
Türkiye’nin güneş ve rüzgâr potansiyeli, coğrafi konumu sayesinde oldukça yüksek. SolarPower Europe’un 2022 raporuna göre, Türkiye 2021 yılında Avrupa’da güneş enerjisi kapasitesini en hızlı artıran ülkelerden biri oldu. 2023 itibarıyla toplam güneş enerjisi kurulu gücü 10 gigavat seviyesine yaklaştı. Özellikle İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu gibi yüksek güneşlenme oranına sahip bölgelerde gerçekleştirilen projeler bu büyümede kilit rol oynadı. Ayrıca, giderek yaygınlaşan çatı üstü güneş panelleri kullanımı hem bireylerin enerji maliyetlerini düşürmeye hem de ülkenin enerji bağımsızlığına katkı sağlıyor.
Rüzgâr enerjisi tarafında ise Türkiye’nin özellikle Ege, Marmara ve Akdeniz bölgeleri öne çıkıyor. Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği’nin (TÜREB) verilerine göre, ülkenin toplam rüzgâr enerjisi kurulu gücü 2023 yılı itibarıyla 12 gigavatın üzerine çıktı. Bu kapasite, Türkiye’nin elektrikte yenilenebilir enerji oranını artırarak enerji ithalatını azaltmasında kritik bir etken oldu. Aynı zamanda, yerli türbin üretim kapasitesinin gelişmesi sayesinde Türkiye, teknoloji transferi ve istihdam yaratımı gibi alanlarda da kazanımlar elde ediyor.
Bu büyüme yalnızca enerji sektöründe değil, ekonomik kalkınma açısından da geniş bir yelpazeye yayılıyor. Yenilenebilir enerji projeleri için gereken teknolojik ekipmanların bir kısmı artık yurt içinde üretilirken, sektördeki istihdam olanakları da her geçen gün artıyor. Uzun vadede bu durum, enerji maliyetlerinin düşmesi ve daha rekabetçi bir piyasa oluşması ile üretici ve tüketici için fayda sağlayacak sonuçlar doğurabilir.
Diğer yandan, yenilenebilir enerji yatırımlarının karşılaştığı zorluklar da var. Şebeke altyapısının modernize edilmesi ihtiyacı, lisanslama süreçlerinde yaşanan bürokratik engeller ve özellikle depolama teknolojilerinin yetersizliği bu büyümenin önündeki temel engeller olarak görülüyor. Uzmanlar, depolama teknolojilerindeki ilerlemelerin ve daha etkili teşvik mekanizmalarının sürecin hızlanmasına katkıda bulunabileceğini belirtiyor.
(Sema Yüksel Güngörmez)