SON DAKİKA
Hava Durumu

“Bize eğilmek yakışmaz, ayağa kalk” (2)

Yazının Giriş Tarihi: 14.07.2022 20:36
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.07.2022 20:36

HAİN DARBENİN İLK ŞEHİDİ; BÜLENT AYDIN
Bülent Aydın 1969 Taşburun /Iğdır doğumluydu, 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü hainlerin toplantı gerekçesiyle Genelkurmay Karargahı’na davet ettiği Kuvvet Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak, karargah bölgesine girdiğinde darbeci askerlerin saldırısına maruz kaldı. Zeki Çolak’ın yakın koruması Topçu Kıdemli Başçavuş Bülent Aydın, saldırıya karşılık vermek isterken öncelikle bacağından sonrasında göbek hizasında sol yanından vuruldu. Kahraman Astsubay Kıdemli Başçavuş Bülent Aydın, Cuntacıların bu hain tuzağında hayatını kaybederek saat 21:30 civarında 15 Temmuz darbe girişiminin ilk şehidi oldu.


Darbe girişinin duyulması üzerine toplanan Ak Parti teşkilatlarından biri de Altındağ ilçe teşkilatıydı, toplanan kalabalık Genel Kurmay Başkanlığına yürüdü.
Kalabalık vatandaş grubu Akay caddesinden İçişleri bakanlığının kesiştiği köprülü kavşağa geldiğinde darbeci teröristlerin helikopterden açtıkları ateşle birçok vatandaşımız şehit oldu.


Bu olaya rağmen Genel kurmay başkanının rehin tutulduğu haberini alan kalabalık hemen Genel Kurmay Başkanlığına geçti.
Ak parti Altındağ ilçe başkanı Ahmet Karaca ve teşkilat mensupları genel kurmay karargahının sürgülü bariyerlerini kırarak bahçesine girdiler, karargahın içine girmek için açık kalan bir pencereden faydalandılar.
Bahçeye girdiğinde sırtından vurulan Celalettin İbiş’e arkadaşları “geri çekilelim tehlikeli burası” dediklerinde İbiş “Niye çekilelim? Devlet, bayrak elden giderse çocuklarımızın yüzüne nasıl bakarız, ya öleceğiz ve şehit olacağız ayda yaralanıp gazi olacağız” dedi.
Karargâhın içine giren kalabalık, “Hulusi Paşa’yı bize verin” diye bağırıp odaları tek tek ararken kapalı siyah bölmeden üzerlerine ateş edilir ve açılan ateş sonucu Mesut Acu ve Resul Kaptancı orada şehit olur.
O gece Genel Kurmay Karargahında 12 vatandaşımız şehit olur.

Yaşar Güler Paşa elleri arkadan kelepçelenerek yerde sürüklenerek genel Kurmay Karargahında darbecilerin eline düşmüştü, paşayı karargâhtan kaçırmak için terörist Mehmet Akkurt ve Ömer Gürsel Çetin görev almıştı.
Paşayı araçla nizamiyeden çıkarmak isterken Yarbay Osman Tolga Kılıçaslan önlerine geçmiş araç yarbaya çarparak Kılıçaslan’ı metrelerce sürüklemişti, bu sırada araçtan inen terörist Mehmet Akkurt “Kapıyı aç yoksa komutanınızı öldürürüm” şeklinde konuşarak silahını Güler Paşa’ya doğrultur, daha sonra Yarbay Osman Tolga Kılıçaslan’ı hedef alarak önce kafasından sonra iki kez sırtından vurur (aldığı ölümcül yaralara rağmen Yarbay iyileşerek görevine döner)
Nizamiye takviye subayı Muhammed Reşit Budak olaylara şahit olunca elindeki MP-5 ile ateş açmaya çalışır ama silah tutukluk yapar, terörist Akkurt hızını alamamış olmalı ki tekrar Yarbay Kılıçaslan’a ateş açmaya yeltendiğinde beylik tabancasını çıkaran Muhammed Reşid Budak Akkurt’un göğüs bölgesine ateş eder, yere düşmeyen teröristi etkisiz hale getirmek için iki el daha ateş eder ve terörist orada can verir.
Gece 23:00’e doğru Genel Kurmay Karargâhı dahil tüm karargahlar teröristler tarafından işgal edilmişti.
Jandarma Genel komutanlığı saat 21:15 gibi işgal edilmiş, teröristlerin eline geçmişti ama önemli olan Jandarma Genel Komutanı’nın alınmasıydı.
Jandarma Genel Komutanı Galip Mendi 21:00 ‘da Tümgeneral Burhanettin Akın’ın kızının düğünündeydi.
Düğünde genel kurmay karargahından silah sesleri geldiği haberini alarak Jandarma harekat merkezi ve genel kurmayı arar ama ulaşamaz, düğünden çıkarak aracının gelmesini beklerken Özel Kuvvetler komutanı Zekai Aksakallı Paşa ile karşılaşır sohbet ederler Aksakallı Paşa’nın olaylardan o an haberi olur
Galip Mendi’nin makam aracı yaklaşınca emir subayı Murat Yılmaz sivil kıyafetleriyle koşarak Mendi’nin yanına geldi Murat Yılmaz da darbeciydi görevi Galip Mendi’yi eşi olmadan tek başına makam aracına bindirmekti.
Terörist Murat Yılmaz, Galip Mendi’ye “Komutanım 1. Başkan ve 2. Başkan Genelkurmay karargahında toplantıdalar, acilen gitmemiz gerekiyor” der.

