
Geçtiğimiz yaz gerçekleşen orman yangınlarına dair yapılan detaylı incelemeler ise çarpıcı sonuçlar ortaya çıkardı. Bilim insanları ve ilgili kurumlar tarafından yapılan araştırmalar, yangınların doğal sebeplerden ziyade ihmaller ve hatalı uygulamalarla ilişkilendirildiğini vurguluyor. Buna ek olarak, orman alanlarının son yıllarda imar projelerine açılmasının yangın riskini artırdığı ifade ediliyor.
Türkiye’nin farklı bölgelerinde gerçekleştirilen araştırmalar kapsamında, ormanlık alanların yapılaşmaya uygun hale getirilmesi için yapılan çalışmaların ekosistemi ciddi şekilde tehdit ettiği ortaya kondu. Bu bağlamda, imarla ilişkili değişikliklerin bölgeye özgü bitki örtüsü ve doğal yaşam üzerinde olumsuz etkiler yarattığı tespit edildi. Özellikle yerel halk ve sivil toplum kuruluşları, bu durumun uzun vadede çevre felaketlerine yol açabileceği uyarısında bulunuyor.
Araştırmacılar konuyu değerlendirerek, “Ormanlık alanların plansız bir şekilde yapılaşmaya açılması yalnızca ekosisteme zarar vermekle kalmıyor; aynı zamanda yangın riskini ciddi oranda artırıyor. Bu alanlarda bitki örtüsünün tahrip edilmesi, doğal dengeyi bozuyor ve güvenlik önlemlerinin yetersiz kalmasına neden oluyor. Bu nedenle karar vericilerin daha dikkatli ve sürdürülebilir politikalar benimsemesi şart” ifadelerini kullandı.
Ülke genelinde çevreyle ilgili farkındalığın artırılması gerektiği yönünde fikir birliği oluşurken, bu tür ihmallerin önüne geçmek için yasal düzenlemelerin sıkılaştırılması talep ediliyor. Ayrıca imar planlarının yeniden gözden geçirilerek uzun vadeli doğa koruma hedefleri doğrultusunda şekillendirilmesi öneriliyor.
Kamu kurumları ve yerel yönetimlerle iş birliği içinde çalışan bazı platformlar, ihmalden kaynaklanan yangınlar ile imara açılan ormanlık alanlara dair farkındalık kampanyaları düzenlemeye başladı. Ancak bu girişimlerin ne ölçüde etkili olacağı zamanla görülecek. Çözüm önerileri ve uygulamalar kadar bireysel bilinçlenmenin de bu sürecin ayrılmaz bir parçası olduğu unutulmamalı.
(Ramazan Gültaş)