Bursa Karacabey'den fakir bir çiftçi ailesinden geldiğini anlatan Türkkan, babasının yevmiye karşılığı çalıştığını, 5 kardeşin en küçüğü olduğunu söyledi.
Fetullah Gülen cemaatiyle ilk defa ortaokul döneminde tanıştığını belirten Türkkan, şunları kaydetti:

"O tarihlerde Bursa Cumhuriyet Lisesi Ortaokul kısmında okuyordum. İyi ve geleceği parlak bir öğrenciydim. Ortaokulda cemaatin abileriyle tanışmıştım. O tarihte Serdar, Musa kod adlı üniversite öğrencisi abiler vardı. Ben lisenin resmi pansiyonunda kalıyordum. Bu abiler pansiyona gidip geliyorlardı. Ben ve benim gibilere namaz kıldırıyorlardı. Sonra beni kendi cemaat evlerine götürmeye başladılar. Ben 5 yaşından beri subay olmayı hayal ediyordum. Ailem de beni bu şekilde kanalize ediyordu. Benim bu idealim cemaatin ekmeğine tuz biber oldu. Benim subay olmak istememe çok memnun oldular. 

1989 yılında Işıklar Askeri Lisesi'nin sınavlarına girdim. Sınavı kendi bilgilerimle kazanacağımdan emindim, cemaatteki abilerim de emindi. Fakat yine de bana sınav olmadan önceki gece yarısı getirip soruları verdiler. Soruları Serdar abi getirmişti. Elinde bilgisayar çıktısı şeklinde sorular vardı. Şıkların üzerine cevaplar işaretlenmişti. Zaten bildiğim şeylerdi. Okudum, ezberledim. Bursa merkezde bir cemaat evinde bana bu soruları verdiler. Soruları benden başkalarına da verdiklerini değerlendiriyorum. 

Ancak kime verdiklerini isim isim bilmiyorum. Yıllar sonra Serdar ve Musa abilerle irtibatım kalmadı. Aradan zaman geçtiği için onların kimliklerinin tespitine ilişkin bilgi de veremem. Fakat fotoğraflarını görsem tanıyabilirim. Bu şekilde askeri lise sınavlarını kazandım. Hatırladığım kadarıyla yüz küsürüncü olmuştum. Dereceye giremedim. Çünkü hatırladığım kadarıyla kasıtlı olarak soruların tamamını bana göstermemişlerdi.

Yukarıda kısa hayat hikayesini savcılığa verdiği ifadeyle anlatan kişi, darbeci Levent Türkkan.
Levent Türkkan, dönemin genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar Paşamızın emir subayı, hani şu; Hulusi Paşa’yı makamında gözaltına almak için odaya çağırılan Özel Kuvvetler Ekibiyle birlikte hareket eden, boğuşma sonrası elleri kelepçelenen Hulusi Paşa’ya hitaben “Komutanım sakin olun, vururum, sıkarım” deyince Hulusi Paşa’dan “Sık ulan şerefsiz” lafını işiten, alçak FETÖ’cü darbecilerden sadece biri.   

Nasıl askeri öğrenci olduğunu yukarıda anlatıyor değil mi? Askeri öğrenci olmanın ilk şartı FETÖ’cü olmak, emirleri örgüt abilerinden almaktır, gerektiğinde komutanına bile silah çekerek öldürmekle tehdit edecek kadar örgütün askeri olmaktır.
Levent Türkkan 2011 yılında Genel Kurmay başkanı Necdet Özel’in odasına dinleme cihazı koyarak, kayıtları mahrem abilerine götürecek kadar örgütün hizmetine girmiş bir alçak.

FETÖ için Yargı, Emniyet, MİT ve diğer kurumlar da çok önemli olmakla birlikte TSK’nın ele geçirilmesi en büyük hedeftir.
Askeri okullara öğrenci yetiştirilmesi (O3) Ortaokul 3. Sınıftan başlanır, çocuklar yedişer kişilik örgüt evlerinde kalmaya, ders çalışmaya, başarılı öğrenciler olmaya özendirilir, aileleri ikna edilir, tüm bu işler bedelsiz yapılır hatta çocuklara burs bağlanır.

