Bu hafta da gazeteniz Şehir’de Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası üyelerinin ardından Bursa’nın 2. Locası Büyük Mason Mahfili üyeleri
Haber Giriş Tarihi: 27.01.2013 22:56
Haber Güncellenme Tarihi: 27.01.2013 23:56
Kaynak: Haber Merkezi
https://sehirmedya.com/
Bu hafta da gazeteniz Şehir’de Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası üyelerinin ardından Bursa’nın 2. Locası Büyük Mason Mahfili üyelerinin isimlerini yayımlıyoruz.
Bir önceki sayımızda genel olarak masonluk ve masonluğun tarihi ve yapısı hakkında bilgiler aktarmıştık. Bu sayımızda da masonik örgütlenmenin tarihi ve masonluktaki dereceler konusunda bilgi vereceğiz.
Geçen hafta Bursa medyasında ses getiren Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası Bursa üyelerinin ismini gazetemizde yayımlamamızın ardından Türkiye’deki masonik örgütlenmenin sadece yardımlaşma, hayrı ve kardeşliği önceleyen bir yapısı olduğu yönünde bir takım haksız eleştirilere muhatap olduk. Oysa Şehir Gazetesi olarak masonların hiçbir yardım faaliyeti içinde bulunmadıkları yönünde bir iddiamız olmadı. Ayrıca haberimize yöneltilen eleştirilerin niteliğine bakınca eleştiride bulunanların bu konuda son derece bilgi eksikliği bulunduğu da ayan beyan ortaya çıkıyor.
Bu sayımızda Büyük Mason Mahfili üyelerinin ismini açıklıyoruz, ayrıca masonik yapıdaki dereceler hakkında bir takım bilgileri okuyucularımızla paylaşıyoruz. Tüm bu bilgilerle, mason localarının sadece bir yardımlaşma kurumu olmadığına bunun ötesinde ezoterik bir yapılarının da olduğuna dikkat çekmek istiyoruz.
Türk masonluğunun tarihi, bizzat “Büyük Mason Mahfili Derneği Özgür Masonlar Büyük Locası” tarafından aşağıdaki şekilde aktarılmıştır. Özetleyerek buraya alıyoruz.
Türkiye’de mason yapılanması dört dönem içinde incelenebilir:
1- Osmanlı Devleti dönemi
2- Cumhuriyet dönemi
3- Türkiye'de masonluğun bölünme dönemi
4- Bölünme sonrası dönem
1- Osmanlı Devleti dönemi:
Türk Masonluğu’nun tarihi somut olarak 1909 yılına dayandırılır. Özellikle bundan sonra Türk Masonluğu’nun tarihi belgelendirildiği ileri sürülmektedir. 1861 yılında Osmanlı Devleti'nde masonluğun yüksek derecelerinde çalışma yapan eski ve kabul edilmiş İskoç Riti'nin Süprem (yüksek şura) Konseyi kurulmuş, fakat düzenli bir çalışma sağlayamamıştır. 1909 yılında ise bu mason örgütü doğrudan Türk masonlar tarafından “Şûra-yı Âli-yi Osmanî” adını taşımak üzere canlandırılır. Bundan kısa bir süre sonra da gene Türk masonların kurmuş oldukları yedi ulusal loca bir araya gelerek “Maşrık-ı Âzam-ı Osmanî” adı altında ilk Türk Mason Obediyansı(bir kaç locanın birleşmesinden oluşan büyük mason örgütü)nı oluşturulur.
Ulusal nitelikli Türk masonluğu, örgütlendikten sonraki ilk 15 yıl içinde hızlı bir gelişme gösteremez. Önce Balkan Savaşı, sonra Birinci Dünya Savaşı, ardından Kurtuluş Savaşı Meşrutiyet'in ilânından hemen sonraki yıllarda görülmüş olan ilk gelişim hızı yavaşlar. Ancak bu arada Maşrık-ı Âzam-ı Osmanî, Avrupa'da kurulmuş olan Uluslararası Masonluk Birliği'ne katılır.
2- Cumhuriyet dönemi:
Cumhuriyet’in ilânından hemen sonra Türkiye’deki mason örgütlerinin adları değiştirilir. Maşrık-ı Âzam-ı Osmanî "Türkiye Büyük Maşrıkı", Şûra-yı Âli-yi Osmanî de "Türkiye Yüksek Şûrası" şeklinde yeniden isimlendirilir. Cumhuriyet’in ilânından kısa bir süre sonra yürürlüğe giren cemiyetler kanunu uyarınca, gerek “Türkiye Büyük Maşrıkı” gerekse Türkiye Yüksek Şûrası birer resmî dernek olarak örgütlenir. 1927 yılında “Türkiye Büyük Maşrıkı” resmî olarak "Tekâmül-ü Fikrî Cemiyeti" adını alır. 1929 yılında ise bu derneğin adı "Türk Yükseltme Cemiyeti" olarak değiştirilir. Türkiye Yüksek Şûrası ise 1932 yılında "Türkiye Yüksek Masonluk Cemiyeti" adı altında kendi resmî derneğini kurar.
Türkiye Büyük Maşrıkı’nın da üye olduğu Uluslararası Masonluk Birliği'nin sekizinci genel toplantısı
1932 yılında İstanbul’da yapılır. Bu toplantı basında geniş ilgi toplar ve bir süre sonra Türkiye’de masonluğa karşıt eylemlerin yeniden başlamasına yol açar.