Mendi eşine dönerek “Araca bin, seni konuta bırakıp karargaha geçeceğim” der, terörist Murat Yılmaz devreye girerek “Acil bir durum var sizi karargaha götürmem lazım, eşiniz için ayrı bir hazırladım” der ve Mendi araca biner, araca biner binmez sol kapı açıldı ve Konya Jandarma Bölge komutanı Timurcan Ermiş adlı terörist eğitim elbiseli ve silahlı olarak araca biner. 
Mendi Paşa bu görüntüye çok şaşırır, terörist Ermiş “Akıncı üssünde size bilgi verilecek birlikler faaliyete geçti darbe yapılıyor, özel kuvvetler işin içinde sizide aramızda görmek istiyoruz” der.
Galip Mendi söylenenlere şiddetle karşı çıkar ama araba akıncı üssüne doğru hızlıca ilerlemekteydi.
Özel Kuvvetler, darbenin en önemli gücüydü, Cumhurbaşkanı’na suikast bile özel kuvvetler düşünülerek planlanmıştı.
Özel kuvvetlerden darbeye katılacak önemli teröristlerden biri de Semih Terzi’ydi, Silopi’de Özel Kuvvetler Karargahında görevliydi, sıkıyönetim direktifinde adı Özel Kuvvetler Komutanı olarak yazılmıştı ama Ankara’ya gelmek için Aksakallı Paşa’dan izin alması gerekiyordu.
Oyun, yalan, hile, kumpas denince ilk akla gelen elbette FETÖ’ydü ve terörist komutan Terzi yine bu yöntemi kullanacaktı.
Semih Terzi 13 Temmuz Çarşamba günü saat 20:24 te eşi Nazire Terzi’yi aradı ve “Özel kuvvetler komutanı Zekai Aksakallı’nın eşi Nursen Aksakallı’yı ara annemin çok hasta olduğunu ve bana çok düşkün olduğunu söyle” dedi.
Nazire Terzi söylenenleri Nursen Aksakallıya aktardı. Talep insaniydi ortada hasta bir anne vardı ve Tümgeneral Zekai Aksakallı Semih Terzi’nin Cuma günü öğleden önce Ankara’ya gelmesine izin verdi.
Darbeci teröristler darbe planlarında, hem Özel kuvvetler karargahını işgal etmek hem de Zekai Aksakallı Paşa’yı derdest etme kararı almıştı. Aksakallı Paşa darbe günü saat 14:00’a kadar genel kurmay ’da terörle mücadele toplantısındaydı.
Akşam ise Burhanettin Aktı’nın düğünündeydi, düğünde protokole uygun olmayan oturma düzeni canını sıkmıştı ve takı töreni sonrası 21:00 da eşiyle birlikte salondan sivil bir araçla ayrıldı.
Paşa’yı derdest etmekle görevli darbeci Fatih Yarımbaş paşanın aracını takip ediyordu, bir süre sonra Paşa’nın aracının önüne kıran MercedesVito marka minibüs Paşa’nın aracını durdurmuş yandanda başka bir sivil araç sıkıştırmıştı.
Bir fırsatını bulan Zekai Paşa kendisini almaya gelen kişilerle fiziki mücadele eder, şoförü aracı geri viteste bekletirken Paşa araca binince darbecileri şimdilik atlatmayı başarırlar.
Aksakallı Paşa’nın zırhlı bir araçla Konya yolunda olduğu bilgisini alan darbeciler helikopterlerle o zırhlı araca ateş ederek kullanılmaz hale getirirler, Zırhlı araç içindeki üç özel kuvvet personeli ağır şekilde yaralanır ama Aksakallı Paşa araçta değildir.
Aksakallı Paşa rehin alınmaktan kurtulmuş Özel Kuvvetlerin işgal edilmesini engellemeye çalışıyordu ama karargahta aradığı hiçbir subay Paşa’yı dinlemiyor komutan olarak Semih Terzi’ yi dinleyeceklerini söylüyordu.
Bu koşullarda Aksakallı Paşa emir subayı olan ve o sırada karargahta bulunan Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir’i cep telefonundan aradı, öncelikle darbecilerin başı konumunda olan Albay Ümit Bak ve Mehmet ali Çelik’in ne yaptıklarını kontrol etmesini fırsat bulursa onları etkisiz hale getirmesini istedi.
Halisdemir emir üzerine önce keşif yaparak Paşa’yı aradı darbecilerin odalarında olduğunu kapılarında silahlı darbeciler olduğu bilgisini verdi, Aksakallı” fırsat olursa Ümit Bak’ı öldür” emrini verdi.
O gece Aksakallı Paşa ile Halisdemir 8 kez görüşürlerson görüşme saat 02:10 da yapılır arayan Ömer Halisdemir’ di “Helikopterlerin kışlaya yaklaşmakta olduğu bilgisini verir.
Bunun üzerine Aksakallı Paşa “Semih Terzi’nin darbeye katılan bir vatan haini olduğunu kesinlikle karargahın komutasını ona bırakmamasını ve bu işin sonunda şehadet olduğunu” söyledi.
Şehit Ömer Halisdemir, hiç düşünmeden “Emredersiniz komutanım” dedi, İşin sonunda şehadet olunca Aksakallı, Halisdemir’e “Hakkını helal et” dedi. Halisdemir de “Helal olsun komutanım” diye cevap verdi.
