Yapay zekanın görünmeyen maliyeti

Yapay zekanın günlük hayatımızdaki etkileri günden güne daha fazla hissediliyor. Teknoloji, eğitimden sağlığa, sanayiden finans sektörüne kadar birçok alanda akıllı sistemler sayesinde devrim yaratırken, bu teknolojinin arka planında göz ardı edilen bir gerçek var: yapay zekanın görünmeyen maliyeti.

Haber Giriş Tarihi: 03.12.2025 15:16
Haber Güncellenme Tarihi: 03.12.2025 15:16

Yapay zekanın büyük bir kısmı, derin öğrenme algoritmaları gibi süreçlere dayanıyor. Bu algoritmaların eğitilmesi için inanılmaz miktarda veri ve işlem gücü gerekiyor. İşlem gücünün sağlanabilmesi adına dünyanın farklı yerlerinde devasa veri merkezleri kuruldu. Ancak bu veri merkezlerinin çalıştırılması ve soğutulması için ihtiyaç duyulan enerji miktarı, çevresel etkilere neden oluyor. 2022'de yapılan bir araştırmaya göre, yalnızca bir yapay zeka modelinin eğitimi sırasında tüketilen karbon ayak izi, ortalama bir otomobilin tüm yaşam döngüsü boyunca üreteceği karbon emisyonunu geçebiliyor.

Enerji tüketiminin yanı sıra, yapay zeka teknolojilerinin geliştirilmesi için kullanılan cihazlar ve bu cihazların üretimi de çevresel bir maliyet taşıyor. Çip üretiminden gerekli elektronik bileşenlere kadar uzanan bu süreç, doğal kaynakların hızla tükenmesine yol açabiliyor. Çevresel maliyetin yanı sıra ekonomik anlamda da dikkate değer bir durum söz konusu. Gelişmiş yapay zeka modellerini üretmek ve uygulamaya koymak, devasa bütçeler gerektiriyor. Yalnızca dünya çapında teknoloji devlerinin bu alanda milyarlarca dolarlık yatırımlar yaptığını görmezden gelmemiz mümkün değil.

Görünmeyen maliyetler yalnızca çevresel veya ekonomik sonuçlarla sınırlı değil; toplum üzerinde önemli etkileri olan sosyal maliyetler de mevcut. Otomasyon sistemlerinin yaygınlaşması, pek çok sektörde iş gücünün yerini makinelerin almasına neden oluyor. Üretimden hizmet sektörüne kadar geniş yelpazedeki iş kollarında çalışan bireyler işsizlik riskiyle karşı karşıya kalıyor. Bu durum, ekonomik eşitsizliklerin derinleşmesine yol açabilirken, sosyal huzursuzlukları da tetikleyebilir.

Yapay zeka teknolojilerinin sunduğu fırsatlar elbette inkâr edilemez derecede büyük. Sağlık alanında erken teşhisle hayatlar kurtarılıyor, eğitimde kişiselleştirilmiş öğrenme olanakları sunuluyor ve ulaşımda güvenlik artırılıyor. Ancak bu kazançların sürdürülebilirliği için teknolojinin doğurduğu görünmeyen maliyetlerin de değerlendirilmesi gerekiyor. Enerji verimliliği yüksek sistemler geliştirmek, çevresel farkındalık yaratmak ve toplumsal adaleti göz önünde bulundurarak politikalar üretmek, bu teknolojinin benimsenme sürecinde hayati bir role sahip.

Yapay zeka çağında ilerlerken, daha sorumlu bir teknoloji yaklaşımı benimsemek hepimizin ortak sorumluluğu olmalı. Kendi yaşam pratiklerimizden şirket politikalarına ve küresel düzenlemelere kadar her aşamada bu sorumluluğun bilinciyle hareket etmek, daha yaşanabilir bir gelecek için kritik öneme sahip olabilir.

(Fatma Hatun Altıkardeş)