Büyük Mason Mahfili’nin verdiği bilgiye göre o yıllarda Cumhuriyet Halk Partisi’nin ileri gelenlerinden olan üç bakan, daha önce masonluğa girmek istemiş ve kabul edilmemiştir. Bunun sonucunda parti içinde masonluğa karşı bir kampanya başlatılmış ve bu konuda Mustafa Kemal’in de desteği aranmıştır. Mason örgütlerinin o tarihlerdeki ileri gelenleri, durumun hayli kritik bir boyuta varmış olması nedeniyle 1935 yılında locaların ve derneklerin kapatılmasına karar verirler. Büyük Mason mahfili’nin ileri sürdüğüne göre aslında o tarihteki olaylardan önce Atatürk’ün masonlara karşı hiçbir olumsuz tavrı olmamıştır. Bu konularda daha önce ne bir şey söylemiş ne de yazmıştı. Ancak, mason locaları ve dernekleri kapanır kapanmaz, bu olayın Atatürk’ün isteği üzerine gerçekleştirilmiş olduğuna dair bir söylenti çıkarıldı.
1935 yılında locaların ve derneklerin kapatılmasının ardından Türk masonları 13 yıl süreyle hiçbir örgütsel etkinlik faaliyetinde bulunmaz. Bu dönem Türk Masonluğu’nda "uyku dönemi" olarak adlandırılır. 1948 yılında önce “Türkiye Yüksek Şûrası” yeniden etkinliğe geçti. Masonluğun yüksek derecelerinde çalışan birimleri yöneten bu örgüt, aslında bir büyük locaya bağlı olarak çalışması gereken locaların da kurulmasını sağlayıp kendi yönetimi altına aldı. Masonluğun standart üç derecesinde çalışan locaların, "yüksek şûra" ya da "süprem konsey" olarak anılan yüksek dereceler otoritesinin yönetimi altında olması, masonluğun dünya çapında benimsenmiş olan örgütlenme kuralları ve yöntemine aykırı düşüyordu. İstanbul, Ankara ve İzmir’de kurulmuş olan locaların bir araya getirilerek, yeniden bir ulusal büyük loca kurulması için yoğun çabalar harcandı. Bu arada Yüksek Şûranın yönetiminde olmak üzere üç büyük kentte ayrı ayrı olmak üzere her biri "granloj" olarak anılan üç büyük loca kurulmuştu. Bunların bir araya getirilmeleri hayli zor olmakla birlikte başarıldı. 1957 yılında “Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası” adı altında yeni bir ulusal büyük loca oluşturuldu. Adının uzunluğu nedeniyle, çoğu zaman kısaca “Türkiye Büyük Locası olarak da anıldı. Buna paralel olarak yasalar uyarınca kurulan resmî derneğe de, önceden olduğu gibi “Türk Yükseltme Cemiyeti” adı verildi. Bundan böyle, masonluğun yüksek derecelerindeki çalışmaları düzenlemeyi sürdüren Türkiye Yüksek Şûrası da Türkiye Süprem Konseyi adını aldı. Yasal olarak yeniden kurulan derneğine de Türkiye Mason Derneği dendi.
1960'lı yıllarda artık Türk Masonluğu'nun artık hızla gelişmesi bekleniyordu fakat masonluğun kendi içinde yeni bir olay patlak verdi.
3- Türkiye’de masonluğun bölünmesi
1964 yılında Adalet Partisi'nin genel başkanlığına adaylığını koyan Süleyman Demirel'in mason olduğu ileri sürüldü. Büyük Mason Mahfili’nin belirttiğine göre Demirel 1956 yılında masonluğa girer fakat sonra “ilgisini yitirdiği için” locayla ilişkisini keser. O dönemde istek üzerine, Ankara'daki büyük üstat yardımcısı Enver Necdet Egeran, Demirel'in Türk Yükseltme Derneği'nde kaydının olmadığına dair bir yazı verir. Böyle bir belgenin verilmiş olması çoğu masonlarca "Türk masonluğu'nun politikaya âlet edilmesi" olarak nitelendirilir. Bu sebeple büyük locada büyük tartışmalar yapılır ve ertesi yıl Enver Necdet Egeran'ın büyük üstatlığa seçilmesi, Büyük Locadaki tartışmaları daha da alevlendirir. Öte yandan “Türkiye Süprem Konseyi” de bu konuya karışıp sert bir tutum ortaya koyunca, Büyük Loca yönetimiyle arası açılır. Türk masonluğu bir buçuk yıllık bir süre boyunca masonik çalışmaları bu tartışmalar sebebiyle askıya alır; sonunda kimi masonlar localarından ayrılıp kendi başlarına bağımsız 6 yeni loca kurar. İzmir’deki localardan biri tüm üyeleriyle birlikte Büyük Locadan kopar. İşte bu 7 loca 1966 yılında bir araya gelerek “Türkiye Büyük Mason Mahfili” adı altında yeni bir büyük loca oluşturur. Aynı adı taşıyan bir de dernek kurulur. Böylece Türkiye’de masonluk ikiye bölünür. Türkiye Süprem Konseyi, Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası ile ilişkilerini keserek, yeni kurulan Türkiye Büyük Mason Mahfili'ne kucak açar. Türkiye Süprem Konseyi’nden ayrılan kimi yüksek dereceli masonlar Türkiye Yüksek Şûrası adı altında başka bir örgüt oluştururlar. Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti'nin Türkiye'deki bu ikinci yönetsel organı, T.C. Dernekler Kanunu uyarınca "Türkiye Fikir ve Kültür Derneği" adını alır.
Türkiye Büyük Mason Mahfili, çalışmalarını Türk Masonluğu'nda öteden beri benimsenmiş olan liberal masonluk anlayışı doğrultusunda yürüttü. Pek az sayıda masonun katılımıyla kurulmuş olduğundan, ilk birkaç yılda hayli ağır bir gelişim sağlayabildi. 1970'li yıllarda üyelerinin sayısı belirgin bir artış gösterdi ve yeni locaların kurulmasına başlandı.
Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası ise, dünya çapında masonluğun en büyük niceliksel gücünü oluşturan Anglosakson Masonluğu Topluluğu’na katılmaya yöneldi. Anglosakson masonluğu topluluğunun önderi niteliğindeki İngiltere Birleşik Büyük Locası, konsekrasyon (Dinsel esinlenmeli fakat geleneksel ya da simgesel nitelikli bir tür kutsama) uygulamasını, Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası'nın "düzenli bir büyük loca" olarak tanınması için yetersiz buldu. Büyük Loca’nın tüzük ve ritüelleri üzerinde yer yer birtakım değişiklikler yapıldı. Bu da yetmedi. İngiltere Birleşik Büyük Locası 'nın Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası 'nı "düzenli bir masonik örgüt" olarak tanıyabilmesi için, kökeninde daha önce kendisinden patent almış bulunan bir locanın bulunması gerekiyordu. Bunun üzerine, 1909 yılında daha önce Mısır Obediyansı’na bağlı iken Maşrık-ı Âzam-ı Osmanî'ye katılmış olan "Resne" adlı loca, Türk masonluğunun kökeni olarak gösterildi. Bunun üzerine İngiltere Birleşik Büyük Locası 1970 yılında Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası 'nı düzenli bir mason örgütü olarak tanıdı. Böylece Türkiye’deki masonluğun bölünmesi, 1965 yılında patlak vermiş birtakım iç olayların ardından Ortaya biri liberal masonluk, diğeri Anglosakson masonluğu kanadında olmak üzere iki ayrı mason büyük locası ve gene bu kanatlarda yer alan iki ayrı yüksek dereceler otoritesi çıktı.Türkiye Süprem Konseyi liberal masonluğu benimseyen Türkiye Büyük Mason Mahfili ile 1968 yılında kurulan Türkiye Yüksek Şûrası ise artık Anglosakson masonluğu kanadında yer alan Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası ile ilişki kurmayı sürdürdü.
1973 yılında T.C. dernekler kanunu'nda yapılan bir değişiklikle derneklerin adlarının başında yer alabilen "Türk" ya da "Türkiye" sözüne kısıtlama getirildi. Bunun üzerine Türkiye’deki tüm mason örgütlerinin adlarının başında yer alan "Türkiye" sözü kaldırıldı. 1980'li yılların sonlarında, Büyük Mason Mahfili'nin kimi üyeleri, Türkiye’de kadınların mason olabilmelerinin sağlanması bakımından başlatılan girişimleri desteklediler. Bu bağlamda 1989 yılında önce "Çağdaş Kardeşlik Dayanışma Derneği" adı altında bir dernek kuruldu. 1991 yılında bu derneğin üyelerinin masonluğa girebilmeleri amacıyla bir geçici loca oluşturuldu. Masonluğa giren kadınlar dört ayrı loca kurdular. Aynı yıl bu localar bir araya geldi ve "Kadın Büyük Mason Locası" adını alan bir büyük loca oluştu. Kadın masonlar sonradan hem bu örgütün hem de derneğin adını “Kadın Masonlar Büyük Locası” olarak değiştirdiler.
Büyük Mason Mahfili,1993 yılından bu yana “Özgür Masonlar Büyük Locası” adını kullanmaktadır. Türkiye'de üç ayrı mason büyük locası vardır. Masonluktaki yüksek dereceler büyük locadan ayrı bir örgüt çatısı altında yürütüldüğünden, böylece yurdumuzda şu anda beş bağımsız mason derneği bulunmaktadır. Türkiye çapında Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası'nın 154 locası ve 10,700 kadar üyesi, Özgür Masonlar Büyük Locası'nın 36 locası ve 2,300 dolayında üyesi, Kadın Masonlar Büyük Locası'nın ise 9 locası ve 550 üyesi bulunmakta.
Masonlukta dereceler
Masonlukta mutlak olmamakla beraber 33 derece bulunmaktadır. Özellikle Türkiye’deki mason locaları 33 derece üzerine düzenlenmiştir. Bu dereceler sırası ile şöyle:
1. Derece: Çırak
2. Derece: Kalfa
3. Derece: Usta
4. Derece: Ketum Üstat
5. Derece: Mükemmel Üstat
6. Derece: Sır Kâtibi
7. Derece: Nazır
8. Derece: Bina Emiri
9. Derece: Dokuzlar’ın Seçilmiş Üstadı
10. Derece: Onbeşler’in Seçilmiş Üstadı
11. Derece: Yüce Seçilmiş Şövalye
12. Derece: Üstat Mimar
13. Derece: Solomon Krallığı’nın Şövalyesi
14. Derece: Yüce Üstat (Kutsal Kubbe Büyük Seçilmişi)
20. Derece: Düzenli Locaların Büyük Saygıdeğer Üstadı
21. Derece: Prusya Şövalyesi
22. Derece: Lübnan Prensi (Krali Balta Şövalyesi)
23. Derece: Sır Sandığı Başkanı
24. Derece: Sır Sandığı Prensi
25. Derece: Tunç Yılan Baş Şövalyesi
26. Derece: İskoçyalı Papaz (İnayet Prensi)
27. Derece: Kudüs Tapınağı’nın Hakim Amiri
28. Derece: Güneş Şövalyesi
29. Derece: Saint Andre Büyük İskoçyalısı
30. Derece: Seçilmiş Büyük Kadoş Şövalyesi
31. Derece: Büyük Müfettiş Kumandan
32. Derece: Kutsal Sır Yüce Prensi
33. Derece: Hâkim Büyük Genel Müfettiş
Peki, masonluk derecelerinde kalma süresi ve terfi mekanizması nasıl işlemektedir?
