SON DAKİKA
Hava Durumu

İstanbul'un Fethi

Yazının Giriş Tarihi: 30.05.2022 20:55
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.05.2022 20:55

İstanbul’un Fethi önemlidir. 569. Yıl dönümü kutlu olsun. Fetih bir talana, bir zulme karşı yapılır. Bu yüzden fetih işgalden oldukça farklıdır. Fethi, işgal gibi görme çabası bir takıntıdır. İstanbul’un fethiyle, Köhne Bizans’ın zulümleri de bitmiştir. Hıristiyan mezhepleri arasındaki kavga da sona ermiştir. İstanbul bir barış yurdu haline gelmiştir. İstanbul için eskiden kullanılan adlardan birisi de “Daru’s-saade” yani mutluluk kapısı olmuştur.


İstanbul’un 1453’de fethinden sonra hiçbir dinin bağlıları, diğer dinin bağlılarının haklarını kısıtlamaya cesaret edememiştir. Herkes kendi bağlılıkları içinde serbestçe yaşama hakkını elde etmiştir. İstanbul’un yerlisi Hıristiyan Rumların İstanbul’da yaşamalarına, can ve mal güvenlikleri sağlanarak  izin verilmiştir. İstanbul’un mutluluk kapısı olma özelliği 13 Kasım 1918’de İtilaf Devletlerinin işgaline kadar sürmüştür.


İşgal döneminde pek çok zulüm yapılmıştır. Buna karşılık Müslümanların ibadetlerine, ezanlarına, ibadet hanelerine (camilerine) karışılmamıştır. 1930’ların İstanbul’un 400 camisi depo yapılarak, yıkılıp arsa haline getirilerek gasp edilip satılmıştır. (https://www.yenisafak.com/yazarlar/hayrettin-karaman/bir-halk-partisi-klasigi-olarak-gasp-edilen-cami-yerleri-ve-aziziye-camii-2063036) Türkiye’de en çok cami ve vakıf mülklerinin gasp edildiği yer İstanbul olmuştur. Ezan okumak yasaklanmıştır. Fethin sembolü sayılan Ayasofya Camisi 1934’de müze yapılmış ancak 2020’de yeniden cami haline getirilmiştir. Gasp edilen cami ve vakıf mülklerinin bazıları teker teker tespit edilerek asli sahiplerine verilmesine karşılık tamamını içine alan bir düzenleme yapılmamıştır.


Çalışan ancak kazanır misalinde olduğu gibi fetihte çalışanın ve hak edenindir. Hak etmek her şeyden önce zulme engel olmak, adaletli olmaktır. Fesat çıkarmamak aksine fesadı engellemektir. İmar edip halkın güvenliğini ve huzurunu sağlamaktır.


Fetihten önce İstanbul Rumları perişandı. Adaleti hasretle arar olmuşlardı. Kendi dindaşları olan ama mezhepleri farklı olan Katoliklere karşı Türkleri (Osmanlıları) tercih etmelerini, “Burada Latin külahı görmektense Türk sarığı görmeyi isteriz” diyerek ortaya koymuşlardı. Daha sonra tercihlerinde yanılmadıklarını görmüşlerdir. Malları mülkleri gasp edilmediği gibi canlarına da dokunulmamıştır. İstanbul Rumlarının dini önderi olan Patrik, Bizans döneminde sahip olmadığı haklara ve yetkilere Osmanlı döneminde sahip olmuştur.


Fetih ile birlikte İstanbul fiilen üç dinin merkezi (İslam, Hıristiyanlık ve Yahudilik) olmuştur. Ancak İslam İstanbul’da tanzim edicidir, mutlak manada diğerleriyle eşit değildir. Tanzim edicidir ama diğerlerinin haklarını kısıtlayan değildir. Osmanlıya karşı ilk iki asırda düzenlenen haçlı seferleri içinde artık fetihten sonra, 18. Yüzyıla kadar Ortodokslar (belki Bizans demeli) yoktur. Buna karşılık, Osmanlının son yüzyılında maruz kaldığı Haçlı seferlerinin görünmez ortağı, kışkırtıcısı her zaman Patrikhane olmuştur. Ne yazık ki Osmanlı Halifeliğini yıkmakla övünen Kemalist zihniyet Patrikhaneyi kaldıramamıştır.


İstanbul, Bizans döneminde olmadığı kadar Osmanlı döneminde imar edilmiştir. Şehircilik bakımından dünyanın en güzel yerlerinden birisi haline getirilmiştir. Sadece Müslümanların eserleri bakımından değil, Bizans döneminin Ayasofya gibi mimarlık eserlerinin günümüze kadar gelebilmiş olması da Osmanlı yönetiminin çabaları sayesinde olmuştur.


İstanbul’da akla gelebilecek hemen türlü şehircilik eserleri Osmanlı dönemi (1453-1922)ve son yirmi yıla (2002-2022) aittir. 1922’den 1973’e kadar geçen elli yıllık süre içinde Adnan Menderes’in açtırdığı vatan-millet caddeleri gibi istisnai eserler hesaba katılmaz ise İstanbul’da hiçbir şey yapılmamıştır. Elli yıl İstanbul için kayıptır. Kaybolan elli yıl içinde İstanbul’a heykelin dışında bir şey yapılmadığı gibi bir büyük felaket olmuştur. İngilizlerin isteği üzerine İstanbul’un başkentliği bile 1923’te Ankara’ya taşınmıştır.


İstanbul için ikinci büyük felaket 1950’lerden başlayarak yeryüzünün muhtemelen en önemli gece kondu merkezlerinden birisi olmuştur. Seksen ilden gelen yoksulların ve doymak bilmez aç gözlü inşaatçıların talanına, yağmasına maruz kalmıştır. Gelip geçen bütün yerel ve merkezi idareler ise bu talanı, yağmayı seyrettikleri gibi çıkardıkları imar afları ile ödüllendirip meşrulaştırmışlardır.


Türklerin tarihindeki en önemli dönüm noktalarından birisi İstanbul’un fethidir. Bu fethin gerçekleşmesinde on binlerin katkısı vardır. Ancak onların içinde en önemlisi Fatih Sultan Mehmet’in payıdır. Osmanlı padişahları içinde entelektüel tarafı en güçlü olanıdır. Fakat o bildiklerini bilince çevirme becerisine sahiptir. Bütün bildikleriyle kendine gaye olarak seçtiği hedeflerine kilitlenmiştir. Fetihleriyle Osmanlıları yalnızca nicelik olarak, coğrafi genişlik olarak büyütmekle yetinmemiş başından beri Osmanlının sahiplendiği niteliği zenginleştirmiştir. Her isyanın, her taht kavgasının, her haçlı seferinin kışkırtıcısı olan Bizans’ı ortadan kaldırmakla Osmanlının en önemli beka sorunlarından birisini yok etmiştir.


İstanbul'un Fethinde katkısı olan herkese rahmet olsun. Ezanlarının susturulmadığı, camilerinin gasp edilip satılmadığı, doğal güzelliklerinin talan edilmediği bir gelecek, İstanbul'un olsun. Fethin 569. Yıl dönümü kutlamalarında Fatih’in fotoğrafları yer almazken, CHP Genel Başkanı Kemal Paşa’nın fotoğraflarının asılması da Türkiye’nin CHP vesayetinden kurtulamadığını göstermiştir.
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.