İnsan Mustafa Kemal’den ayrı olarak Kemalizm Türkiye'nin başına gelmiş büyük belalardan biridir. Ve ne yazık ki Kemalizm ideolojisini oluşturan ve uygulayanlar Mustafa Kemal Atatürk’ün son yıllarında da oldukça etkili olmuştur. 

Öncelikle Mustafa Kemal, Milli Kurtuluş Savaşı’nda ordumuzun komutanı ve ismi ve rejimi değişen devletimizin yeni haliyle ilk devlet başkanıdır. Bu bir faninin dünyada zaten ulaşabileceği en zirve noktadır. Tarihte savaşan ve yurdumuzu önceleyen bir çok Türk komutanı gibi Mustafa Kemal'de tarih ve milletin vicdanında yerini almıştır. 

Konumuz da zaten insan Mustafa Kemal değil Kemalizm. Kemalist kafa siyahı beyaz-beyazı siyah gösterme üstadıdır. Algı ve kurgu ile oluşturulan bir sistematikle 80 yıldır kurdukları vesayeti işletip milleti hiçe sayan bir yapıya sahiptir. Altını çizelim, Kemalizm vesayetinin bir miktar gücü azalmış olmasına rağmen etkileri ve tabuları hala devam etmektedir. 

Kemalizm, bir yandan demokrasi cumhuriyet bilmem ne naraları atarken bir yandan da demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan yöntemlerin sahibidir. 1946 seçimleri, 1982 Anayasa oylaması, 28 Şubat, 27 Nisan muhtıra girişimi bunlardan sadece birkaç tane örnek. 

Mesela Atatürk büst ve heykellerini ne kadar fazlalaştırırsa o kadar çağdaş ve modern olacağı gibi Atatürk sevgisinin de o kadar büyük olduğunu hissettirmek isterler. Stadyumların hepsinin isminin Atatürk olmasını isterler örneğin. Bir şeye kızdıklarında da Anıtkabir’e şikayete giderler örneğin. 

Ağızlarında bir nutuk türküsü tuttururlar ancak nutuk neden bahseder çoğu bilmez. Atatürk ilkeleri derler de 80 yıl boyunca bir tane onun gösterdiği yolda ilerleme sağlanmamıştır bunun nedenini söylemezler. 

Çağdaş uygarlık seviyesinin resmi bayramlarda atılan nutuklarla geleceğini zannederler. Otomobil üretmek, milli savaş uçağı üretmek, milli gemi üretmek, sınırına ve hukukuna sahip çıkmak, vatanın tek bir hakkını bile yedirmemek yerine hamaseti, palavrayı, yalanı dolanı daha bir makbul sayarlar. 

Tarihi saptırmak, bir kişiyi kutsarken diğerlerini karalamak en temel özellikleri. Oysa tarihin ve milletin iyisiyle kötüsüyle tümünü sahiplenmek gerekir. Hele şu Türk tarihinin ve milletinin 1923’te bu coğrafyada bittiğini düşünenler var ki Allah ıslah etsin demekten öteye gidemiyorum. 

Bunlar örneğin Osmanlı Devleti’ne düşmandır ama Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Milli Mücadeleyi yürüten subay kadrosunun Osmanlı askeri olduğunu asla akıllarına getirmez. Önceki gün Çanakkale Deniz Savaşları’nın 108 yıldönümüydü örneğin. Çanakkale ile gurur duyuyoruz millet olarak. Osmanlı Devleti’ni son deminde kazandığı muhteşem bir zaferdir. Ne resmi törenlerde ne de anlatımlarda ne yazık ki savaşın başkomutanı ve devlet başkanı geçmez. 

Savaşı kazanan ülke Osmanlı Devleti. Kazanan devletin başında ise Osmanlı Padişahı Sultan 5. Mehmet Reşat var. Çanakkale savaşının başında Başkomutan Vekili, Harbiye Nazırı ve Genelkurmay Başkanı sıfatıyla bu savaşı  baştan aşağı planlayıp cephede de yöneten kişi Şehidi ala gazi namdar Enver Paşa'dır! 

Yanya kahramanı Esat Paşa kolordu kumandanı, Mustafa Kemal ise yarbay rütbesinde bir tümen komutanıdır. Üstelik Çanakkale’de onlarca alay savaşmıştır. Bir alayın zaferi olarak kabul etmek de tüm savaşı bir tek askere mal etmek de doğru olmaz. Mustafa Kemal, savaşta başarılı olan komutanlardan birisidir. 

Tarihi algı yaparak ya da basık yaparak gizleyemezsiniz. Zaten savaşta başarı göstermiş, yeni simi ve yönetim şekli ile devletin ilk başkanı olmuş bir ismi gereksiz abartı ve kutsamalarla yükseltme gayreti saçmalıktır. Bir faninin ulaşabileceği zirveye ulaşmıştır. Ekleme yapmaya, hayali kahramanlıklarla sulandırmaya gerek yoktur. 

Ancak bizim Kemalistlerin de iflah olmaya niyeti yoktur. Keşke Mustafa Kemal’i ilahlaştırmaya çalışmak yerine bunca zaman söylediklerini yapsaydınız da bugünden çok daha ileride olsaydık. Hamasetin siyasetini yaparak ülkeye en fazla zaman kaybettiren kesim tartışmasız Kemalistlerdir.