Bu soruya muhatap olan zihnimiz hemen Bursa’daki abidevi eserlerin kapılarını tahayyüle başlar. Çünkü genellikle en güzel kapılar bu monumental yapıların taç kapılarıdır. Ulucami’nin kuzeydeki taç kapısını düşünün. Olanca haşmetiyle ve Ulucami’nin görkemine yakışan etkileyici yüksekliğiyle Tophaneye doğru bakarken ne kadar ihtişamlıdır. Ya da Kozahan’ın yine kuzeye bakan Taç kapısını düşünelim. Bursa’nın en güzel hanına yakışır güzellikte bir kapı değil midir? Ama yücelik güzellik göstergesi değildir tabi ki. Biraz daha görkem ve ulu gösterişten ziyade zarif ve narin güzelliğe odaklandığımızda, küçüklükteki büyüklüğü de görebiliriz. Zira haşmetli olan daha güzel olacak değildir hiç bir zaman. İşte Bursa’mızın en büyük kapılarından olmasa da en güzel kapısı olmaya aday Yeşil Cami kapısına bir göz atalım. Anadolu Selçuklu mimarisinden tevarüs ettiği ince işçiliği ve süslemelerdeki bütünlüğü yeşil caminin sadece çinileriyle meşhur olmadığını bize bir kez daha hatırlatıyor. Evet, yeşil cami kapısının ve pencerelerinin etrafındaki mermer oymacılığıyla da ayrı bir şaheserdir. Ve oymacılığın en gözde olduğu yer caminin kapısıdır. Bu güzel kapıya 400 yıl kadar önce bakan Evliya Çelebi bakın neler söylüyor: “Bir kıble kapısı vardır ki, sağında ve solunda yüksek kemerine varıncaya kadar kat kat düğüm düğüm Rumiler ve zülüf Nigâr fevkalade nakışlar vardır. Bunlar öyle nakışlar ki, kâğıt üzerine hiç kimse kıl kalemle bile yazamaz. Amma mermer üstadı bu kapıya tam üç yıl ham mermer üzerine keser vurarak ustalığını göstermiş binanın sahibi Mehmet handan üç sene zarfında kırk bin altın almıştır. “Yeşil imaret kapısı kırk bin altına yapılmış ve süslenmiş “diye destan olmuştur. Doğrusu kara ve deniz seyyahları tarafından beğenilmiş bir yüksek kapıdır." (Seyahatname)
Kapıdaki Ayrıntı
Bursalı meşhur şair ve âlimimiz Lamii Çelebinin dedesi olan Nakkaş Ali Dede tarafından oyulan bu şaheser kapının bir ayrıntısı var ki bu hafta dostlarla onu paylaşmak muradındayım. Kapının sağındaki ve solundaki sülüs ve kufi yazılar, birbirinden güzel süslemeler her ne kadar dikkatleri ondan kaçırsa da bu kapının tam ortasında bir pencere görülür. Bu pencerenin ilginç bir hikâyesi var. Çünkü aslında bu pencere hepinizin tanıdığı bir pencere. Nereden mi tanıyorsunuz? Tabi ki Osman Hamdi Bey’in meşhur ‘Kaplumbağa Terbiyecisi‘resminden.
Osman Hamdi beyin, çinilerinin güzelliğinden ve işlemelerinin zenginliğinden dolayı pek çok tablosunu yeşil caminin içinde yaptığı bilinir. Bu tabloların içinde en meşhur olanı da kaplumbağa terbiyecisi resmidir ki görmeye pek alışkın olmadığımız zemine bitişik bir pencere bu tablonun merkezini oluşturur. İşte resimdeki mekâna aydınlık veren bu pencere yeşil caminin hünkâr mahfilindeki odaların tam ortasındaki eyvanın önünde bulunan penceredir.Etrafındaki kompozisyonla, süslemeleri ve hatta üstündeki “şifaulkulublikailmahbub” yazısıyla bu pencere aynen resimdeki gibi durmaktadır. Bu pencerenin arka yüzü ise yukarıda bahsi geçen yeşil caminin girişinde görünen ufak penceredir.
Peki, kimdir Osman Hamdi Bey? Kaplumbağa terbiyecisi gibi meşhur olmuş resimlerinin haricinde ‘Mihrap‘ tablosu gibi sansasyonel ve hala tartışılan resimlere imza atan bu ressam?
Osman Hamdi bey ve Resmi
Osman Hamdi Beysadrazam Ethem paşanın oğlu olarak 1842 de dünyaya geldi. Dönemin modasına uygun olarak Avrupa’da hukuk eğitimi alması için Paris’e gönderildi ancak resim sanatına gönlünü kaptırdığı için hukuk eğitimine resmi tercih etti. On iki yıl kadar Paris’te kaldı. 1869 da Osmanlı’ya döndüğünde Bağdat’a üst düzey bir görevle gönderildi. İstanbul’a geri döndükten sonra 1881 de müze-i hümayun müdürü olur. Aynı zamanda bir arkeolog olan Osman Hamdi Beysayda’da (Lübnan) kazı çalışmalarına katılır.
