil yakıt tüketimi, geri dönüşüm alışkanlıklarının yaygınlaştırılması ve doğa dostu ürünlerin tercih edilmesi, bu mücadelede bireylerin de katkıda bulunabileceği yöntemler arasında sıralanıyor.
(Özkan Güngörmez)