Masonluğa “tekris edilerek” alınan bir kimseye, “Remzî” ve “felsefî” dereceler içinde yükselerek masonluğun en üst seviyesine (33. derece ve “ötesi...”) kadar yükselmesinin yolu açılır. Burada “tekris” kelimesi “aydınlanma” olarak düşünülebilir. Sonuç itibari ile masonlukta yükseliş remzî ve felsefî olmak üzere derece derece gerçekleştirilir. Remzî yükseliş derece grupları içinde gerçekleşirken felsefî yükseliş grup yükselmesi şeklinde olur. Çırak olarak masonluğa başlayan kişi üstatlığa kadar yükselir ki bu yükselmeye Operatif-Amelî masonluktan kalma tabirle, “Nafaka artırımı” ismi verilir.
4-14. derecelerde meşhûr Hiram (usta) felsefesi(Masonluğun kurucusu sayılan kişi) işlenir. Daha çok Yahudi inançları hâkimdir... Bu devre, "tekemmül" seviyesi olarak bilinir.
15-18. dereceler, bir ara mertebedir. Daha genel bilgiler verilir. Bu dereceler, "şapitr" diye adlandırılır.
18-30. derecelerde ise "üst felsefe" işlenir. Bu devrede sâlik, bütün dinî inançlarından arındırılmaya çalışılır. Bu dereceler, "aropaj" seviyesidir.
31-33. dereceler, herkesin ulaşabildiği mertebeler değildir. İdârî mertebelerdir... Girebilenler, çeşitli kurullarda, yönetim kademelerinde görev alırlar. Buradakiler, artık gerçek (!) "üstât" kabul edilir.
"Türkiye Büyük Locası Tüzüğü”nün 102-109. maddelerine göre; “Çırak”lık mevzusunda masonik bilgileri eksiksiz edinmiş ve “Tekris”inden 1 sene geçmiş ve Locası’na devamlı gitmiş ve en az 10 celsesinde hazır bulunmuş Çırak Birader’in “nafakası arttırılır”, “Kalfa”lığa çıkarılır.
1. dereceden 33. dereceye yükselmek için 7 sene gerekmekte olduğu zannedilmektedir.
Kabala ve Masonluk
Mason örgütü kabala ile çok yakından ilgili olan bir grup olduğu söylenmektedir. Masonluk Kabala'daki sembollerin birçoğunu aynen alması aslında bunun bir kanıtıdır. Bu sembollerin içinde en önemlisi Sefirot denilen şifresel grafiktir. Kabalist felsefenin şematik özeti olan bu çizim, hem mason hem de kara büyü kaynaklarında geçer. Sefirot ayrıca mason localarındaki oturuş şeklini de belirler. Masonların loca dizilişi, bu modele göre uygulanmaktadır. Fakat bu sır çok az masonun bildiği bir gerçektir. Masonluğa yeni giren birisini derece derece eğiten masonlar, Kabalist felsefeyi ona yavaş yavaş aşılarlar. 33 derece içinde giderek yükselen mason, yoğrulduğu felsefenin Kabala olduğunu çok sonraları öğrenir. Bir masonun özelikle 27. dereceyi aşabilmesi için tüm inançlarını ve dünya görüşünü masonluk prensiplerine uydurmaya kesin olarak karar vermiş olması gerekmektedir. Çünkü bu dereceden sonra masonluk bambaşka bir şekle bürünür. Bundan sonra mason, gizli bir eğitime alınır. Hayatın yorumu, Kabala'da yer alan mistik şifre sistemleriyle yapılır. Her türlü kavram yerini tamamen Kabala esaslı sembol ve simgelere bırakmıştır. Kabala'nın en belirgin özelliği olan büyü, bu aşamada devreye girer. Bazı kaynaklarda söylendiğine göre masonlukta 33. dereceye gelecek kişide aranılan en önemli özelliklerden biri, medyumluğa olan yatkınlıktır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Bursa'nın 2. Locası: Büyük Mason Mahfili
Bu hafta da gazeteniz Şehir’de Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası üyelerinin ardından Bursa’nın 2. Locası Büyük Mason Mahfili üyeleri
Bir önceki sayımızda genel olarak masonluk ve masonluğun tarihi ve yapısı hakkında bilgiler aktarmıştık. Bu sayımızda da masonik örgütlenmenin tarihi ve masonluktaki dereceler konusunda bilgi vereceğiz.
Geçen hafta Bursa medyasında ses getiren Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası Bursa üyelerinin ismini gazetemizde yayımlamamızın ardından Türkiye’deki masonik örgütlenmenin sadece yardımlaşma, hayrı ve kardeşliği önceleyen bir yapısı olduğu yönünde bir takım haksız eleştirilere muhatap olduk. Oysa Şehir Gazetesi olarak masonların hiçbir yardım faaliyeti içinde bulunmadıkları yönünde bir iddiamız olmadı. Ayrıca haberimize yöneltilen eleştirilerin niteliğine bakınca eleştiride bulunanların bu konuda son derece bilgi eksikliği bulunduğu da ayan beyan ortaya çıkıyor.
Bu sayımızda Büyük Mason Mahfili üyelerinin ismini açıklıyoruz, ayrıca masonik yapıdaki dereceler hakkında bir takım bilgileri okuyucularımızla paylaşıyoruz. Tüm bu bilgilerle, mason localarının sadece bir yardımlaşma kurumu olmadığına bunun ötesinde ezoterik bir yapılarının da olduğuna dikkat çekmek istiyoruz.
Türk masonluğunun tarihi, bizzat “Büyük Mason Mahfili Derneği Özgür Masonlar Büyük Locası” tarafından aşağıdaki şekilde aktarılmıştır. Özetleyerek buraya alıyoruz.
