SON DAKİKA
Hava Durumu

EY ÖĞRETMENLER

Yazının Giriş Tarihi: 13.08.2022 20:29
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.08.2022 20:29

MEB tarafından 19 Kasım 2022’de Kariyer Basamakları Sınavının yapılacağının ilan edilmesiyle siyaset ve öğretmen camiasında bir tartışma başladı. Çünkü muhalefet çevreleri (CHP) genel olarak bu sınavı öğretmenler için rencide edici, saygısızlık, incitici bulup “öğretmenler bu sınava katılmamalıdır” derken, muhalefet sendikalarından Eğitim İş; ilgili mevzuat zaten öğretmenliği bir uzmanlık mesleği saymışken şimdi uzmanlık için yeni koşulların eklenmesi bir çelişkidir, ülkenin bir tek başöğretmeni varken, kariyer basamaklarının birisine ‘başöğretmen’ denilmesi bu kanunun defosudur” olduğunu ileri sürmektedir.


MEB idari mevzuatı baştan sona kadar sorunludur. Başka mesleklerle ilgili fakülteleri bitirenler, mezuniyetleriyle birlikte “uzman” sayılmazken, öğretmenler mezun olunca nasıl birden bire “uzman” olmaktadırlar? Uzmanlık tecrübe istediği gibi bir alanda derinleşmeyi de kaçınılmaz kılmaktadır. Eğitim Fakültesi’nin tarih veya fizik bölümünü bitirenlerin anında tarihin ve fiziğin uzmanı olmaları inandırıcı mıdır? MEB idari mevzuatında böyle bir cümlenin olması, diğer cümleleri gibi eşyanın tabiatına aykırıdır.


Kariyer Basamakları uygulaması uzmanlaşma için doğru yolda atılmış bir adımdır ama eksiktir, yetersizdir. Bu sınavlar ile unvan alanların maaşlarında ki farklılık kadar veya ondan önce statülerinde bir değişiklik, bir ilerleme öngörülmeliydi. Tez yazmak gibi kendi alanında uzmanlığını gösteren somut bir eser istenmeliydi. Terfi de idari görevlendirmelerde tez sahiplerinin bir farklılığı olmalıydı. MEB mevzuatının böylesi eksiklikler ile malül olduğu açıktır.


MEB’in çok ciddi sorunları vardır. Öğretmenler sorunun asli kaynağı değildir. Asli kaynak MEB mevzuatı ve idaresidir. Sorunların çözümüne oradan başlanmalıdır. MEB mevzuatını, değişmez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez kutsal metinler gibi görmek çok büyük bir yanlıştır, gaflettir, dalalettir.


Akadami de, askeri cenahta, yargıda ilgili fakülteyi bitirenler doğrudan kendi alanlarının uzmanı sayılmazlar. Mesleki çalışmalarına, ilgili sınavlardaki başarılarına göre terfi ederek, profesör ve general seviyesinden emekli olurlar. Akademi de askeriye de ve yargıda bu uygulamanın yapılması, subaylara, öğretim üyelerine saygısızlık, incitici olarak görülebilir mi? Böyle bir değerlendirme zavallılıktan öteye geçemeyecek bir görüştür.


O halde benzeri bir durum neden öğretmenler arasında olmasın? Kendi alanında çalışan uzmanlaşan öğretmenlerin farkları neden idari mevzuatla ödül, terfi konusu yapılmasın? Dünyanın en yoksul, sefil hayat şartlarını yaşayan Türk köylüsünün “efendi” diye nitelendirmesi, köylüyü ne kadar efendi haline getirmiştir? Köylüye efendi denildiği dönemlerde,  aynı efendi köylünün şehre gelmemesi, hatta şehre girmemesi için özel çare arayanların, şimdi benzeri bir mantıkla, öğretmen zaten mezun olduğunda uzmandır, uzmanlık için ilave bir iş yapması gerekmez gibi beyhude nakaratlar ile şamata çıkarmaları hangi sorunu çözebilir?
Oysa Kariyer Basamakları mevzuatının taşıdığı eksikliklerin giderilmesi istenmeliydi. Öğretmenlerin neden siyasi haklarının engellendiği konuşulmalıydı. Bu bahaneyle öğretmenlerin siyasi haklarının teslim edilmesi için çaba gösterilmeliydi. İktidar ve muhalefet çevrelerinden, öğretmenlerin siyasi haklarının teslimini öngören bir teklif maalesef bugüne kadar olmamıştır. Öğretmenler, MEB’de artan sorunların tarafı gibi gösterilirken, o sorunların giderilmesinde idari yetki bakımından öğretmenler yok sayılmaya devam edilmektedir.


“Türkiye’nin bir tane başöğretmeni var, o da Atatürk’tür, bir başkası başöğretmen olamaz” iddiası akıllara ziyan bir görüştür. CHP idaresi 1928’de kendi genel başkanı Kemal Paşa’ya “başöğretmen” unvanı vermiş diye kıyamete kadar neden devam etsin? Kemal Paşa’ya “CHP genel başkanı” denilmiş diye günümüz de kimseye CHP genel başkanı denilmeyecek mi? Kemal Paşa’ya “cumhurbaşkanı” denilmiş diye günümüzde kimseye cumhurbaşkanı denilmeyecek mi? Beyler bilseniz de bilmeseniz de anlasanız da anlamasanız da öğretmenlik, eğitim bir meslek, bir bilim işidir. Bir piyade subayı olan bir parti genel başkanı, sarayın önünden geçen boşta gezer bazı kimseler ile saray bahçesinde kara tahtanın önünde fotoğraf çektirmiş diye onu övmek için, ona “başöğretmen” demekle başöğretmen olunmayacağını anlamanız için kaç yüzyıl gereklidir?


Ey öğretmenler! Eski öğretmenlik kanununda "öğretmenlik uzmanlıktır" yazılması, öğretmenleri kendi alanlarında uzman etmez. O metni hangi ziraatçinin, maliyecinin yazdığı bilinmiyor. Siz öğretmenlikte gördünüz ki öğrenmenin de uzmanlığın da asla yaşı yoktur.


Ey öğretmenler, CHP'lilerin "başöğretmen Atatürk'tür" diye çıkardıkları şamataya inanmayınız. Siz hak ederek, sınavla başöğretmen olacaksınız. Hak etmeyen, emrindeki hükümete kendisini "başöğretmen" ilan ettirenler olmuş diye siz bu unvandan vazgeçmeyiniz.


Ey öğretmenler, Türkiye'nin en çok mağdurlarısınız. Kariyer basamakları sınavı mağduriyetinizi ortadan kaldırmaya yetmez. Ama hiç yoktan iyidir. CHP'lilerin tuzu kurudur. çektiklerinizi bilemezler, anlayamazlar. Onlara inanarak bu sınavlara katılmaktan asla vazgeçmeyiniz.
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.