
Yapılan güncel bir araştırma, küresel çapta YZ sistemlerine yönelik saldırıların son üç yılda yüzde 75 oranında arttığını ortaya koyuyor. Araştırma, özellikle hassas verileri işleyen sağlık ve finans sektörlerinin bu tehditlerden en çok etkilenen alanlar olduğunu belirtiyor. Uzmanlar, YZ'nin yüksek kapasitede veri işleme yeteneğinin aynı zamanda saldırganların eline ciddi fırsatlar sunduğunu vurguluyor.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nün (MIT) 2024 sonunda yayımladığı bir rapor, bu alandaki tehditleri daha derinlemesine incelemekte. Saldırganların, YZ algoritmalarındaki zaafiyetleri manipüle ederek sahte kimlik üretimi, dolandırıcılık ve bilgi sızıntısı gibi eylemleri kolayca gerçekleştirebildiğini ortaya koyuyor. Örneğin, yapılan bir simülasyonda, güvenlik açıklarına sahip olan bir banka yönetim sistemine sızmak sadece 10 dakikadan az sürdü.
Diğer yandan, tüketiciler de yapay zekânın kontrolüne gittikçe daha fazla teslim oluyor. Yeni geliştirilen sesli yanıt sistemlerinden tutun da kişiye özel reklamlar sunan YZ algoritmalarına kadar birçok alanda hayatlarımıza nüfuz eden bu teknoloji, konfor sağlarken kontrolümüzü kaybetmemize neden oluyor. Araştırmaya katılan 10 bin kişiyle yapılan anket sonuçlarına göre, kullanıcıların yüzde 65'i günlük aktivitelerinde yapay zekâdan yoğun olarak faydalanıyor ancak bu kişilerin yüzde 78'i verilerinin güvenliği konusunda endişe duyduklarını ifade ediyor.
Avrupa Birliği tarafından yürürlüğe konulan 2025 Yapay Zekâ Etik Kuralları ise bu endişeleri hafifletme amacı taşıyor. Kurallar gereği, YZ ile işlem yapan şirketler artık daha şeffaf olmalı ve kullanıcıların verilerini toplama süreçlerinde belirli standartlara uymalı. Ancak bu önlemlerin yeterli olup olmayacağı hâlâ tartışma konusu.
Uzmanlara göre, yapay zekâ her ne kadar yükselen bir güç olsa da etik kullanım sınırlarının belirlenmesi ve güvenlik açıklarının tespit edilmesi noktasında daha proaktif bir yaklaşım şart. Aksi takdirde, teknolojinin sağladığı kolaylıklar yerini kaosa bırakabilir. Mahremiyet ile teknoloji arasında dengeyi oluşturan politikalar geliştirilmezse, bir sonraki jenerasyon için yapay zekânın mirası pek de parlak olmayabilir. Mahremiyeti ihlal edilmiş, güvende hissetmeyen bir toplum gelecekte teknolojiden uzaklaşabilir ve inovasyon hız kesebilir.
(Dilvin Altıkardeş)