CNN Türk de diğer kanallar gibi Türkiye’nin çeşitli yerlerinden canlı yayınlar yaparak sokağa çıkma yasağındaki durumu taşıdı ekranlarına. Başta İstanbul, Ankara, Bursa ve İzmir olmak üzere belirli şehirlerden görüntüler yansıtıldı.

Saat 2 sularında yapılan canlı bağlantıda halkın normal bir günmüş gibi çoluk çocuk sokaklarda dolaştığı, araç trafiğinin normal bir Pazar günü trafiğinden hiç de farklı olmadığı açıkça görülüyordu. Genç muhabir durumu aşağı yukarı şu sözlerle anlatmaya çalışıyordu;

“Adana’da sokaklar kalabalık. Polis uyarılar yaptı ama pek kimsenin kulak asmadığı görüldü. Bakın arkamdan şimdi bir çocuk geçti…”

Görüntülerde trafik akıyor, insanlar bazısı maskeli, bazıları maskesiz ortalıkta dolaşıyor, alış veriş yapıyorlardı. Polisler de arka planda duruyor pek de müdahale eder görünmüyorlardı.

Bu görüntüler çok uzun kalmadı ekranda. Daha sonra bir daha ne Adana’dan canlı yayın yapıldı ne de bahsi geçti. Sanki Adana’daki durum hiç gösterilmemiş gibiydi.

Gelelim şimdi söylentiye. Söylenti diyorum çünkü bunları bana anlatan kaynağım her ne kadar bugüne kadar beni hiç yanıltmadıysa da Rahmi Turan pozisyonuna düşmek istemem. Bu bilgiler teyit edilmemiş bilgilerdir. Baştan söyleyeyim.

Anlatılan şu;

CNN Türk'e çok ani bir "rica" gönderildi. Adana’daki durumun hoş bir örnek olmadığı anlatıldı. Kanal yönetimi Adana'da bulunan ekibi arayarak, "Sadece kayıt yapın, halkla röportaj falan yapmayın. Bir daha canlı bağlantı yapmayacağız. Toz kaldırmadan çekim yapın." talimatı verdi ve haberin üzerine yattı. Ortalığın karışmasından sonra Adana valisi büyük bir zılgıt yemiştir elbet. Orada ne olduysa oldu Sayın Bakanımız zaten çok gururlu biri, ardında sokağa çıkma yasağı eleştirileri de destekleyici sebep olunca bütün suçu üstlenip istifayı verdi.

İşin burasında kaynağım tezini güçlendirmek için şunları söylüyor;

Zaten Sayın Bakan özeleştirisini yapmış, Hürriyet’ten Ahmet Hakan’ın 12 Nisan tarihli yazısına bakarsanız “Dün öğleden sonra... İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu aradım... Telefonda tam “Neden böyle oldu Sayın Bakan, nasıl oldu?” falan diyecektim ki... Bakan Soylu, “Eleştirileri aldım, kabul ettim” deyiverdi. Bakan Soylu, cuma akşamı bir-iki saat içinde yaşananlarla ilgili olarak konuştu. "Zamanlaması açısından alınan karar, bakanlığımıza ait bir karardır. Bir kez daha söylüyorum: Eleştirileri de aldım kabul ettim. Hakaretleri de kabul ettim." dedi.” mealinde bir yazı. Sayın Soylu bu nedenden dolayı istifa etse o an ederdi.

Netice; Adana Emniyet müdürü ve valisi gitti gider. İstihbaratta da epey bir değişiklik olur.

Anlatılan bu kadar. Gerisini zaten siz de biliyorsunuz. Bakalım kehanet doğru çıkacak mı? Öyle ise Adana bürokrasisinde bir değişiklik er ya da geç görülecektir elbet.

Şimdi bu istifanın altında yatan nedenler çoğunun çenesini yoracak. Her kafadan bir ses çıkacak. Ahkâmlar kesilecek. Bilmiş yorumlar yapılacak gazete köşelerinde ve TV programlarında.

Asıl nedenleri ise belki uzun süre belki de hiç bilinmeyecek.

Ancak benim söylemek istediğim bir şeyler daha var;

İstifanın ardından bazıları öyle bir sevinmişlerdi ki, ağızları kulaklarına varıyordu. Hatta içlerinden cidden saf olanları başka istifalar olacağını bile zannediyordu. Sosyal medya denen lağım çukurunun tescilli fareleri viyk viyk etmeye başlamıştı bile. Köpekler havlıyordu… Bir Kurt uluması duyuldu yüksek perdeden. Hepsi deliklerine kaçtı.

Öyle bir sükût u hayale uğradılar ki, ne olduğunu bile anlayamadılar. Kemal ve Apla zil takıp oynayacaktı neredeyse. Hatta uzaktan kumandalı olanı ve diğer partiyi kuranlar bile seviniyordu. Acıdım adamlara be!

Sözcü yazarlarına acımadım. Uğradıkları hayal kırıklığını çekirdek çitleyerek izliyorum keyiften…

İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu’nun istifası Reis’ten döndü. İyi oldu. Değerli bir ismi kaybedecektik. Belki yerini doldurmaya yakın bir isim bulunacaktı ama kat edilen mesafelere yazık olacaktı bu inkıta ile. Bir şeyler aksayacaktı.

BBC’nin bu haberi gün boyu birinci haber olarak biliyor muydunuz? İstifanın kabul edilmemesi onları da fena halde sükût u hayale uğrattı elbet. Onlara da acıyorum. Zavallılar pek bir sevinmişlerdi.

Acınacak durumda olanlar daha da batacaktır. Bu onların sonunun başlangıcıdır. Keşke böyle bir dönemde köstek değil destek olmayı deneselerdi. Emin olun daha çok oy kazanırlardı.