SON DAKİKA
Hava Durumu

İslamcıların ulus devlet sınavı (2)

Yazının Giriş Tarihi: 01.01.2016 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.01.2016 06:00
 

Osmanlı aydınları, seçkinleri, “Milleti İslamiye” yerine tedricen “Türk Milleti” kavramını tercih ettiler. Bu tercih ise daha çok İttihat ve Terakki Cemiyetinin etkili olduğu döneme tekabül etmiştir. Milli Mücadele döneminde de Türk Milleti yerine “Anasırı İslamiye” yada “İslam Milleti” kavramı yine yöneticiler tarafından tercih edilmiştir. Misak-ı Milli, Erzurum ve Sivas Kongresi kararlarında “Türk” adı yer almaz. Ama hem bu kararlarda zımnen “Türk” adı yer aldığı gibi ayrılıkçılığa karşı da şiddetli itirazlar vardır. 20 Ocak 1921’de ilan edilen Teşkilat-ı Esasiye kanunu ile de ülke adının “Türkiye” olarak belirtilmesi, Türk Milleti kavramına yeniden dönüşün ana zemini olmuştur. 1924 Anayasasında ise, “Cumhuriyeti kuran Türkiye ahalisine Türk milleti denir” gibi din ve ırk farkı gözetmeyen bir tanım yer almıştır.
Cumhuriyet döneminde farklı nedenlerle Türk, Kürt ve Zaza isyanları acımasız bir şekilde bastırılmıştır. Bu isyan bastırma yöntemleri de isyanların bir sonucudur.Tarih olayları ancak sebep sonuç ilişkileri içinde ele alınıp açıklanabilir. Bu ilişki bağlamından koparılan açıklamaların hiçbir mantık ve bilimsel değeri yoktur.
Türkiye’de devletin yol açtığı yanlışların düzeltilmesini istemek başkadır, tekil / ulus devlet yerine çoklu federe devlet istemek başkadır. Türkiye’de ulus / tekil devlete itiraz edenler, Türkiye’nin kaç devlete, kaç resmi dile, kaç bayrağa, kaç hükümete sahip olmasını istemektedirler? Türkçülüğe, Türk milliyetçiliğine, İslamcılık adına itiraz ediyor görünenler aslında azınlık milliyetçiliği yapmaktadırlar. Azınlık milliyetçiliğinin kendine göre gerekçeleri olabilir ama onun “İslamcılık” adıyla savunulması hem bölücülük hem riyakarlıktır. İslamcılığı, azınlık milliyetçiliği gibi anlayanların sorunlu bir anlayışa sahip oldukları kuşku götürmez.
“Tekil Devlet’in Kemalizm ile ortaya çıktığı” iddiası da külliyen yanlış ve mesnetsizdir. Tekil Devlet isteğini, Kemalizm ile eşit saymak yahut Kemalizm iddiası ile Tekil Devlet’e itiraz etmekte hem koyu bir cehaletin hem de kötü niyetin tezahürüdür.
Hiçbir İslami ilke “mutlaka tekil devletiniz olsun” yada “federe devletiniz olsun” diye öngörmez. Ama her ilkenin adaleti, bir ihtiyacın karşılanmasını öngördüğü tartışma götürmez. Türkiye’nin toplumsal yapısında federe devlet ihtiyacı bir icattır bir fantezidir. Nüfusun ezici çoğunluğunun Türk olmasına karşılık, Türk olmayan farklı etnik unsurların Türkiye’nin her tarafına dağıldığı açıktır. Etnik esasa göre oluşacak bir federe yapı bu yüzden fanteziden öteye bir değer taşımaz. Farklı etnisiteye mensup toplum kesimleri Türkiye’nin her tarafına dağıldığı gibi karşılıklı evlenmeler yoluyla da ayrı bir karışma, kaynaşma olgusu hüküm sürmektedir. O halde etnisiteyi esas alacak bir federe yapı düzenlemesi bu yapının hangi ihtiyacını karşılayacaktır? Üstelik etnik esasa dayalı bir düzenleme sınır anlaşmazlıklarına da yol açacaktır. Belki nüfusun, federe düzenlemesine bağlı olarak, nüfusun ayrışması, mübadelesi gibi devasa sorunlar da kaçınılmaz olacaktır.
İslamcılık artan bir şekilde ayrılıkçılığın etkisine maruz kalmıştır. “Ulus devletle hesaplaşma zamanı gelmiştir” gibi ucu açık vurgular bir kaos habercisidir. Büyük şehir yasası ile birlikte belediyelere verilen yetkilerin PKK’lı belediyeler eliyle hangi işler için kullanıldığı ibretlik bir örnektir.
“Hiçbir kavmin bir diğerine üstün olmayışı” kuralını siyasi, idari bir düzenleme için Türkiye’nin lime lime edilmesi olarak ele alma idraksizliği cehaletle hatta kötü niyetle bile açıklanamayacak bir büyük saplantının mazereti olamaz. Ümmet anlayışı azınlık ırkçılığını meşru ve çoğunluğa karşı da hasım olmanın gerekçesi olamaz. Tekil Devlet’e itirazlar giderek azınlık milliyetçiliğine savrulmanın da itici gücü olmaktadır. PKK’nın başını çektiği azınlık ırkçılığının vakti zamanında “İslamcı” olarak ünlenmiş bazı insanları da etkilemesi tesadüfi değildir.
Bir arada barış ve adalet içinde yaşamak vazgeçilemez bir ilke olması lazım iken, “İslamcılık” adıyla insanların ırkçılığa, ayrılıkçılığa yönlendirilmesi kutsalın istismarıdır tahrif edilmesidir.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.