Türkiye kozmetik ihracatı alanında büyük bir ivme yakalamış durumda ve bu alanda ıslak mendil ile sabun ürünleri, dikkat çekici başarısıyla öne çıkıyor. Yapılan kapsamlı araştırmalar ışığında, bu iki ürün grubunun hem Avrupa hem de Orta Doğu pazarlarında gözde bir konuma ulaşmasının ardında farklı dinamikler olduğu görülüyor.
Ülkede kozmetik sektörünün güçlü altyapısı ve yenilikçi üretim yöntemleri, Türk ihracatçıları global pazarda rekabetçi bir seviyeye taşıyor. Araştırma sonuçlarına göre, özellikle ıslak mendillerin hijyenik kullanım alanlarının genişlemesi ve estetik formüllerle geliştirilmesi, bu segmentteki talebi belirgin şekilde artırmış durumda. Aynı şekilde, geleneksel Türk sabununun modern ambalajlarla yeniden yorumlanması ve doğal içeriklere olan ilginin yükselmesi sayesinde sabun ihracatı da ivme kazanıyor.
İhracat verilerine bakıldığında, Türkiye'nin bu ürünlerden elde ettiği gelirlerde son beş yıl içinde sürekli bir artış olduğu fark ediliyor. 2022 yılı itibarıyla ıslak mendil ürünleri ihracatında yüzde 15’lik bir büyüme kaydedilirken, sabun ihracatındaki artış ise yüzde 10 seviyelerinde gerçekleşmiş durumda. Özellikle Avrupa Birliği ülkeleri ve Körfez bölgesi, bu ürünler için en büyük pazar payını oluşturuyor. Uzmanlar, Türkiye'nin kalite, fiyat avantajı ve lojistik konumuyla bu pazarlardaki güçlü varlığını önümüzdeki yıllarda da sürdüreceği fikrini destekliyor.
Türk kozmetik sektörünün böylesine dikkat çeken başarılar elde etmesinde Ar-Ge yatırımları kadar firmaların yenilikçi pazarlama stratejileri de etkili oluyor. Uluslararası fuar katılımları, dijital platformlarda yapılan hedef odaklı tanıtımlar ve çevre dostu üretim politikaları, Türkiye markalarının global ölçekte güvenle tercih edilmesini sağlıyor.
Sektör temsilcileri, Türkiye’nin önümüzdeki dönemde sabun ve ıslak mendil ihracatında daha yüksek rakamlara ulaşması için inovasyon çalışmalarına ağırlık verilmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Özellikle organik ürünlere olan talebin artmasından yola çıkarak, çevresel farkındalığı yüksek içeriklerle hazırlanmış yeni ürün serileri geliştirilmesi planlanıyor.
Küresel ölçekte yaşanan ekonomik sıkıntılara rağmen bu iki ürün grubunun sürüklediği kozmetik ihracatı, Türkiye ekonomisine önemli katkılar sunmaya devam ediyor. Sektörün enerjisini koruyarak hem pazar çeşitliliğini artırması hem de uluslararası standartlara uygun ürün gamı geliştirmesi, Türkiye’yi kozmetik alanında sağlam bir ihracat üssüne dönüştürüyor.
(Dilvin Altıkardeş)