SON DAKİKA
Hava Durumu

Cumhuriyet Mutlakıyeti

Yazının Giriş Tarihi: 28.10.2022 21:43
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.10.2022 21:43


Cumhuriyet nedir, dünyada kaç çeşit cumhuriyet vardır; "Cumhuriyet" kelimesi ile heyecanlanan, geleceğini, haklarını, güvence altında gören kimse var mıdır?
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, komünist partisinin hegemonyasına cumhuriyet denilmiştir. İran İslam Cumhuriyeti, bir kişinin bir zümrenin hegemonyası “İslam Cumhuriyeti” diye adlandırılmıştır. Babadan oğula yönetme hakkının geçtiği, Kuzey Kore Halk Cumhuriyeti, Suriye Arap Cumhuriyeti vb. idareler padişahlık/krallık iken kendilerini Cumhuriyet diye ilan etmişlerdir. Cumhuriyet içi boş bir kutu, kova gibi ne koysan onu alıyor. Sıvı bir madde gibi içine girdiği kabın şeklini, rengini almaktadır. Cumhuriyetin dünyada sağlam, sabit, ortak bir ilkesi de tarifi de yoktur.
Türkiye cumhuriyeti, yukarıda adı geçen ülkelerden ne kadar farklıdır? Türkiye’de kendisini cumhuriyetin sahibi, mütevellisi gibi gören zümre, ısrarla 1950’den sonra “cumhuriyet değerlerinin yıpratıldığını, cumhuriyetin tehlikede olduğunu” iddia etmektedir. Demek ki Türkiye’de cumhuriyetin tanımı da içeriği de 1923-1950 arasında yani CHP’nin tek parti döneminde aranacaktır.
Cumhuriyet öncesinde padişahlık/krallık idaresi bir kişi egemenliği idi. Bu egemenlikte halkın yeri yoktur. Halk kut inancından beri süre gelen egemenlik sahibi padişaha/krala itaat etmek zorundaydı. Padişaha itaat etme sınırları içinde halk serbesttir.
29 Ekim ile kişi egemenliğinin yeni bir örneği ortaya çıkmıştır. Padişahlık yerine cumhuriyet adı kullanılmıştır. Bu egemenlikte de halkın yeri yoktur. Sadece adı vardır. Bu kişi egemenliği “milli egemenlik” diye kutsanmıştır. Kişi egemenliği, milli egemenlik karşısında “değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez” durumuna gelmiştir.
Bu dönemde kişi egemenliğini fazilet bilenler, sanki asırlarca kişi egemenliği görülmemiş gibi atıp tutma yarışı içindedirler. Dünya durdukça, böyle kişi egemenliğinin tabu haline getirildiği, ülke örnekleri arasında Türkiye’nin çok özel bir yeri olacaktır. Gözün aydın olsun Türkiye! Gözün öyle bir aydı ki yönler yer değiştirdiği gibi, renkler silindi, her şey siyah ve beyaza teslim oldu.
Bugün cumhuriyeti tehdit altında görenler, işte o tek parti döneminin özlemiyle yatıp kalkmaktadırlar. Halkın devlet sopası ile adam edilmeye çalışıldığı, kişi egemenliğine itiraz etmek bir yana, itiraz etme ihtimali olanların bile asılıp kesileceği bir dönemi tekrar etmenin utancını değil, hayalini yaşamaktadırlar.
Cumhuriyet idaresi hayali kahramanlıklar üzerine kurulmuştur. Halka, korkmak, sinmek bir hak olarak düşmüştür. Eski mutlakıyetlerde halkın günlük yaşantısı, yaşantı tarzı padişahın yetki alanı dışında tutulmuş, padişahlar bu alana karışmamıştır. Oysa cumhuriyet mutlakıyetinde bireysel alan, yaşantı tarzı yok edilmiştir. Bireyin, kişinin her işini, her şeyini, nasıl yaşayıp, nasıl öleceğini, nelere inanıp nelere inanmayacağını, hatta nasıl giyineceğini bile mutlak egemenlik sahibi olan zat, tayin etmiştir. Cumhuriyet idaresinde bu yüzden kişi/birey boğulup ezilmiş, yok olmuştur. Bir kişi olmaktan çıkarılıp bir şey durumuna getirilmiştir. Türk vatandaşı, yalnızca mutlak egemenlik sahibinin huzurunda değil, onun “aziz heykellerinin önünde” önünde eğilmek ayrıcalığına ulaşmıştır.
Cumhur adına gelen mutlakıyet idaresi, sömürgeci Batının temsilcisi durumundadır. En büyük marifet Batının taklit edilmesidir. Yüzyıldan beri b taklitle övünmüşlerdir. Bütün mana ve eşkaliyle Batıya benzemeyi bir inkılap bilmişlerdir. “Kalıcı inkılaplar, kanla yapılan inkılaplardır” diyerek kan dökmede yarışmışlardır. Ancak Batı nedir? Sömürgeciliğinden başka Batının toplumsal yapısı, düzeni nedir?  Batıda kişinin/bireyin hakları nelerdir? O haklara Batının monarkları dokunabilmiş midir? Batıda idarenin temeli özgür seçimlerdir. Özgür basındır. Çok partili siyasi düzendir. Dinin (kilisenin) özerk bir alanda ve siyasetin müdahalesi dışında olmasıdır. Oysa Türkiye’de meşrutiyet döneminde çok partili, özgür seçimler varken, cumhuriyet mutlakıyetinde çok parti de özgür seçimde yoktur. Muhalif olma ihtimali taşıyanlar bile “hain” sayılarak yok edilmiştir. Bu dönemde, Türk halkının ağzı var dili yoktur.
Yalnızca bir kişiyi övme ve alkışlama hakkına sahip olmuştur. Türk halkının her şeyi bu arada dili, tarihi ve yaşantı tarzı kerih görülerek, devlet zoruyla değiştirilmeye çalışılmıştır. Türk halkı ender görülen tarifsiz sabrıyla, tahammül gücüyle bütün bunları yaşamıştır.
 
Ülkenin varlığı da Türk halkının varlığı da sonsuza kadar bir kişiye borçlu sayılmıştır. Cumhuriyet mutlakıyeti bir çeşit Duyunu Umumiye idaresi gibidir. Bu borçlar idaresi ile, Türk halkı Batılı bir toplum yapılmaya çalışılmış, Türkiye’nin ve Türk halkının bir kişiye olan hayali varlık borcunun tahsil edilmesiyle uğraşılmıştır. Mutlak egemenlik sahibi olan kişiye hayali borçlar henüz ödenememiştir. Ülkenin bütün imkanları, varı, yoğu işte bu hayali borç için heder olmaya devam etmektedir.
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.