Kısa süre sonra ilk helikopter karargaha indi ve helikopterden inen özel kuvvetler personeli güvenlik alarak kama düzeninin de ikinci helikopterden inen Semih Terzi’nin güvenliğini sağlamaya çalışıyordu.
Terörist Semih Terzi beraberindeki timle karargah binasına yürümeye başladı, Ömer Halisdemir dikkat çekmeden karşılayanların arasına karıştı, Halisdemir, karargah binasına çok az bir mesafe kala, Semih Terzi’nin güvenliğini alan tim personelinin geride kalmasını da fırsat bilerek sağ tarafından Semih Terzi’ye yaklaştı. Ve daha önce ağzına mermi sürdüğü beylik tabancasını çıkararak Semih Terzi’ye doğrultarak üç el ateş etti.
Terörist Semih Terzi yere yığıldı saat 02:16’ yı gösteriyordu, emir yerine getirilmiş darbenin en önemli isimlerinden biri bertaraf edilmişti.
Darbeciler, Ömer Halisdemir’i kısa süre sonra yakalayarak ateş etmeye başladılar, Halisdemir ağaçlık alanda ağır yaralı olarak yerde yatmaktayken darbeci alçaklar tarafından yerde sürüklenerek karargah alanına alınır.
Kısa süre sonra olay yerine gelen ambulans gelir Halisdemir’ in nabzı az olsa da atmaktadır ama hastaneye götürmeyi düşünmezler aksine yarım kalan işlerini tamamlamak tim personeli alçak FETÖ’cü Üsteğmen Mihrali Atmaca’ya düşer, terörist atmaca beylik tabancasıyla Ömer Halisdemir’ e iki el daha ateş eder.
Saat 02:27 de Ömer Halisdemir şehit olur
Darbeci alçaklar, ambulansla ilk müdahaleyi yaptıkları terörist Semih Terzi için helikopter çağırıp üç kurşun yemiş cesedi bir umut GATA’ya götürürler.
Bu bayrak, bu topraklar, bu devlet için şehit olanlar kervanına Ömer Halisdemir’ de katılıyordu.
“Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor
Bir Hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor”
Darbe için önemli bir başka unsur Komandolardı, planlara göre nakliye uçaklarıyla komandolar alınacak Ankara’ya getirilecekti.
Nakliye uçakları yoğun itirazlar defalarca görüşmelere rağmen kaldırılmıştı ama önemli olan uçakların havaalanlarına inmesiydi.
Nitekim Şırnak’tan alınacak komandolar için havalanan Mavi-35 uçuş ekibi Şırnak havaalanı sivil idareciler tarafından kapatıldığı için inemiyordu inseler bile komandoları bulamayacaklardı çünkü havaalanına harekâthalinde ki komandolar emniyet güçleri tarafından gözaltına alınmıştı.
Bir diğer havaalanı Denizli Çardak havaalanıydı, komandolar havaalanında bekliyordu. Ancak yine sivil idarenin koordinasyonunda havaalanının ışıkları kapatılmıştı. 
Ve nakliye uçakları Malatya’ya inmişti,” darbe başarılı olmazsa hava kuvvetleri ülkeyi yerle bir edecek” demişlerdi ya işte bu uçaklar Malatya’dan kalkacak olan 4 tane F-4 bombardıman uçaklarıydı ama Malatya pisti nakliye uçaklarıyla kapalı olduğu için kalkamıyorlardı.
Komandolar Ankara’ya intikal edememiş darbe girişimi bir yara daha almıştı.
Saat 22:00 dan itibaren Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık dairesi başkanlığı teyakkuza geçmişti, personel daireye çağrılmış, helikopterler hazırlanmıştı
Darbeci Ekrem Aydoğdu ve Mustafa Azimetli ikilisinin uçağı F-16 d blok 40 uçağıydı ve iki adet GBU 10 mühimmat ile yüklüydü, uçak havalandıktan sonra terörist Azimetlikoordinatları girdi Hedef Havacılık dairesi ile özel harekat daire başkanlığıydı, uçak havalandı.
Terörist Azimetli Havacılık dairesindeki helikopter hareketliliğini görerek Akıncı üssüne rapor etti Akıncı üssündeki terörist komutan Ahmet Özçetin bombalanması emrini verdi.
Havada bulunan Mehmet Çetin Kaplan ve Ertan Koral yönetimindeki diğer uçak bombaları bıraktı.
Bombalama sonucunda 7 polis ŞEHİT oldu, 5 polis yaralandı.
Saldırıda şehit olan Ahmet ve Mehmet Oruç kardeşler ikizdi 1990 yılında Adana’da başladıkları hayata şehit mertebesiyle birlikte veda etmişlerdi.
Kimlikleri ancak tabancalarının seri numarasından teşhis edilebilmişti.
Hainlerin yeni hedefi Havacılık Dairesinin hemen yanı başındaki Özel harekat Dairesiydi.
Darbeci hain Pilot Kurmay Yüzbaşı Uğur Uzunoğlu Bandırma 161. Filo’da görevliyken Akıncı üssüne tayin olmuş 11 Temmuz Pazartesi göreve başlamıştı.
Babası emekli Polis memuruydu.
15 Temmuz Cuma günü babasının telefonundan 143. Filo subayı Selahattin Yorulmaz aradı “Bu akşam futbol maçı var, kadro dolu, bekliyoruz” dedi darbeci hain mesajı almıştı hemen Akıncı üssüne gitti.

