SON DAKİKA
Hava Durumu

ERDEM

Yazının Giriş Tarihi: 10.12.2022 22:12
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.12.2022 22:12

Tekke ve Zaviyelerin kapatılması kanunu ile tarikat ve cemaatler bu arada Alevilik (1925’te) kapatılıp suç sayılmıştır. Kapalı olanların günümüzde yeniden kapatılmasını istemek önceki kapatmanın fasa fiso bir işlem olduğunu söylemek gibidir. Yüzyıl önceki kapatmaya da  devrim demek ayrı bir komikliktir.


Yüzyıldan beri kapalı olan, yasak olan tarikat ve cemaatler nasıl oluyor da bu kadar taraftar toplayabiliyorlar? Türklerin din ve tarih anlayışında tarikatların önemli bir yeri vardır. Kemalist değişimler tarikatları da cemaatleri de yok edemedi. Aksine Kemalizmin kedisi bir tarikata dönüştü. Türbe ziyareti gibi Anıtkabir’e gidip gelmeler, şeyhlerin keramet hikayelerini gölgede bırakan Kemal Paşa mitolojisi, anma ve bağlılık törenleri Kemalizmi tarikat haline getiren unsurlar değil midir?
Toplum kesimleri günümüzde siyasi anlayışlarına göre gettolara ayrılmıştır. Her getto kendi kahramanını abartırken kendi içinden çıkan sapığını görmüyor duymuyor. Buna karşılık karşı mahallenin kahramanını hafife alıyor, karşı mahallenin sapığını çoğaltıyor. Böylece ortak vicdan, maşeri vicdan alanı giderek daralıyor, küçülüyor. İddiaların aksine bu durum son yirmi yılın sonucu değildir. Çok daha uzun bir geçmişi vardır.


Karşı mahallenin sapıkları, sapıklığı lanetli sayılır iken herkes kendi mahallesinden çıkan sapıkları daha az lanetli görmeğe heveslidir. Bir mahallenin sapığından dolayı bütün mahalleyi sapık bilmek ya da sapık göstermeye çalışmak apayrı bir ilkellik ve sapıkınlıktır. Sapıkları yarıştırmak, sizin sapık bizimkinden daha sapıktır gibi sonuçlar çıkarmak her kesim için ayrı bir felakettir.


Sapıklığı ne olursa olsun, işlenen suçlardan toplum kesimlerine pay dağıtarak herkesi suçlu gösterme çabası hukuk tanımazlıktır, ilkelliktir. İnsanlığa karşı işlenmiş bir suç durumudur. İşlenen suç ile polis ve mahkemeler ilgilenmelidir. Toplum kesimleri kendilerini ne polis ne de mahkeme yerine koymamalıdır. Türkiye’de ise sapıklık diye nitelenen suçlar ile en son polis ve mahkeme ilgilenmektedir. Hukuk düzeni bakımından oldukça feci bir durumdur.


Devlet, kendi vatandaşlarını bir tarikata, bir cemaate katılmaya özendirmemeli, tarikatı, cemaati tahkim etmemelidir. Tarikat ve cemaatler yüzyıllardan beri süre gelen kapalılık, kimin ne yaptığı, hangi yetkiye ne için sahip olduğu ve kullandığı yetkilerden dolayı kime karşı nasıl bir sorumluluk taşıdığı gibi bilinmezliklerden kurtulmalıdır. Tarikat ve cemaatler şeffaf olmalıdır. Katı bir denetimleri olmalıdır. Şeffaflığı, denetimi engelleyenler ağır cezalar almalıdır. Devlet tarikatlara, cemaatlere meşruluk dağıtmamalıdır. Bu konularda taraf olmamalıdır. Tarikatlar, cemaatler arasındaki yarışta, mücadelede devlet tarafsız kalmalıdır. Hiçbir tarikat veya cemaat devlet gücüne dayanarak kendi çevresinde tahakküm kuramamalıdır.


Bir tarikattan olmak, kişiyi mahkum etmez. Toplumsal linçe uğramasını gerekli etmez. Ya da bir kişi tarikat bağlısıdır diye o kişi medeni hakları kısıtlanamaz, yoksun bırakılamaz. Bazıları kendileri için hak bildiklerini, tarikatçılar için yasaklamak gibi bir takıntı içindedir. Böyle bir takıntı hukuk tanımazlıktır, had bilmezliktir, zulümdür.


Bazı tarikatçıların işlediği lanetli suçlardan dolayı bütün tarikatçılar hatta bütün Müslümanlar suçlu/ayıplı/lanetli gösterilemez. Lanetli bir suçu bütün tarikatçıların hatta bütün Müslümanların Mahkum edilmeleri için bir bahane olarak kullanma çabası tedavisi henüz olmayan apayrı ilkel bir düşmanlık örneğidir. Unutulmamasın ki lanetli gösterilmeye çalışılan mahallenin gözünde de bu çabanın sahipleri bir o kadar lanetlidir. Böylece toplumun her kesimi biri birini lanetli görür ise öyle bir toplumdan insanlık adına hayır adına bir ilerleme bir gelişme ortaya çıkmaz. O toplumda ne huzur ne güven kalmaz. Herkes bir birinin aleyhine bir fırsat kollamaya ya da fırsat oluşturmaya çalışır.


Lanetli bir toplum halinden erdemli bir topluma dönüşmek için ortak değerlerin olması kaçınılmazdır. Her hizip, grup, kesim kendi değerlerinden önce ortak toplum değerlerini üstün tutmalıdır. Herkes hukukun sadece kendi hizbi için değil herkes için geçerli olduğunu bilmelidir. Kendi haklarını dokunulmaz, devredilemez sayanlar, başkalarının haklarının da dokunulmaz ve devredilemez olduğunu teslim etmelidir.


Kişisel erdemin, karşı tarafa daha çok zarar vermekte değil kendi tarafının hakları kadar karşı tarafın hakları için de çalışmak olduğunu herkes bilmelidir. Tarihte bu konuda sayısız güzel örnekler vardır. Güzel örneğin (maruf) de bir din, bir mezhep, bir ırk, bir tarikat sınırı yoktur. Güzel örnek her kimde ise değerlidir, önemlidir. Hayatı daha çok kazanma, daha çok güç elde etme yarışı haline çevirmek toplumda lanetli işlerin, lanetli kişilerin giderek çoğalmasına yol açmıştır. Oysa hayatın, varlığın önceliği ne daha çok kazanmak ne de daha çok güçlü olmaktır. Güzel örnek olmak, güvenilir olmaktan daha büyük kazanç ve daha büyük güç yoktur.
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.