Türkiye’de mason yapılanması dört dönem içinde incelenebilir:
1- Osmanlı Devleti dönemi
2- Cumhuriyet dönemi
3- Türkiye'de masonluğun bölünme dönemi
4- Bölünme sonrası dönem
1- Osmanlı Devleti dönemi:
Türk Masonluğu’nun tarihi somut olarak 1909 yılına dayandırılır. Özellikle bundan sonra Türk Masonluğu’nun tarihi belgelendirildiği ileri sürülmektedir. 1861 yılında Osmanlı Devleti'nde masonluğun yüksek derecelerinde çalışma yapan eski ve kabul edilmiş İskoç Riti'nin Süprem (yüksek şura) Konseyi kurulmuş, fakat düzenli bir çalışma sağlayamamıştır. 1909 yılında ise bu mason örgütü doğrudan Türk masonlar tarafından “Şûra-yı Âli-yi Osmanî” adını taşımak üzere canlandırılır. Bundan kısa bir süre sonra da gene Türk masonların kurmuş oldukları yedi ulusal loca bir araya gelerek “Maşrık-ı Âzam-ı Osmanî” adı altında ilk Türk Mason Obediyansı(bir kaç locanın birleşmesinden oluşan büyük mason örgütü)nı oluşturulur.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
Ulusal nitelikli Türk masonluğu, örgütlendikten sonraki ilk 15 yıl içinde hızlı bir gelişme gösteremez. Önce Balkan Savaşı, sonra Birinci Dünya Savaşı, ardından Kurtuluş Savaşı Meşrutiyet'in ilânından hemen sonraki yıllarda görülmüş olan ilk gelişim hızı yavaşlar. Ancak bu arada Maşrık-ı Âzam-ı Osmanî, Avrupa'da kurulmuş olan Uluslararası Masonluk Birliği'ne katılır.
2- Cumhuriyet dönemi:
Cumhuriyet’in ilânından hemen sonra Türkiye’deki mason örgütlerinin adları değiştirilir. Maşrık-ı Âzam-ı Osmanî "Türkiye Büyük Maşrıkı", Şûra-yı Âli-yi Osmanî de "Türkiye Yüksek Şûrası" şeklinde yeniden isimlendirilir. Cumhuriyet’in ilânından kısa bir süre sonra yürürlüğe giren cemiyetler kanunu uyarınca, gerek “Türkiye Büyük Maşrıkı” gerekse Türkiye Yüksek Şûrası birer resmî dernek olarak örgütlenir. 1927 yılında “Türkiye Büyük Maşrıkı” resmî olarak "Tekâmül-ü Fikrî Cemiyeti" adını alır. 1929 yılında ise bu derneğin adı "Türk Yükseltme Cemiyeti" olarak değiştirilir. Türkiye Yüksek Şûrası ise 1932 yılında "Türkiye Yüksek Masonluk Cemiyeti" adı altında kendi resmî derneğini kurar.
Türkiye Büyük Maşrıkı’nın da üye olduğu Uluslararası Masonluk Birliği'nin sekizinci genel toplantısı
1932 yılında İstanbul’da yapılır. Bu toplantı basında geniş ilgi toplar ve bir süre sonra Türkiye’de masonluğa karşıt eylemlerin yeniden başlamasına yol açar.
Büyük Mason Mahfili’nin verdiği bilgiye göre o yıllarda Cumhuriyet Halk Partisi’nin ileri gelenlerinden olan üç bakan, daha önce masonluğa girmek istemiş ve kabul edilmemiştir. Bunun sonucunda parti içinde masonluğa karşı bir kampanya başlatılmış ve bu konuda Mustafa Kemal’in de desteği aranmıştır. Mason örgütlerinin o tarihlerdeki ileri gelenleri, durumun hayli kritik bir boyuta varmış olması nedeniyle 1935 yılında locaların ve derneklerin kapatılmasına karar verirler. Büyük Mason mahfili’nin ileri sürdüğüne göre aslında o tarihteki olaylardan önce Atatürk’ün masonlara karşı hiçbir olumsuz tavrı olmamıştır. Bu konularda daha önce ne bir şey söylemiş ne de yazmıştı. Ancak, mason locaları ve dernekleri kapanır kapanmaz, bu olayın Atatürk’ün isteği üzerine gerçekleştirilmiş olduğuna dair bir söylenti çıkarıldı.
1935 yılında locaların ve derneklerin kapatılmasının ardından Türk masonları 13 yıl süreyle hiçbir örgütsel etkinlik faaliyetinde bulunmaz. Bu dönem Türk Masonluğu’nda "uyku dönemi" olarak adlandırılır. 1948 yılında önce “Türkiye Yüksek Şûrası” yeniden etkinliğe geçti. Masonluğun yüksek derecelerinde çalışan birimleri yöneten bu örgüt, aslında bir büyük locaya bağlı olarak çalışması gereken locaların da kurulmasını sağlayıp kendi yönetimi altına aldı. Masonluğun standart üç derecesinde çalışan locaların, "yüksek şûra" ya da "süprem konsey" olarak anılan yüksek dereceler otoritesinin yönetimi altında olması, masonluğun dünya çapında benimsenmiş olan örgütlenme kuralları ve yöntemine aykırı düşüyordu. İstanbul, Ankara ve İzmir’de kurulmuş olan locaların bir araya getirilerek, yeniden bir ulusal büyük loca kurulması için yoğun çabalar harcandı. Bu arada Yüksek Şûranın yönetiminde olmak üzere üç büyük kentte ayrı ayrı olmak üzere her biri "granloj" olarak anılan üç büyük loca kurulmuştu. Bunların bir araya getirilmeleri hayli zor olmakla birlikte başarıldı. 1957 yılında “Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası” adı altında yeni bir ulusal büyük loca oluşturuldu. Adının uzunluğu nedeniyle, çoğu zaman kısaca “Türkiye Büyük Locası olarak da anıldı. Buna paralel olarak yasalar uyarınca kurulan resmî derneğe de, önceden olduğu gibi “Türk Yükseltme Cemiyeti” adı verildi. Bundan böyle, masonluğun yüksek derecelerindeki çalışmaları düzenlemeyi sürdüren Türkiye Yüksek Şûrası da Türkiye Süprem Konseyi adını aldı. Yasal olarak yeniden kurulan derneğine de Türkiye Mason Derneği dendi.
