
Yeni yayımlanan bir araştırma, dijital ortamlardaki iletişimde özellikle sosyal medya platformlarının baskın bir rol oynadığını ve bireylerin, yüz yüze iletişimden daha rahat bir şekilde olumsuz veya saldırgan ifade kullanmaya meylinde olduğunu ortaya koydu. Araştırma sonuçlarına göre kullanıcıların %65’i, dijital ortamların anonimlik sağladığı düşüncesiyle hareket ederek, gündelik hayatta veya yüz yüze ortamda dile getiremeyecekleri ifadeleri sosyal medya hesaplarında paylaşıyor. Bu durumun özellikle gençler ve ergenler arasında siber zorbalık vakalarında artışa neden olduğu vurgulanıyor.
Araştırmada yalnızca birey bazında değil, toplumsal boyutlarda da ciddi sonuçlar tespit edildi. Saldırgan dil ve nefret söyleminin dijitalde yayılım göstermesi, insanlar arasında kutuplaşmaları artırarak sosyal bağların zayıflamasına yol açıyor. Çoğu kez yanlış anlamalardan veya ifade etme eksikliğinden kaynaklanan küçük bir anlaşmazlık büyüyerek geniş kitleleri etkileyen dijital tartışmalara dönüşebiliyor.
Uzmanlar, dijital etik ilkelerinin bireylere erken yaşta öğretilmesinin kritik olduğunu, bu süreçte okul sistemlerinde dijital okuryazarlık ve etik bilgi ile ilgili derslere ağırlık verilmesi gerektiğini belirtiyor. Aynı zamanda toplumdaki her bireyin, herhangi bir paylaşımda bulunmadan önce iki kez düşünmesi ve empati kurması gerektiğine vurgu yapılıyor.
Dijital dünyanın anonimliği savunmayı kolaylaştıran yüzü olması yanında; kötü niyetli kişiler için zarar verme fırsatı da sunabileceği bir gerçek. Aynı zamanda sıradan kullanıcılar bile farkında olmadan başkalarının duygularını inciten veya onlara zarar veren içerikler üretebiliyor. Bu sebeple uzmanlar, her bireyin kendi dijital ayak izinin farkında olması ve çevrim içi platformlarda daima saygıyı ön planda tutması gerektiği konusunda hemfikir.
(Fatma Hatun Altıkardeş)