Havadaki Gören uçağından havadaki diğer uçaklara Özel harekat Dairesinde hareketlilik var haberi verilince darbeci Binbaşı Mustafa Azimetli’nin uçağından GBU-10 bombası bırakıldı.
Bombalı saldırı sonucunda 47 polisimiz ŞEHİT oldu, 36 polisimiz yaralandı.
Bombalamada kullanılan mühimmat terörle mücadelede kullanılan önemli ve etki gücü yüksek mühimmattı, öyle ki Şehitlerimizin kimlikleri anacak DNA raporlarıyla tespit edilebildi.
Bu saldırı tek bir terör saldırısında en çok kayıp verdiğimiz saldırı olarak kayıtlara geçti.
FETÖ böyle bir terör örgütüydü, tarihimiz en büyük terör saldırısını bize yaşatan bir örgüttü ve öyle bir örgüttü ki polislerimizi şehit eden vatan haini terörist polis çocuğuydu.
Darbeci hainlerin hedeflerinden biri de Ankara Emniyet Müdürlüğüydü, 11 araçlık zırhlı konvoyla Emniyet Nizamiyesine dayandılar.
Halk yine darbecileri rahat bırakmıyor, bayrağına, devletine, ülkesine sahip çıkmak için emniyetin önüne toplanmıştı.
Kalabalık içerisinde birisi de Binali Yıldırım’ın TV konuşmasından etkilenerek sokağa çıkan Münire ve Bahri Aydın çiftiydi.
Bahri Aydın darbeci teröristlere yaklaşarak “Tank bizim, tüfek bizim, onunla bizimi vuracaksınız?” dedi.
FETÖ’ cü alçaklar silahını Bahri Aydın’a doğrultarak ateş etti ve Bahri Aydın karnından ve ayağından vuruldu.
Yaralanmış olmasına rağmen darbeci teröristler Bahri Aydın’ı takibi bırakmadı yere düşen Aydını tekrar vurmak isterken eşi Münire Aydın gelip “sen bu vatanın askeri değil misin ben bu vatanın anasıyım” dedi ve darbeci teröristler Münire Aydın’ı da karnından vurarak yaraladı.
Darbeci teröristler ateş açmaya devam etti ve Emniyet Müdürlüğü önünde çok sayıda vatandaşımız ŞEHİT oldu.
Buna rağmen halk darbecilere direnmeye devam etti.
(Yarın devam edecek...) 
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.