1960'lı yıllarda artık Türk Masonluğu'nun artık hızla gelişmesi bekleniyordu fakat masonluğun kendi içinde yeni bir olay patlak verdi.
3- Türkiye’de masonluğun bölünmesi
1964 yılında Adalet Partisi'nin genel başkanlığına adaylığını koyan Süleyman Demirel'in mason olduğu ileri sürüldü. Büyük Mason Mahfili’nin belirttiğine göre Demirel 1956 yılında masonluğa girer fakat sonra “ilgisini yitirdiği için” locayla ilişkisini keser. O dönemde istek üzerine, Ankara'daki büyük üstat yardımcısı Enver Necdet Egeran, Demirel'in Türk Yükseltme Derneği'nde kaydının olmadığına dair bir yazı verir. Böyle bir belgenin verilmiş olması çoğu masonlarca "Türk masonluğu'nun politikaya âlet edilmesi" olarak nitelendirilir. Bu sebeple büyük locada büyük tartışmalar yapılır ve ertesi yıl Enver Necdet Egeran'ın büyük üstatlığa seçilmesi, Büyük Locadaki tartışmaları daha da alevlendirir. Öte yandan “Türkiye Süprem Konseyi” de bu konuya karışıp sert bir tutum ortaya koyunca, Büyük Loca yönetimiyle arası açılır. Türk masonluğu bir buçuk yıllık bir süre boyunca masonik çalışmaları bu tartışmalar sebebiyle askıya alır; sonunda kimi masonlar localarından ayrılıp kendi başlarına bağımsız 6 yeni loca kurar. İzmir’deki localardan biri tüm üyeleriyle birlikte Büyük Locadan kopar. İşte bu 7 loca 1966 yılında bir araya gelerek “Türkiye Büyük Mason Mahfili” adı altında yeni bir büyük loca oluşturur. Aynı adı taşıyan bir de dernek kurulur. Böylece Türkiye’de masonluk ikiye bölünür. Türkiye Süprem Konseyi, Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası ile ilişkilerini keserek, yeni kurulan Türkiye Büyük Mason Mahfili'ne kucak açar. Türkiye Süprem Konseyi’nden ayrılan kimi yüksek dereceli masonlar Türkiye Yüksek Şûrası adı altında başka bir örgüt oluştururlar. Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti'nin Türkiye'deki bu ikinci yönetsel organı, T.C. Dernekler Kanunu uyarınca "Türkiye Fikir ve Kültür Derneği" adını alır.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
4- Bölünme sonrası dönem
Türkiye Büyük Mason Mahfili, çalışmalarını Türk Masonluğu'nda öteden beri benimsenmiş olan liberal masonluk anlayışı doğrultusunda yürüttü. Pek az sayıda masonun katılımıyla kurulmuş olduğundan, ilk birkaç yılda hayli ağır bir gelişim sağlayabildi. 1970'li yıllarda üyelerinin sayısı belirgin bir artış gösterdi ve yeni locaların kurulmasına başlandı.
Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası ise, dünya çapında masonluğun en büyük niceliksel gücünü oluşturan Anglosakson Masonluğu Topluluğu’na katılmaya yöneldi. Anglosakson masonluğu topluluğunun önderi niteliğindeki İngiltere Birleşik Büyük Locası, konsekrasyon (Dinsel esinlenmeli fakat geleneksel ya da simgesel nitelikli bir tür kutsama) uygulamasını, Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası'nın "düzenli bir büyük loca" olarak tanınması için yetersiz buldu. Büyük Loca’nın tüzük ve ritüelleri üzerinde yer yer birtakım değişiklikler yapıldı. Bu da yetmedi. İngiltere Birleşik Büyük Locası 'nın Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası 'nı "düzenli bir masonik örgüt" olarak tanıyabilmesi için, kökeninde daha önce kendisinden patent almış bulunan bir locanın bulunması gerekiyordu. Bunun üzerine, 1909 yılında daha önce Mısır Obediyansı’na bağlı iken Maşrık-ı Âzam-ı Osmanî'ye katılmış olan "Resne" adlı loca, Türk masonluğunun kökeni olarak gösterildi. Bunun üzerine İngiltere Birleşik Büyük Locası 1970 yılında Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası 'nı düzenli bir mason örgütü olarak tanıdı. Böylece Türkiye’deki masonluğun bölünmesi, 1965 yılında patlak vermiş birtakım iç olayların ardından Ortaya biri liberal masonluk, diğeri Anglosakson masonluğu kanadında olmak üzere iki ayrı mason büyük locası ve gene bu kanatlarda yer alan iki ayrı yüksek dereceler otoritesi çıktı.Türkiye Süprem Konseyi liberal masonluğu benimseyen Türkiye Büyük Mason Mahfili ile 1968 yılında kurulan Türkiye Yüksek Şûrası ise artık Anglosakson masonluğu kanadında yer alan Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası ile ilişki kurmayı sürdürdü.
1973 yılında T.C. dernekler kanunu'nda yapılan bir değişiklikle derneklerin adlarının başında yer alabilen "Türk" ya da "Türkiye" sözüne kısıtlama getirildi. Bunun üzerine Türkiye’deki tüm mason örgütlerinin adlarının başında yer alan "Türkiye" sözü kaldırıldı. 1980'li yılların sonlarında, Büyük Mason Mahfili'nin kimi üyeleri, Türkiye’de kadınların mason olabilmelerinin sağlanması bakımından başlatılan girişimleri desteklediler. Bu bağlamda 1989 yılında önce "Çağdaş Kardeşlik Dayanışma Derneği" adı altında bir dernek kuruldu. 1991 yılında bu derneğin üyelerinin masonluğa girebilmeleri amacıyla bir geçici loca oluşturuldu. Masonluğa giren kadınlar dört ayrı loca kurdular. Aynı yıl bu localar bir araya geldi ve "Kadın Büyük Mason Locası" adını alan bir büyük loca oluştu. Kadın masonlar sonradan hem bu örgütün hem de derneğin adını “Kadın Masonlar Büyük Locası” olarak değiştirdiler.
