
Türkiye’nin dış politikasında özellikle Orta Doğu, Afrika ve Avrasya bölgelerine yönelik girişimlerin dikkat çektiği görülüyor. Suriye kriziyle başlayan ve sonraki süreçte pek çok ülkede askeri ve diplomatik faaliyetlerle devam eden bu yönelim, Türkiye’yi bölgesel bir güç olmaktan küresel bir aktör haline dönüştürme hedefinde önemli bir basamak olarak değerlendiriliyor. Örneğin, Libya’da verilen destek ve Kafkaslar’da, özellikle Azerbaycan-Ermenistan çatışması bağlamında Azerbaycan’a sağlanan katkılar, uluslararası arenada geniş yankı uyandırmıştır. Bununla birlikte, Türk Silahlı Kuvvetlerinin İHA/SİHA gibi yeni nesil savunma teknolojilerini kullanması, birçok ülke tarafından yakından izlenmiştir.
Avrupa Birliği ile ilişkiler ise Türkiye'nin dış politika gündeminin önemli bir parçasını oluşturmaya devam ediyor. AB üyelik sürecinde karşılaşılan zorluklara rağmen, enerji işbirliği ve göç yönetimi başlıkları birçok konuda çıkar temelli diyalogların sürmesini sağlamıştır. Bunun yanı sıra, ABD ile ilişkilerdeki inişli çıkışlı grafik halen önemini korurken, NATO anlaşmazlıkları ve Rusya ile geliştirilen çok boyutlu stratejik ortaklık da politik dengeleri etkilemektedir.
(Özkan Güngörmez)