SON DAKİKA
Hava Durumu

İskilipli Atıf Hoca niçin idam edilmiştir?

Yazının Giriş Tarihi: 08.02.2023 23:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.02.2023 23:01

Türkiye’de Cumhuriyetin ilan edilmesi demek, resmen tek parti (CHP) tek adam idaresinin başlaması demektir. Tek parti idaresiyle birlikte halkı sindirmek için muhalif arayışı başlamıştır. Her nerede bir muhalif varsa bulup yok etmişlerdir. Bunun için elbette çevresinde az çok tanınan bilinen kimseler seçilmiştir. İskilipli Atıf ve onunla aynı kaderi paylaşan Lüleburgaz Müftüsü Ali Rıza Hoca(D.1872-Ö.1926)’dır.


1875 Çorum-İskilip doğumlu olan Müderris (Öğretim Üyesi) Muhammet Atıf Hoca 51 yaşında Ankara’da 4 Şubat 1926’da taammüden katledilmiştir. Mahkeme kayıtlarına geçen suçlamalara göre, 1922’de bastırdığı “Frenk Mukallitliği ve İslam” adlı kitabı ile halkı isyana teşvik etmiştir. Yine mahkeme kayıtlarına göre bu isyan kışkırtması ile Ceza Kanunun 45. ve 55. Maddeleri gereğince, Ankara İstiklal Mahkemesi tarafından idamına karar verilmiştir.


Atıf Hoca’nın kitabının yayınlandığı 1922’de sözü edilen bir ceza kanunu ortada yoktur. 1858 tarihli Osmanlı Ceza Kanunnamesi yerine, 1 Mart 1926’da TBMM’de kabul edilen İtalya Ceza Kanunudur. Atıf Hoca’nın idamından 25 gün sonra, TBMM tarafından kabul edilmiştir. Osmanlı Dönemi kanunnamesinde de benzeri hükümlerin olduğu iddia edilse de Osmanlı Devletini yıkıp yerine Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurduğunu iddia eden bir idare, kendi muhaliflerini Osmanlı Ceza Kanunnamesine göre nasıl yargılayabilir?


Atıf Hoca 1922’de yayınladığı kitabı ile 1924 Anayasasını, nasıl tamamen ya da kısmen ortadan kaldırmaya çalışmış olabilir? Hukukun temel ilkesine göre anayasalar, kanunlar yürürlüğe girdikleri tarihten sonrası için geçerlidirler. İskilipli Atıf ve Ali Rıza için bu kural yok sayılmıştır.


İskilipli Atıf, Giresun İstiklal Mahkemesi tarafından 1924’de yargılanıp beraat ederek evine dönmüşken, bir hafta sonra yeniden tutuklanıp Ankara’ya götürülmüştür. Ankara’daki İstiklal Mahkemesinin savıcısı İskilipli Atıf ve Ali Rıza için onar yıllık ağır hapis istemişken, mahkeme idamlarına karar vermiştir. Halbuki mahkemelerde savcıların istediği cezanın aynısını veya daha azını vermek temel bir kuraldır. Belli ki mahkeme hukuk kurallarına göre değil, aldığı siyasi bir emirle idam kararı vermiştir. O tarihte mahkemeye kim emir vermiş olabilir?


Ocak 1923’de Kemal Paşa İzmit konuşmasında, “mevcut kanunların üstünde bir inkılap kanunun” varlığını açıklamıştır. İstiklal mahkemeleri işte bu yazılı olmayan, kimin için ne tür cezalar içerdiği bilinmeyen, İnkılap hukukuna göre İskilipli Atıf ve Ali Rıza hocaları idamla cezalandırmıştır.


Bazı çevreler, İskilipli Atıf ve Ali Rıza hocaların Milli Mücadeleye muhalefet ettikleri için idam edildiklerini tekrarlamaktadırlar. Bu düpedüz iftiradır. Teali İslam Cemiyeti adına yayınlanmış olan bildiri, belge diye sunulmaktadır. Halbuki Atıf Hoca Vakit Gazetesi’nde yayınladığı ilan ile o bildiriye muhalefet etmiştir. Üstelik mahkeme kararında o bildiriden ve Milli Mücadeleye muhalefetinden söz edilmemiştir. İstiklal Mahkemelerinin mağdur ve mazlumlarına iftira etmeyi görev bilenler, bu basit gerçeği bile inkâr etmektedirler.


Üstelik bu Milli Mücadeleye muhalefet hikâyesi doğru olsa bile Türkiye, Milli Mücadeleye karşı işlenmiş suçlar için 150 kişinin dışında kalanları soruşturup cezalandırmayacağını, Lozan anlaşması ile kabul etmiştir. İskilipli Atıf ve Ali Rıza hocalar 150’likler arasında yoktur. Güya Türkiye’nin temeli, tapusu sayılan Lozan anlaşması, bu siyasi idamlarla çiğnenmiştir. TBMM tarafından yayınlanmış olan İstiklal Mahkemesi tutanakları göstermiştir ki bu idamlar tümüyle siyasidir, öç alma, cezalandırma ve halkı sindirme isteği ile taammüden yapılmıştır.


Ancak Milli Mücadelenin önde gelen muhaliflerinden, İngiliz Muhipleri Cemiyeti kurucularından Abdullah Cevdet, hiçbir soruşturmaya uğramamıştır. Aksine CHP Genel Başkanı Kemal Paşa, 1932’de onu Elâzığ milletvekili tayin edecekken başka suçlardan hükümlü olduğu ortaya çıkınca vazgeçmiştir. Abdullah Cevdet örneği göstermektedir ki tek parti döneminde, Milli Mücadeleye muhalefet etmenin önemi yoktur, asıl önemli olan İslami sebeplerle tek partili, tek adamlı yönetime muhalefet etmektir.


Hemen her yıl İskilipli Atıf/Ali Rıza hocaların idam yıl dönümlerinde, onlara iftira atmayı ve sağı solu tehdit etmeyi görev bilen bir topluluğun varlığına rağmen, Ak Parti’nin kuracağı bir TBMM Araştırma Komisyonunun kararına bağlı olarak, bu mazlumların “itibarlarının iadesi” için bir adım atmayışı, Türkiye’nin geleceği ve hukuk devleti ilkesi adına büyük bir kayıptır.


KAYNAKÇA
1-Arı İnan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923 Eskişehir-İzmit Konuşmaları, TTK Ankara 1982.
2-Ahmet Nedim, Ankara İstiklâl Mahkemesi Zabıtları-1926, İstanbul 2020. 
3-İkinci Dönem Ankara İstiklal Mahkemesi (1925-1927), Hazırlayanlar: Mehmet Ali Kumbuzoğlu vd. TBMM Yayınları, Ankara 2020.
4-Erol Şadi Erdinç, Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti Yargılamaları, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2018.
5-Şevket Süreyya Aydemir, Suyu Arayan Adam, İstanbul 2020.
6-Şükrü Hanioğlu, Bir Siyasal Düşünür Olarak Doktor Abdullah Cevdet ve Dönemi, Ankara 1981.
7-Taha Akyol, Atatürk’ün İhtilal Hukuku, İstanbul 2016.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.