Büyük Mason Mahfili,1993 yılından bu yana “Özgür Masonlar Büyük Locası” adını kullanmaktadır. Türkiye'de üç ayrı mason büyük locası vardır. Masonluktaki yüksek dereceler büyük locadan ayrı bir örgüt çatısı altında yürütüldüğünden, böylece yurdumuzda şu anda beş bağımsız mason derneği bulunmaktadır. Türkiye çapında Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası'nın 154 locası ve 10,700 kadar üyesi, Özgür Masonlar Büyük Locası'nın 36 locası ve 2,300 dolayında üyesi, Kadın Masonlar Büyük Locası'nın ise 9 locası ve 550 üyesi bulunmakta.
Masonlukta dereceler
Masonlukta mutlak olmamakla beraber 33 derece bulunmaktadır. Özellikle Türkiye’deki mason locaları 33 derece üzerine düzenlenmiştir. Bu dereceler sırası ile şöyle:
1. Derece: Çırak
2. Derece: Kalfa
3. Derece: Usta
4. Derece: Ketum Üstat
5. Derece: Mükemmel Üstat
6. Derece: Sır Kâtibi
7. Derece: Nazır
8. Derece: Bina Emiri
9. Derece: Dokuzlar’ın Seçilmiş Üstadı
10. Derece: Onbeşler’in Seçilmiş Üstadı
11. Derece: Yüce Seçilmiş Şövalye
12. Derece: Üstat Mimar
13. Derece: Solomon Krallığı’nın Şövalyesi
14. Derece: Yüce Üstat (Kutsal Kubbe Büyük Seçilmişi)
15. Derece: Doğu Şövalyesi (Kılıç Şövalyesi)
16. Derece: Kudüs Prensi
17. Derece: Doğu ve Batı Şövalyesi
18. Derece: Salipverdi Şövalyesi (Güllü Haç Şövalyesi)
19. Derece: Büyük Pontif (Yüce İskoçyalı)
20. Derece: Düzenli Locaların Büyük Saygıdeğer Üstadı
21. Derece: Prusya Şövalyesi
22. Derece: Lübnan Prensi (Krali Balta Şövalyesi)
23. Derece: Sır Sandığı Başkanı
24. Derece: Sır Sandığı Prensi
25. Derece: Tunç Yılan Baş Şövalyesi
26. Derece: İskoçyalı Papaz (İnayet Prensi)
27. Derece: Kudüs Tapınağı’nın Hakim Amiri
28. Derece: Güneş Şövalyesi
29. Derece: Saint Andre Büyük İskoçyalısı
30. Derece: Seçilmiş Büyük Kadoş Şövalyesi
31. Derece: Büyük Müfettiş Kumandan
32. Derece: Kutsal Sır Yüce Prensi
33. Derece: Hâkim Büyük Genel Müfettiş
Peki, masonluk derecelerinde kalma süresi ve terfi mekanizması nasıl işlemektedir?
Masonluğa “tekris edilerek” alınan bir kimseye, “Remzî” ve “felsefî” dereceler içinde yükselerek masonluğun en üst seviyesine (33. derece ve “ötesi...”) kadar yükselmesinin yolu açılır. Burada “tekris” kelimesi “aydınlanma” olarak düşünülebilir. Sonuç itibari ile masonlukta yükseliş remzî ve felsefî olmak üzere derece derece gerçekleştirilir. Remzî yükseliş derece grupları içinde gerçekleşirken felsefî yükseliş grup yükselmesi şeklinde olur. Çırak olarak masonluğa başlayan kişi üstatlığa kadar yükselir ki bu yükselmeye Operatif-Amelî masonluktan kalma tabirle, “Nafaka artırımı” ismi verilir.
4-14. derecelerde meşhûr Hiram (usta) felsefesi(Masonluğun kurucusu sayılan kişi) işlenir. Daha çok Yahudi inançları hâkimdir... Bu devre, "tekemmül" seviyesi olarak bilinir.
15-18. dereceler, bir ara mertebedir. Daha genel bilgiler verilir. Bu dereceler, "şapitr" diye adlandırılır.
18-30. derecelerde ise "üst felsefe" işlenir. Bu devrede sâlik, bütün dinî inançlarından arındırılmaya çalışılır. Bu dereceler, "aropaj" seviyesidir.
31-33. dereceler, herkesin ulaşabildiği mertebeler değildir. İdârî mertebelerdir... Girebilenler, çeşitli kurullarda, yönetim kademelerinde görev alırlar. Buradakiler, artık gerçek (!) "üstât" kabul edilir.
"Türkiye Büyük Locası Tüzüğü”nün 102-109. maddelerine göre; “Çırak”lık mevzusunda masonik bilgileri eksiksiz edinmiş ve “Tekris”inden 1 sene geçmiş ve Locası’na devamlı gitmiş ve en az 10 celsesinde hazır bulunmuş Çırak Birader’in “nafakası arttırılır”, “Kalfa”lığa çıkarılır.
1. dereceden 33. dereceye yükselmek için 7 sene gerekmekte olduğu zannedilmektedir.