Resim sanatına gelince, O Resimlerinde oryantalist üslubu devam ettirse de Doç. Dr. Doğan Yavaş hocanın ifadesiyle batılı oryantalist ressamlardan oldukça farklıdır. Batılı oryantalistler doğunun geri kalmışlığını olabildiğince vurgulamaya çalışırken o tam aksine doğunun ve bil hassa Türk sanatının güzelliklerini gözler önüne sermeye çalışmıştır. Binaenaleyh Yeşil Cami gibi bazı mekânlarda resimlerini yaparken sahnenin daha ihtişamlı görünmesi için kendisinden bazı eşyalar ilave etmiştir.
Neden yeşil camisi ve kaplumbağa terbiyecisi?
Türk ressamlar arasında içinde insan figürü bulunan ilk resim kompozisyonları yapan ressam olarak bilinen Osman Hamdi Bey resmedeceği her şeyin önce fotoğrafını çeker daha sonra uygun yerlere yerleştirerek tablo içinde bunları kullanır. Diğer pek çok eserinde olduğu gibi kaplumbağa terbiyecisinde de kendini model olarak kullanmıştır. Tablo uzmanı sanat tarihçisi Gülsen Sevinç Kaya’nın ifadesiyle Osman Hamdi Bey kaplumbağa terbiyecisinde yetiştiği toplumun yitirmekten korktuğu tarihsel zenginliğini ve geleneklerini vurgulamak için süslemeleriyle ünlü bursa yeşil camii ve derviş tiplemesini seçmiştir. İç mekânın dingin kompozisyonuna kaplumbağa terbiyecisi ve kaplumbağalar dinamizm vermiştir. Derviş, İçinde bulunduğu mekânın temsil ettiği Osmanlının zengin mirasıyla ilgilenmek yerine günlük işlerine dalmış olarak yansıtılmıştır. Daha pek çok farklı şekillerde yorumlanan sanatçının bu meşhur tablosu insan zihninde gerçekten pek çok anlam ifade edebilecek çağrışım zenginliğine sahiptir. Ve bu çağrışımları yapmasında Yeşil Camii gibi bir şaheserin Osman Hamdi beye verdiği ilhamlar yadsınamayacaktır…
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Yeşil Camideki ayrıntı
Bursa’nın en güzel kapısı hangisidir?
Kapıdaki Ayrıntı
Osman Hamdi beyin, çinilerinin güzelliğinden ve işlemelerinin zenginliğinden dolayı pek çok tablosunu yeşil caminin içinde yaptığı bilinir. Bu tabloların içinde en meşhur olanı da kaplumbağa terbiyecisi resmidir ki görmeye pek alışkın olmadığımız zemine bitişik bir pencere bu tablonun merkezini oluşturur. İşte resimdeki mekâna aydınlık veren bu pencere yeşil caminin hünkâr mahfilindeki odaların tam ortasındaki eyvanın önünde bulunan penceredir.Etrafındaki kompozisyonla, süslemeleri ve hatta üstündeki “şifaulkulublikailmahbub” yazısıyla bu pencere aynen resimdeki gibi durmaktadır. Bu pencerenin arka yüzü ise yukarıda bahsi geçen yeşil caminin girişinde görünen ufak penceredir.
Peki, kimdir Osman Hamdi Bey? Kaplumbağa terbiyecisi gibi meşhur olmuş resimlerinin haricinde ‘Mihrap‘ tablosu gibi sansasyonel ve hala tartışılan resimlere imza atan bu ressam?
Osman Hamdi Beysadrazam Ethem paşanın oğlu olarak 1842 de dünyaya geldi. Dönemin modasına uygun olarak Avrupa’da hukuk eğitimi alması için Paris’e gönderildi ancak resim sanatına gönlünü kaptırdığı için hukuk eğitimine resmi tercih etti. On iki yıl kadar Paris’te kaldı. 1869 da Osmanlı’ya döndüğünde Bağdat’a üst düzey bir görevle gönderildi. İstanbul’a geri döndükten sonra 1881 de müze-i hümayun müdürü olur. Aynı zamanda bir arkeolog olan Osman Hamdi Beysayda’da (Lübnan) kazı çalışmalarına katılır.
Resim sanatına gelince, O Resimlerinde oryantalist üslubu devam ettirse de Doç. Dr. Doğan Yavaş hocanın ifadesiyle batılı oryantalist ressamlardan oldukça farklıdır. Batılı oryantalistler doğunun geri kalmışlığını olabildiğince vurgulamaya çalışırken o tam aksine doğunun ve bil hassa Türk sanatının güzelliklerini gözler önüne sermeye çalışmıştır. Binaenaleyh Yeşil Cami gibi bazı mekânlarda resimlerini yaparken sahnenin daha ihtişamlı görünmesi için kendisinden bazı eşyalar ilave etmiştir.
Neden yeşil camisi ve kaplumbağa terbiyecisi?
Ömer Kaptan
En Çok Okunan Haberler