Evlerde derslerden arta kalan zamanda örgüt elebaşı Fetullah Gülen’in kasetleri izlettirilir, kitaplarından bölümler okunur.
Evde kalan çocuklar kesinlikle asker olmaya özendirilir, askeri okul öğrenci adaylarına; 
*“Asrın kurtarıcısı Mehdi Mesih olan Fetullah Gülen’in, askeri okullara girilmesi ve buraların ele geçirilmesi gerektiğinin onun emri olduğu anlatılır
*Fetullah Gülen, Askeri okulda okuyan bir öğrencinin ima ile kıldığı 2 rekât namaza, kendi ömründe kıldığı bütün namazları değiştirebileceğini
*Haşir günü Fetullah Gülen’in hemen arkasında Mehdi Mesih’in askerleri olarak bu öğrencilerin saf tutacağını
*Bu görevi üstlenmediklerinde Allah ve Peygambere hesap verecekleri dünyalarını kaybedecekleri gibi ahiretlerini de kaybedecekleri anlatılır

Askeri okullara hazırlanan öğrencileri evlerde eğiten kişiler bile özel bir eğitimden geçerek ve seçilerek bu göreve getiriliyor hatta her birine özel kod isim veriliyor (ayrıntıları buraya yazmak çok yer tutar)
Ama şurası kesin; askeri okul öğrencileri Fetullahçı Terör Örgütünün en önemli halkası. 
Sınav soruları örgüt tarafından kendilerine verilmiş olan bu öğrencilerin, spor ve mülakat konusunda da örgütün yardımıyla hiçbir sorun olmadan askeri okullara girişi sağlanıyor.

Hatta olası sağlık kontrolünde sorun yaşamamak için örgüt üyesi doktorlar görev almasına rağmen işi şansa bırakmamak için, aday öğrencilerin sudan bahanelerle örgütün hastanelerine götürülerek çaktırmadan muayene edildiklerini de FETÖ Ana Dava iddianamesinde okuduk.
Yanlışla FETÖ üyesi olmayan gençlerde bu okulları kazanırsa ya spor sınavında ya mülakatta ya da gözden kaçıp da okula giren olursa yıldırma ve tehdit yöntemleriyle okullardan uzaklaştırıldıklarını da okuduk.

Örgüt mensubu öğrencilerin sınavı kazandıktan sonra neler yapacağı da örgüt tarafından talimatla belirleniyor.
Sınavı kazanan öğrenciyle görüşecek abi, hafta sonu yapılacaklar, ilk buluşmadan sonra ne zaman nerede buluşulacağı, nerelere gidilebileceği v.s. hepsi inanılmaz bir talimatname ile belirleniyor.

Ayrıntı olarak şunu da yazabiliriz; Deniz Lisesi ve Hava Harp Okulunda okuyanların Ramazan’da oruç tutmamaları, Maltepe, Işıklar, Kuleli Askeri Lisesi ve Kara Harp Okulunda okuyan öğrencilerin okullarda yapılacak anket durumuna göre oruç tutabilecekleri, ancak zaman zaman oruç tutmayarak gerektiğinde tutmayabileceği izlenimi vermesi gerektiği bile bu talimatlarda yazıyor.

Askeri öğrenciler, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen’in emri üzerine, memleketlerindeki (Askeri okulları kazandıkları il) Örgütüne zimmetlenmiştir.
Yani aslında askeri öğrenci filan yok, örgüt abilerinin emirlerini yerine getiren militanlar var.

