
Türkiye, Asya, Avrupa ve Afrika kıtaları arasında köprü görevi görmesi nedeniyle uluslararası havayolu şirketlerinin vazgeçilmez rotası haline geldi. İstanbul Havalimanı ve Sabiha Gökçen Havalimanı’nın da dahil olduğu uluslararası terminaller, yalnızca yolcu taşımacılığında değil, hava kargo taşımacılığında da büyük bir hareketliliğe sahne oldu.
Hava sahası gelirlerindeki artışın bir diğer önemli nedeni, Türkiye’nin hava trafik kontrol sistemlerine yaptığı modernizasyon yatırımları. Yerli ve milli teknolojilerin devreye alınması, uçuş güvenliğini artırırken hava trafiğinin daha verimli yönetilmesine olanak sağladı.
Sivil Havacılık Uzmanları yaptıkları açıklamalarında, “Türkiye'nin radar sistemleri ve hava trafik kontrol altyapısı, birçok Avrupa ülkesine kıyasla oldukça ileri seviyede. Bu durum, havayolu şirketlerinin Türkiye rotalarını daha fazla tercih etmesine yol açtı,” ifadelerini kullandı.
Hava sahasından elde edilen gelir, havacılık sektörünün yanı sıra ekonominin diğer alanlarına da katkı sağlıyor. Uzmanlara göre, artan hava trafiği, turizm, ticaret ve lojistik sektörlerinde de önemli bir büyümeyi tetikledi. İstanbul, Ankara ve Antalya gibi şehirler, uluslararası uçuş bağlantıları sayesinde dünya çapında daha fazla ziyaretçi çekiyor.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından hazırlanan "2050 Hedefleri" raporunda, Türkiye’nin hava sahası gelirlerini önümüzdeki 20 yıl içinde ikiye katlama potansiyeline sahip olduğu belirtiliyor. Planlama kapsamında, yeni hava trafik koridorlarının açılması, çevresel etkilerin minimize edilmesi ve akıllı havacılık teknolojilerinin daha yaygın kullanılması hedefleniyor.
(Sema Yüksel Güngörmez)