SON DAKİKA
Hava Durumu

Çevik Bir kimlerin kurbanıdır?

Yazının Giriş Tarihi: 22.08.2021 20:36
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.08.2021 20:36

28 Şubat davasının iki mahkumu, bir zamanların kelle kesen, başkaldıranı, kökü dışarda (NATO) eli silahlı, bürokratik oligarşinin (Ordu demeye dilim varmıyor) tetikçisi, Çevik Bir ve bir zamanların faili mechullerinin malum organizatörü, Çetin Doğan tutuklanıp cezaevine konulmuştur. Yargılanabilmelerini bile muhal gördüğümüz bu suçluların, cezaevine konulmuş olmaları simgesel anlamda çok kıymet ifade etmekte ise de, tam adil bir durum olmadığını söyleyebilirim.

Çünkü adı geçen suçlular bu suçu tek başlarına işlemediler. Dışarıdan azmettiricileri bir yana, içerden gaz verenler, ele geçirdiği makamı, konumu, meşru siyasi iktidarı devirmek ve adı geçen vatan kurtaran şabanlara gaz vermek için kullananlar da en az bu kişiler kadar suçludurlar.

Misal: Beşli çete olarak bilinen, TİSK, TESK, TOBB, TÜRK- İŞ ve DİSK’in o dönemdeki tetikçi yöneticileri, Refik Baydur, Derviş Günday, Fuat Miras, Bayram Meral ve Rıdvan Budak’ın henüz ölmeyenlerinin derhal yargılanıp Çevik Bir’in yanı başındaki yerlerini almaları elzemdir.

Bunun dışında dönemin gazete sahipleri ve yöneticilerinden bazıları, hala ülkede köşe başlarından ahkam kesmeye devam ediyorlar. Azıcık onur ve haysiyet sahibi olsalardı, ‘ne yapıyorsunuz, biz onlara gaz verdik, onları biz muktedir hissettirdik, beraberdik’ deyip, yargılanma talep edip, tetikçilerinin yanındaki yerlerini alırlardı. Tuncay Özkan ve Uğur Dündar bir konferansta o dönemde mesleklerine nasıl ihanet ettiklerini ballandıra ballandıra anlatıyorlardı. Yargılanma talep etmeyeceklerine göre, savcıların bunlar hakkında mutlaka dava açmaları gerekir.

YÖK başkanı, üniversite rektörleri ve dekanları, bazı öğretim üyeleri… Bunlar da mesleklerinin onurunu ayaklar altına alarak, ‘eli silahlı çeteye dönüşmüş ordu bürokrasisi’ne gaz verme işine soyunmuşlardır. Öğrencilerinin eğitim hakkını engellemek için ellerinden gelen her şeyi yapmışlardır. Bunların da hapislerdeki yerlerine behemehal gitmeleri gerekir.

28 Şubat yargılamalarının yapıldığı günlerde şunu yazmıştım: “Darbenin sadece silahlı kanadının yargılanması adil değildir. Darbenin Şeyhi Fethullah Gülen’dir. Çevik Bir’e yazdığı mektup ve Yalçın Doğan’a verdiği röportajla darbenin akıl hocası ve destekçisi olduğunu kanıtlamıştır. Çevik Bir’i yargılayıp, Fethullah Gülen’i yargılamamak büyük bir haksızlıktır. Ayrıca, Aydın Doğan’ın da darbedeki şeytanlık misyonunu unutmamak ve onun da cezasını kesmek gerekir.”

Dönemin içişleri bakanlığını yapan Akşener, bir taraftan ‘Beni kazığa oturtmakla tehdit ettiler’ üzerinden kahramanlık payesi peşinde koşarken, bir yandan da 28 Şubat yasaklarını mutlaka uygulayacağım diyerek zulümde tetikçilik misyonunu bir hakkın icra etmiştir. Bu yüzden O’nun da adaletin önüne çıkarılması gerekir.

Ankara’da, devlet bürokrasinin, bir takım kurumların tepesinde yer alan yöneticiler, medya patronları, yöneticileri bunları yaparken, yerelde de ikbal peşinde koşan birçok yönetici, bürokrat, gazeteci, üniversite hocası vs de ateşe Ebu Leheb’in karısı gibi ateşe odun taşıma telaşındaydılar.  Dönemin Bursa valisi ve ekibi ve hala Bursa’da medya faaliyeti yaptığını iddia eden gazetenin/ çetenin sahibi, yöneticileri ve yazarlarının da yaptıkları ve yazdıklarının hesabını vermeleri Çevik Bir ve Çetin Doğan’ı yalnız bırakmamaları gerekir.

Eğer küçüklere yer kalırsa, okullarda öğretmenler masasının üzerine rozetleri atıp, Cüneyt Arkın edasında, ‘Nrozett, nalmayann nkalmasınnn” raconunu kesen Eğitim Sen temsilcisi hocaya ve çalıştığım bir okulda 28 Şubat’ta orasını burasını oynatarak bana, ‘Heyttt, senin ne işin var burada. Sen camiye git. İran’a git’ diyen kikirik hocaya da birer yer verilmesini rica edeceğim.

Belki böylece içimiz soğur.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.