Kimin ne olduğu çoğu zaman söylediklerinde gizli olsa da bazen söylemediklerinde de gizlidir. Kimi zaman da kullandığı dil ele verir kişileri “gibi görünmeye çalışırken” bir bakarsınız kullandıkları bir ya da iki kelime ne olduklarını gözler önüne seriverir. 

Biden’in “soykırım” kelimesini telaffuz etmesini tartışıyoruz bugünlerde. Aslına bakarsanız onun bu kelimeyi telaffuz etmesi gülünç. Kıtadaki yerli halkı katlederek kurulmuş, tüm dünyada sayısız soykırıma neden olmuş, Japonya’da atom bombası deneyerek büyük bir insanlık suçu işlemiş (daha yazacaktım da bu köşeye sığmaz yaptıkları o yüzden burada kesiyorum. Ha, bir de polisinin her gün siyahileri, çoluk çocuğu öldürdüğü demek gerek.) bir milletin başkanı önce bunlarla yüzleşmeden kimseye laf etme hakkına sahip değildir. Sen otur da gizli servisinin katlettiği insanları say önce Biden, ömrün kifayet ederse tabii.

Biden’in niyeti malum. Adamın derde Sayın Başkanımızla. Başından beri söylüyor zaten “Darbeyle olmuyor başka türlü kurtulmalıyız bu Erdoğan’dan” diye. Muhalefeti destekleme meselesi bu “başka türlü” kavramında yer alanlardan bir tanesi. Açığa çıkmamış daha nice aşağılık ve kirli tezgâhlar kuruluyor bir bilseniz. 
Sözün özü şu ki ABD dost ve müttefik değildir. Alenen düşmandır. Nato yüzü suyu hürmetine diplomatik ilişkiler sürecek olsa da artık “Dost ve müttefik” yalanına kimse inanmaz, inanamaz. Derdimiz o değildir bu yüzden. Bizim derdimiz ABD’nin içimizdeki gerçek “Dost ve müttefikleridir” aslında. 

Kimdir bunlar?

Bu sorunun cevabını vermek çok kolay. Kim ne diyor? Kim kimin düdüğünü çalıyor ona bakacaksınız. Sarsak herif çıkmış HDP’nin söylediklerini tekrarlıyor konuşmasında mesela. Belli ki metni önceden HDP’ye göndermişler. Anamuhalefet partisinin İstanbul il başkanı ne diyor? Bunlar açıkça kimin ne olduğunu gösteriyor tabii.
Bir de söylenmeyenler var. Kemal ne söylemiyor? CHP’nin her fırsatta ota püsüre laf edenleri nerede? İBB Başkanı ne diyor bu konuda? Bunlar bir derece de İP’çi Apla ne diyor “dost ve müttefiklerinin” açıklamalarına? Milliyetçi olduğunu söyleyen Aplamız sus pus, açıkça haykıramıyor. Yoksa onun ipleri de mi ABD’nin elinde? Söylese de bilsek.

Bunlar açıkça ihanet içinde olanlardır. 

Bir de gizli ihanetçiler vardır. Görüntüde Türkiye’nin tezini destekleyip, ABD söylemine karşı çıkan ama kalkıp da bu iddialara karşı savunma yapamayanlar. Ermeni vatandaşları tenzih ederim. Onlar şurada huzur içinde yaşamaya çalışıyorlar. Patrikleri de diplomasi dili kullanmak durumunda. Orada sıkıntı yok. Kast ettiklerim bazı gazeteciler. Onlar kendilerini Biden’i desteklemez gibi gösterip bir açık kapı bırakanlardır. Örnek mi istiyorsunuz? İşte size örnek;

“Ama aynı HDP...
Söz konusu olan tartışmalı soykırım iddiaları olunca...
Anında bülbül kesiliyor.
Ve hepimizin tepesine dikilip...
“Hadi bakalım! Soykırımla yüzleşin!” diye babalanıyor.”

Yazı Ahmet Hakan’ın köşesinden iktibas edilmiştir. Bu yazısında güya HDP’ye çakıyor ama kullandığı dile dikkat çekelim; “Söz konusu olan tartışmalı soykırım iddiaları olunca...” Savunması kolay ama anlam gizleyen bir söyleyiş. Şimdi çıkıp “Tartışmalı konu değil mi?” diyebilir. O yüzden açıkça soralım bakalım ne cevap verir? Ahmet Hakan, senin bu tartışmada savunduğun tez nedir? CHP İstanbul il başkanı hakkında ne düşünüyorsun? 
Bunlara bir cevap ver bakalım.
Bakın Alpaslan Yıldız kardeşimin güzel bir fikri var;
“Türk milletine hakaret etmek yasal olmamalı. Ermeni soykırımı iftirasını atan Türk Cumhuriyeti’nde yaşama hakkını kaybetmeli. Yani soykırım var diyenin vatandaşlığı alınmalı...” diyor.
Haklısın Alpaslan kardeşim. Vatandaşlığı kaybetsinler ama şişme botla da Akdeniz’e bırakmayalım. O kadarı çok ağır olur. Gönderelim Ermenistan’a orada yaşasınlar…