Uzmanlara göre kritik mineraller için büyük devletler Orta Asya'ya yöneliyor

2025 yılı itibarıyla, küresel güçlerin kritik minerallere yönelik ilgisi hızla artarken, Orta Asya bölgesi bu alanda önemli bir odak noktası haline geldi. Yükselen enerji dönüşümü, elektrikli araçlar, yenilenebilir enerji sistemleri ve ileri teknoloji üretim süreçleri, lityum, kobalt, bakır ve nadir toprak elementleri gibi kritik minerallere olan talebi keskin bir şekilde artırdı. Bu durum, bölgedeki ülkelerin jeopolitik önemini daha da yukarı çekmiş durumda.

Haber Giriş Tarihi: 14.12.2025 17:09
Haber Güncellenme Tarihi: 14.12.2025 17:09

Araştırma raporlarına göre, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan gibi ülkeler, zengin mineral yataklarıyla dikkat çekiyor. Örneğin, Kazakistan’ın çinko ve nadir toprak elementleri rezervleri dünya sıralamasında üst sıralarda bulunurken, Özbekistan altın ve uranyum üretiminde önemli bir yere sahip. Bu zenginlikler, hem Batılı ülkelerin hem de Çin ve Rusya gibi büyük aktörlerin dikkatini çekiyor.

Amerika Birleşik Devletleri Jeolojik Araştırmalar Merkezi'nin yayımladığı son rapora göre, enerji dönüşümünü desteklemek için gerekli olan minerallerin arzında ciddi bir sıkışıklık yaşanabilir. Bu bağlamda, ABD ve Avrupa ülkeleri tedarik zincirlerini çeşitlendirmek için Orta Asya ile daha derin ekonomik ortaklıklar kurmayı hedefliyor. Örneğin, ABD 2024 yılı sonunda Kazakistan ve Özbekistan ile stratejik iş birliği anlaşmaları imzalayarak bu ülkelerdeki minerallerin çıkarılması ve işlenmesi konusunda yatırım sözü verdi.

Çin ise Kuşak ve Yol Girişimi çerçevesinde bölgedeki yatırım ve altyapı projelerini artırarak kritik mineraller üzerindeki hakimiyetini pekiştirme çabasında. Rusya ise Sovyetler Birliği dönemiyle başlayan tarihsel bağlarını diplomatik ve ekonomik avantajlara dönüştürerek etkisini sürdürmeye çalışıyor.

Uzmanlar, bu yeni jeopolitik yarışın aynı zamanda çevresel ve sosyal etkiler yaratma potansiyeline dikkat çekiyor. Özellikle madencilik faaliyetlerinin bölgedeki doğal alanlara zarar verebileceğine ve yerel halkların haklarının göz ardı edilebileceğine yönelik endişeler gündemde. Greenpeace Orta Asya Temsilcisi Aleksandr Levinson, bu konuda yaptığı açıklamada, “Küresel gücün şekillendirdiği yeni stratejilere karşı doğa ve insan hakları öncelikli bir yaklaşımla yaklaşmak zorundayız” diyerek dikkat çekti.

Bölge uzmanları ise Orta Asya ülkelerinin bu süreçte güçlü politikalar geliştirmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Uzman görüşlerine göre, yerel yönetimlerin kaynakları etkin bir şekilde yönetirken aynı zamanda uzun vadede sürdürülebilir kalkınma sağlayacak daha kapsayıcı yaklaşımlar benimsemesi elzem.

(Dilvin Altıkardeş)