
Sürdürülebilir havacılık yakıtları, geleneksel fosil yakıtlara alternatif olarak biyolojik maddelerden veya atıklardan üretiliyor. Son araştırmalar, bu tür yakıtların karbon salınımını yüzde 80’e kadar azaltabileceğini ortaya koydu. Avrupa Birliği ve diğer uluslararası otoriteler, bu yakıtların kullanımını yaygınlaştırmak için çeşitli teşvik programları sunarken, Türkiye’nin bu konuda attığı adımlar özellikle dikkat çekiyor.
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün geçtiğimiz dönemde yayımladığı raporda, 2030 yılına kadar hava taşımacılığında kullanılan yakıtların yüzde 10’unun sürdürülebilir kaynaklardan elde edilmesi gerektiği vurgulanıyordu. Yeni düzenlemeyle bu hedef daha erken bir tarihe çekilerek 2025 itibarıyla zorunlu hale getiriliyor. Bu reform, aynı zamanda Türkiye’nin havacılık sektöründe rekabet gücünü artıracak ve uluslararası piyasalarda daha güçlü bir konuma gelmesini sağlayacak.
Sektörde faaliyet gösteren hava yolu şirketleri, düzenlemeye uyum sağlamak için altyapılarını yenilemeye başladı. Özellikle Türk Hava Yolları ve Pegasus gibi lider şirketler, biyoyakıt denemeleri ve atık yönetimi uygulamalarında öncü olduklarını belirtiyor. Ancak yatırım maliyetlerinin oldukça yüksek olması, bazı daha küçük çaplı şirketlerin bu dönüşüme adapte olmasını zorlaştırabilir.
Çevre mühendisleri ve enerji uzmanları, Türkiye’nin sürdürülebilir havacılık yakıtına geçiş sürecinde güçlü bir irade sergilese de düzenlemelerin etkinliğinin sağlanması için farklı sektörlerde koordinasyon gerektiğini ifade ediyor. Hükümet, teşvikler ve vergi indirimleriyle bu geçişi hızlandırmayı planlarken, akademik çevreler ve özel sektör iş birliğiyle inovatif çözümlerin geliştirilmesi bekleniyor.
(Sema Yüksel Güngörmez)