
Hemoroid, anüs ve rektum çevresinde bulunan damarların genişleyip şişmesiyle oluşan ağrılı bir durumdur. Bu durum, uzun süreli kabızlık gibi bağırsak hareketlerinde düzensizlik yaşayan kişilerde daha sık görülür. Kabızlık, bağırsakların yavaş çalışmasıyla dışkının sertleşmesine neden olur. Sertleşen dışkı, dışkılama sırasında fazla zorlanmayı gerektirir; bu da anal bölgede basıncı artırarak damarların şişmesine yol açar.
Johns Hopkins Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma, kabızlık süresi ve hemoroid riski arasındaki bağlantıyı incelemiştir. Araştırmada, uzun süreli kabızlık yaşayan kişilerin, düzenli bağırsak hareketlerine sahip olanlara göre hemoroid geliştirme riskinin iki kat daha fazla olduğu bulunmuştur.
Zorlanma, kabızlık ile hemoroid arasındaki en önemli bağlantı noktalarından biridir. Kronik kabızlık çeken kişilerde bağırsak hareketleri esnasında sürekli zorlanma, anal kanaldaki damarların elastikiyetini yitirip genişlemesine sebep olur. Bu durum, özellikle ileri yaşlarda hemoroid oluşum riskini artırır. Türkiye’de yapılan bir çalışmada, kabızlık şikayetiyle hastaneye başvuran bireylerin %65’inde hemoroid bulgularına rastlanmıştır.
Kabızlık ve hemoroid arasında beslenme alışkanlıklarının önemli bir rol oynadığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Lif açısından yetersiz diyetler, bağırsak hareketlerinin yavaşlamasına ve dışkının sertleşmesine neden olur. Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, yeterli lif tüketimi olmayan bireylerde kabızlık görülme sıklığının %50 daha fazla olduğunu göstermiştir. Lif bakımından zengin bir diyetin, bağırsak hareketlerini düzenleyerek hem kabızlığı hem de dolaylı olarak hemoroid oluşumunu engelleyebileceği sonucuna varılmıştır.
Araştırmalar, kronik kabızlıkta psikolojik faktörlerin ve stresin de etkili olduğunu göstermektedir. Psikolojik stres, sindirim sisteminin yavaşlamasına ve kabızlık gelişimine katkıda bulunur. Bu da hemoroid oluşumunu tetikleyen dolaylı bir etken haline gelir.
(Sema Yüksel Güngörmez)