Kabala ve Masonluk
Mason örgütü kabala ile çok yakından ilgili olan bir grup olduğu söylenmektedir. Masonluk Kabala'daki sembollerin birçoğunu aynen alması aslında bunun bir kanıtıdır. Bu sembollerin içinde en önemlisi Sefirot denilen şifresel grafiktir. Kabalist felsefenin şematik özeti olan bu çizim, hem mason hem de kara büyü kaynaklarında geçer. Sefirot ayrıca mason localarındaki oturuş şeklini de belirler. Masonların loca dizilişi, bu modele göre uygulanmaktadır. Fakat bu sır çok az masonun bildiği bir gerçektir. Masonluğa yeni giren birisini derece derece eğiten masonlar, Kabalist felsefeyi ona yavaş yavaş aşılarlar. 33 derece içinde giderek yükselen mason, yoğrulduğu felsefenin Kabala olduğunu çok sonraları öğrenir. Bir masonun özelikle 27. dereceyi aşabilmesi için tüm inançlarını ve dünya görüşünü masonluk prensiplerine uydurmaya kesin olarak karar vermiş olması gerekmektedir. Çünkü bu dereceden sonra masonluk bambaşka bir şekle bürünür. Bundan sonra mason, gizli bir eğitime alınır. Hayatın yorumu, Kabala'da yer alan mistik şifre sistemleriyle yapılır. Her türlü kavram yerini tamamen Kabala esaslı sembol ve simgelere bırakmıştır. Kabala'nın en belirgin özelliği olan büyü, bu aşamada devreye girer. Bazı kaynaklarda söylendiğine göre masonlukta 33. dereceye gelecek kişide aranılan en önemli özelliklerden biri, medyumluğa olan yatkınlıktır.
Adı Soyadı, Baba adı
Abdullah Veli Aksaz, İsmail
Abdülkadir Yener, Yaşar
Adnan Önürmen, Suayip
Adnan Özdemir, İsmet
Ahmet Bican Güçlü, A.Aydın
Ahmet Atalay, Rasim
Ahmet Özer, Sait
Ali Artunç Ellergezen, Atamay
Alper Sarı , Türker
Alper Savaşır, Melin
Armağan Bilgin, M.Kemal
Asım Erkan, A.Süreyya
Aydın Cengiz , Fadıl
Ayhan Menkü, Erdinç
Aykut Yalav, A. Kerim
Aytekin Özer, Ahmet Hikmet
B.Murat Özgüven, Mustafa
Bora Akçay, Necip
C.Cahit Karabulut, Hıdır
Celal Cumurcul, Cemal
Cem Ersoy, Erol
Cengiz Üner, Hayrettin
Cengiz Zıvanacı, Haydar
Emrah Demirdağ , Recep
Ercan Erdem, Ahmet
Ergün Şen, Ahmet
Erhan Uludağ, Muzaffer
Ertan Erdal, Kemal
Feridun Yürüoğlu, Fehmi
Ferit Karslıoğlu, Ali
Ferruh Ulukardeşler, Naim
Fikret Üstenci, M.Ruhi
Galip Gürsoy, Mehmet
Gökhan Celbiş, Halil
Gürcan Çelik , Hasan
H.Faik Kartal, Yusuf
H.Hüsnü Özdinler, Refet
H.Neşet Türkmen, A.Nurettin
HakanM.Budunoğlu, Mehmet Lütfi
Halil İbrahim Mısır, Musa
Halil Kutlu, M.Şükrü
Hamdi Dizdar, Necati
Hasan Yılmaz, Osman
Hüseyin Baş, Osman
Hüseyin Gürkan, Hüseyin
İ.Nedim Köklü, Hikmet
İrfan Tuncer Şener , Latif
İrfan Demirler, Hüseyin
Kadir Sağdıç, Orhan
Levent Arer, Mehmet Servet
Levent Terliksiz, Muzaffer
M.Murat Dövencioğlu, Cemal
M.Necati Gereyhan, Cemil
M.Vural Temuciner, Feyzi
Mahmut Erdoğan, Mustafa
M.Buğra Küçükkayalar, Fevzi
Mehmet Haluk Cengiz , Ahmet
Melih Cavdar, Şevki
Melih Karakadıoğlu, M.Hüsnü
Mithat Yenice, Halil
Murat Işık , Halil
Murat Sakin, Fahri
Mustafa Cetingüç, Ali İsmet
Mustafa Elitez, İbrahim
Mustafa Öz, Hüseyin
Mücahit Korkut, Güngör
Nail Ketenci, Ali
Nail Topuz, İbrahim
Necati Yazar, Abdülkerim
Neşet Ömer Öğünç, Süreyya
Nihat Ceyhan, Gani
Nurettin Işık, M.Kasım
Oğuz Eldaş, İlhan
Okan Gültekin, Burhan
Okan Gültekin, Burhan
Oral Yaman, Mehmet Salih
Orhan Erdemir, Ali Kemal
Orhan Samur, Ahmet
Oryal Kahraman, Mehmet Tahir
Osman Özgür Orhan , Şaban
Özgür Kaytancıoğlu, Hilmi
R.Murat Ergüzel, Halit
Raif Güney, Mehmet
Recep Ayhan Gürus, Ali Gürkut
Sabri Gürbüz , Ali Cenani
Sami Başaran, Süleyman
Sedat Cerkezler, Yahya
Semih Gökhan Aydın, İsmail Sait
Serdal Can, Mustafa
Sinan Bozkurt, S.Fethi
Siyami Sinan Karaoğuz , Vedat
SüleymanBaştürk, Ahmet Rahmi
Şefik Cetiner, Mehmet
Şevki Boran, İsmet
Şükrü Şahin , Hasan
Tahir Gürol, Faik
Tan Haksal, H.Hilmi
Timur Yalcın, Hayrullah
Tufan Çilingir, Ahmet
Turgut Özmert, Cemil
Uğur Arabacı, T.Nusret
Umur Dora, Alaattin
Ünsal Akkaya, Şevket
Vedat Bayrak, Hasan
Veyis Öztürk, Sami
Ziyaettin Kurt, Osman
En Çok Okunan Haberler