Ayrıntı olarak son bir paragraf yazalım ŞOK Mangaları:
Askeri okullarda özellikle harp okullarında okuyan öğrencilerden;
Başta örgüt mensubu olup da sonradan ayrılanlar
Örgütün kendisine rakip ve düşman olarak hedef belirlediği kesimlerden olanlar
Babası asker olmasına rağmen örgütten olmayan askeri öğrencilerin,
Okullardan kendi isteğiyle ayrılmalarını sağlamak için örgüt, okullara “Şok Mangaları” adı verilen sözde eğitim birlikleri kurmuştur.
Bu manga zor şartlarda ve TSK’nın eğitim yönetmeliğinde olmayan işkenceye varan eğitimler vermiştir bu yöntemle tüm “ayrık otları” harp akademilerinden temizlenmiştir. (Ayrıntı için Kurmay albay Mustafa Önsel’in Ağacın Kurdu kitabı okunabilir) 
Şimdi tüm bunları niçin yazdık?
Geçtiğimiz hafta Yargıtay, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Sultanbeyli dosyasında müebbet hapis cezası verilen 71 askeri öğrencinin cezasını bozdu ve karar sonrası bazı öğrenciler tahliye edildi.
Kimdi bu “askeri öğrenciler”?
Hava Harp Okulu öğrencileriydiler, yani FETÖ’nün en gözde okulunun öğrencileri, hani FETÖ’cü olmayanın giremediği girse bile mezun olmadığı okul.
Bu öğrenciler 2016 Temmuz’unda bayram iznindeydi (1 Temmuz-10 Temmuz) 
Kamp paraşüt eğitimine gidecek 1,2,3. sınıf öğrenciler 10 Temmuz akşamı için Hava harp Okuluna.
Paraşüt eğitimine gidecek 3. Sınıf öğrencisi 143 Harbiyeli 11 Temmuz’da Ankara’ya gitmişti.
Geri kalan öğrenciler 13 Temmuz Çarşamba günü Tatbiki Eğitim Kampı için Yalova Hava Meydanı Komutanlığına gitmişti.
Yalova’da İDO iskelesinde öğrencilere karşılama töreni düzenlendi törenin ardından (Darbe atama listesinde ismi TRT İstanbul müdürü olan) Hava Harp Okulu Alay Komutanı Kurmay Albay Hüseyin Erzegezen Çiftlikköy belediye başkanını aradı. 16 Temmuz Cumartesi saat 03:00 sıralarında yapılması planlanan bir faaliyet için vasıtaya ihtiyaç olduğunu temin etmesini rica etti. Belediye başkanı otobüs ayarlayacağını söyledi.
Bu FETÖ’cü hain (Hüseyin Ergezen) Akıncı Üssünde yakalanan Hava Kuvvetleri İmamı Kemal Batmaz’la irtibatlıydı.
14 Temmuz Perşembe günü Hüseyin Ergezen,, 2. Filo komutanı K. Binbaşı Ali Akkaş, 3.filo komutanı Gazi Odacı, 4. Filo komutanı K. Binbaşı Ferhat Günay, ve Yüzbaşı Mesut Metin Kazancı ile makam odasında çok gizli toplantı yapıyordu.
15 Temmuz günü rutin olarak yapılması gereken bayrak töreni ve alay koşusu Hüseyin Ergezen tarafından iptal ediliyordu, öğrencileri çok yormamak gerekiyordu.
Her şey saat 03:00 için belirlendiği için yat içtiması saat 22:00 da verilmişti.
Darbe erkene alınınca Yalova’ya gelen telefonla saat 22:30 da öğrenciler silahlı ve teçhizatlı olarak içtima alanında toplandı.
Öğrencilere verilmek üzere 100’er adet G3 piyade tüfeği fişeği dağıtıldı.
Eldeki listeye göre öğrenciler gruplara ayrıldı.
İsimleri okunan öğrenciler otobüslere alındı.
Hazırlıklar esnasında Teğmen Faruk Şimşek darbe haberlerini cep telefonundan okuyarak okuduğu haberi Yüzbaşı Hasan Durak’a gösterdi Hasan Durak, baş parmağıyla boğazını kesme işareti yaparak “Biz yapmasak onlar bize daha kötüsünü yapacaktı” dedi.
Bu otobüslere Fatih Sultan Mehmet köprüsü, Boğaziçi Köprüsü, Sabiha Gökçen havaalanı, TRT ulus binası, İstanbul Valiliği, Atatürk Hava alanı Kulesi için takviye görevi verilmişti.

İşte Yargıtay’ın “askeri öğrenci” sandığı bir otobüs dolusu eli silahlı insan darbe görevi için çıktığı yolda Sultanbeyli’de halk ve polis tarafından durdurulmuş ve tamamı tutuklanarak müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.
Bunların nasıl öğrenci olduklarını, kime hizmet ettiklerini, kimden emir aldıklarını yukarıda anlatmaya çalıştım. Darbe görevi için isim isim seçilen ve silahlı bir şekilde görev yerlerine ulaşmaya çalışan bu darbeciler için suç işleyemeden yakalandılar manasına gelecek açıklamayla tahliye edilmeleri gerçek bir hukuk skandalıdır.

Darbeye katılma konusunda başarılı olamadıkları için tahliye edilmeleri çok tehlikeli sonuçlara işaret edebilir.
Darbe yapıldığını bildikleri halde, silahlı şekilde darbeye teşebbüs etmeleri bile müebbet hapis cezası almaları için yeterli olmalıydı diyor vicdanlar.
Bu davanın takipçisi olmak hepimizin boynunun borcudur.
Ne demişti bu “öğrencilerin” komutanı “Biz yapmasak onlar bize daha kötüsünü yapacaktı”.